Gençlerle İletişimin Püf Noktaları
- AİLE
- 20 Mart 2020
Evladımıza söz dinletme değil de onunla iletişime geçme amacı taşımalısınız. Bunu yaparken de anlayışlı ve şefkatli bir dil kullanmalısınız. Genci anlamaya çalışırsanız o da sizi anlama konusunda daha duyarlı olacaktır. Sürekli emir vermeye çalışan birinden kim hoşlanır? Yetişkin sözünün dinlenilmesini istiyorsa her şeyden önce çocuğunu sevmesi ve sayması gerekir.
Çocuklarının üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan yetişkinler çocukları tarafından ciddiye alınmazlar ve saygı görmezler hatta bu durum bir ömür boyu sürebilir. İyi bir iletişim için karşısınızdakini dinleyin ve ona yoğunlaşarak kendinizi onun yerine koyun, empati kurmaya çalışın ve en önemlisi de doğru anlamak için iyi dinleyin. Konuşmak da dinlemek kadar önemlidir. Uzun cümleler ve karışık kelimeler karşınızdakinin sizi anlamasını engelleyebilir. Kısa ve öz konuşmak sağlıklı iletişimin anahtarıdır. Konuştuğunuz gencin kendisini sizin yerinize koymasına, yani empati yapmasına fırsat verin. Yetişkinler olarak sizin de empati kurduğunuzu göstermeniz gerekir ve bunu da dile getirmeniz gerekir. Örneğin “Seni anlıyorum.”, “Hissettiklerini anlıyorum.”, “Olaya hiç öyle bakmamıştım.” ve “Fikirlerine saygı duyuyorum.” gibi cümleler kurmak muhatabınıza anlaşıldığı hissini verecektir.
Soru sormaktan çekinmeyin!
Karşınızdakine bir şeyler anlatmak yerine soru sorun. Düşünmesi için soru yöneltmeniz doğruyu yanlıştan ayırt edebilmesi için oldukça önemlidir. Seçme hakkını verin. Yetişkinler olarak genç muhataplarımıza karşı adil davranmalı ve tartışma hakkını vermeliyiz. Gözdağı ve ceza vermeden kendisinden isteklerimizin sebebini açıklamalı ve duygularımızı, korkularımızı ve varsa ilgili konuda endişelerimizin olduğunu paylaşmalıyız.
Sevginizi hissettirin!
Onları koşulsuz sevdiğimizi her fırsatta söylememiz ve hissettirmemiz gerekir. Gençlerimizin ahlaklı, ilkeli ve duruşu olan bir insan olmasını istiyorsak onlara bir rol model sunmalıyız. Dinî ölçümüz belli olmalı ve buna göre davranmamız gerekir. Babanın ailesiyle geçirdiği zaman sadece evi paylaşmakla kalmamalıdır. Babanın, olumlu duygularını paylaşması, mutlu etmesi ve kaliteli bir zaman geçirtmesi gerekir. Gençlerimizle aramızın iyi olmasını istiyorsak ergenlik hakkında kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Ergenlik çağında gençlerin kafaları karışık oluyor. Gencin ergenlik çağında takındığı tavır anne -babasını üzmek için değildir. Genç, yaşadığı beyin fırtınasından dolayı bu davranışları sergiliyor. Gençlerimizi duygusu hangi konuda olursa olsun değiştirme şansımız yok ama arada güven bağı varsa, yani gönülden gönüle yol açık ise, o zaman rehberlik etme şansımız oluyor. Ebeveyn olarak kişi kendisini tanımalı, doğru düşünebilmeli, doğru yaşayabilmelidir. Ebeveyn kendisini geliştirmeli, kendisini sevmeli ve karşısındakiyle iletişimde bulunduğu vakit üretebilmelidir. Ebeveynin kendisine değer verdiği gibi, çocuklarına da değer vermelidir. Bir insan çocukluğunda ve gençliğinde kendi iyi yönlerini ve olumlu yönlerini görebilmelidir. Bunun yanın sıra kendisine değer verildiğini, “işe yarayan bir varlık” olarak kabul edildiğini bilen bir çocuk / bir genç ayakta durabilir. Çocuklar, anne -babanın gözleriyle dünyaya bakarlar. Kendilerini anne -babalarının yansıması olarak görürler. Ebeveynler olarak biz çocuklarımıza ne aktarırsak onu izleriz çocuklarımızda. Ebeveynler çocuklarına 7 yaşına kadar rehberlik yapmalıdır. 7 yaşından sonra yavaş yavaş işin içine katmalıdır. 14 yaşından sonra ise sorumluluk vermelidir. İslam dini bu konsepti bize 1400 yıl önce hazırlamış. Gençlerimize “Ben” diliyle hitap etmemiz ve zamanın şartlarına göre onlara nasıl en doğru iletişime geçeceğimiz yönündende kendimizi hazırlamamız gerekiyor. Ergenlik çağında genç “Ben varım” diyor ve sorunlar çıkıyor. Aslında ergenlik çağında onun sergilediği bu tavır çok doğal bir davranıştır. Peki ebeveynler bu durumda ne yapmalı ? Yetişkinler sorunu yönetmelidir. Bunu da gencin gelişmesi amacıyla olmalıdır. Genç ergenlikte çağında kanatlarını güçlendiriyor uçması gerektiğini öğreniyor. Ebeveynler olarak “Hatasız kul olmaz herkes hata yapabilir. Biz bu yolculuğa beraber yapacağız ve senin mahremiyetine son derecede saygım var.” demeliyiz. Böyle bir tavır içerisinde olan ebeveyn çocuğu ile bağını kuvvetlendirmiş olur.