Göçmenlerin Dindarlığını Nasıl Okuyabiliriz?
- Sürmanşet 2YAZARLAR
- 5 Şubat 2021
Almanya’da, Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) partisinin Federal Almanya’nın ilk Başbakanı Konrad Adenauer adına kurduğu vakıf, toplumun dindarlığı üzerine bir araştırma yaptırdı. Araştırmada, Almanya’daki göçmenler ile Alman toplumunun dindarlık seviyesi arasında fark olduğu ortaya çıktı. Sonuca göre, göçmenler kendilerini daha dindar olarak tarif etti.
Araştırmanın başlığı da, tüm araştırmayı tek bir cümlede özetleyecek şekilde seçilmişti: “Göçmen Toplumunu Ne Birleştirir?” Bu sorunun cevabı zaten araştırma içinde veriliyor. Buna göre, göçmen toplumunu birleştiren “din/inanç”tır.
Araştırmanın, daha çok Rusya, Polonya, Türkiye ve Doğu Bloku ülkelerinden Almanya’ya göç eden göçmen kökenlilerin dindarlıkları hakkında bilgi vermesi de önemli. Zira, araştırmaya göre, Türkiye kökenli göçmenlerin çok büyük bir bölümü dindar olduğunu ifade ettikleri gibi, yüzde 50 gibi bir oranda günlük ibadetlerini yerine getirdiklerini de söylüyorlar.
Bir başka önemli konu da, dindarlık oranı oldukça yüksek olan Türkiye kökenli göçmenlerin ifade özgürlüğüne, diğer göçmenlerden daha fazla önem vermesi oldu.
İşte bu noktada Almanya’daki, belki de tüm Avrupa’daki iktidar ve siyaset ehlinin, İslam ve Müslümanları toplum dışında tutmak için yaptıkları işgüzârlıklara bir son vermesi gerektiği de ortaya çıkıyor.
Fransa ve Avusturya, Müslümanları toplumun kenarına itmek ve belki de tamamen dışlama konusunda ipin ucunu kaçırdı. Almanya ise ne yapacağına tam karar verememiş durumda. Fransa ve Avusturya’nın yolunu izlese, mevcut anayasa ve kanunlar buna müsait değil. Onun için de şimdilik bir ara formül peşinde. Bu formül, Almanya’daki camilerin bir sicilinin tutulması ve istihbarat birimlerinin “camileri/ Müslümanları kontrol altında tutmak için” daha fazla yetkilerle donatılması, dolayısıyla, mevcut yasalara uymayan sıkı bir takibin yapılması şeklinde.
Ocak ayı başında Almanya Federal Meclisi’ndeki Müslümanlara karşı yapılan ayrımcılığın engellenmesi için yasal güvence altına alınması yolundaki görüşmeler, Almanya’yı Fransa ve Avusturya’dan ayıracak sonuçları vermesi bakımından ilginç olacaktı. Ne yazık ki, görüşmeler sonucunda önergenin reddedilmesi, Almanya’nın kararsızlığını ortaya koydu.
Müslümanları bir araya getirecek olan yapının “din” olduğunun ortaya çıkmasından sonra, Müslümanların, toplum dışına daha çok itilmesi toplumun tümüne zarar verecektir. Güven ortamının olmadığı bir yerde, toplumsal uyum ve dayanışma zayıflar. Onun içindir ki Almanya’daki siyasetçiler, bu araştırmayı çok iyi “okumalı”dır.