“Gıybetin Tedavisi, Pislik Yemekten Vazgeçmektir!”
- HAYATSürmanşet 1
- 6 Nisan 2022
Kazasker Kınalızade Ali Efendi’ye Allah rahmet eyleye. 500 sene önce yazdığı ahlak kitabıyla sanki günümüzü tarif edercesine döktürmüş lafları. Önceki yazımızda da belirtmiştik ya, şu “gıybet ve gıybetçi pisliği” meselesine yine onun dili ile devam etmek istiyoruz.
Dikkat ederseniz, seçtiği kelimeler, tanımlamalar tam da damardan giriyor. Yani hiç şaşırmadan tam da hedefini vuruyor.
Gıybet eden kişilerin bir sürü sebebi vardır. Bunlardan birisi de gıybet eden kişilerin, gıybetleri sayesinde toplumda itibar sahibi olmak istemeleridir. Kınalızade bu durumu şöyle ifade eder: “Gıybet eden kişi, pisliğinden herkesin çekinmesinden dolayı, toplumda tazim görmek ister. Ve: ‘Allah katında insanların en şerlisi, şerrinden korkulup kendisinden sakınılan kişilerdir.’ hadisinin işareti içine girerler.”
ÇİRKİN İŞTE REZALET CİHETİNDE İLERLEMEK
Kınalızade’nin, gıybet için kullandığı “pislik” tanımlamasından başka âdilik ve rezalet kelimesi de anahtar kelimelerindendir. Herkes gıybetçilerin o pis dilinden korktuğu ve çekindiği için, halkın bu sakınması gıybetçiye zevk verir. Adam kendisini bir “şey” zanneder. Kınalızade’nin tasviri ne de güzel oturmuştur:
“Ve (gıybetçi) halk arasında ‘filândan sakınmak gerek’ diye işitince sevinir, iftihar ve gurur duyarak pis huyundan ve çirkin işinde âdilik yönünden rezalet cihetinde ilerlerler.”
Tabiidir ki, gıybet eden kimse bazen, gıybet ettiği kimseden kendisi zarar gördüğü için gıybet pisliğine bulaşır. Bu durumda gıybetçi, “Bir kimseden rencide olsa, o kimsenin ayıplarını yayarak bundan lezzet alıp ‘Beni inciteni neylerim, nasıl intikamımı alırım?’ der.”
ADİ CİBİLLİYETLİ KİŞİ AYIPLARI SÖYLEMEKTEN ZEVK ALIR
“Ancaaak” der Kınalızade “işte gıybetçi o anda yenilip yere serilir”: “Cahil pis, bilmez ki bu, intikam almak değil, belki düşmanına mağlûp olup, hakir düşmektir. İyilikleri varsa düşmanına verir, yoksa onun kötülüklerini de alır.”
Bundan sonra Kınalızade Ali Efendi, dilini giderek biraz daha ağırlaştırdıktan sonra gıybetçiyi anlatmaya şöyle devam eder: “Gıybetçi kimsenin tabiatının pisliği, cibilliyetinin âdiliği kendi basiretini örter. Gıybet eden kimse, insanların ayıplarını söylemekten lezzet duyar ve zevk alır. Bazı kişiler akran ve emsalden arkadaşlarının hatırı için ve onları neşelendirmek için insanların ayıbını söyler, böylece dinini, takvasını berbat eyler. Dostları bir kimseden incinince ve kızınca bu da onlara kızıp, onların ayıbını söyler. Özellikle kızan kimse mevki sahibi olup ondan rızkını isteyici bir durumu varsa ‘ona hoş gelsin ve benim dostuma dost, düşmanıma düşman imiş’ desin diye o kişinin namus elbisesini yırtıp, kendisini helak eyler.”
GIYBETİN İLACI NEDİR?
Gıybetin haram olduğuna dair şer’î delillerin çokluğuna vurgu yapan Kınalızade, gıybetçiliğin öncelikle şeriat tarafından yasaklandığına dikkat çeker:
“Kur’an’da “Müslüman’ı gıybet etmek, onun ölü etini yemektir.’ buyurulmuştur. ‘Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz.’…” (Hucûrat suresi, 49:12)
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadise göre, bir kimse dünyada kardeşinin etini yese yani gıybet etse, kıyamet gününde onun etini önüne getirirler. Dünyada diri iken nasıl yedinse bugün ölü iken de ye derler.
Evvelâ toplu olarak zikrettiğimiz ayet ve hadisleri düşünüp pislik yemeye, ateşe girmeye müstehak olmayı tefekkür etmeli. İyilikleri varsa o kişiye geçecektir. Yoksa onun kötülüklerini de yüklenmek akıl kârı mıdır? Düşünmeli. Hasan-i Basrî’ye bir kimse dedi ki, “Sen beni gıybet eder mişsin.” cevap verdi:
“Senin benim yanımda bu kadar izzet ve rağbetin yok ki, iyiliklerimi sana hibe edeyim. Gıybet etsem anam ve babamı gıybet ederdim. Çünkü gıybetle iyiliklerim gıybet ettiklerime verilir. Bari onlara verilsin.”
GIYBET EDEN, KENDİ AYIBININ HAMMALIDIR
Gıybet eden kişileri “Ey kendi ayıbının hammalı olan kişi! Niçin başkalarının ayıbını kınıyorsun?” diye uyaran Kınalızade Ali Efendi burada Peygambere Efendimiz’in “müflis, iflas etmiş kimsedir.” tarifini hatırlatır ve gıybete karşı tesirli bir ilaç yazar:
“Gıybetin geniş olarak ilâcına gelince: Zikrettiğimiz sebepleri düşünüp kendisine şöyle demek gerek: ‘Kötülüğü zikretmekle kini gidermek düşmana fırsat vermektir. Akla uygun mudur ki, iyiliklerimi ona verip amellerimi hediye edeyim, kötülüklerini yükleneyim. O hâlde o mağlûp iken bana galip geliyor, ben onun nimetini almak isterken o benimkini soyuyor. Bu göz göre göre hüsrandır, yenilgidir, pişmanlıktır, zelil olmaktır, rezil olmaktır.”
Kınalızade’nin gıybet ve gıybetçilerle ilgili tasvir ve ikazları bundan ibaret değil elbette. Biz burada sadece özetlemekle kaldık. Çünkü bu yazı alanı sadece bu kadarına yetiyor. Onun içindir ki, Ahlâk-ı Alâî kitabını bulup baştan sona bir başvuru kitabı olarak okumayı şiddetle ve hararetle tavsiye ediyoruz. Rabbim taksiratını affeylesin.