Garip ve Garabet Yurdu Gurbetten Sılaya Varmak

Garip ve Garabet Yurdu Gurbetten Sılaya Varmak

Gurbet nedir bilir misiniz diye sorsam, kendim dahil gurbetin ne olduğunu izah etmekte zorlanırız. Amma siz, yaşları 70’in üzerinde olan büyüklerimize bir sorun, önce bir derin iç çekerler, yüzlerinin aldığı o garip hâlleri ile gurbetin ne olduğunu bize bir bakışları ile anlatmak isterler. Yani onlar, gurbeti benliklerinin ta derinliklerinde hisseder, orada yaşarlar. Çünkü onlar, gurbette, garip garip yaşayarak bu günlere gelmiş, bizleri de bu günlere getirmişler, bize gariplik nedir hissettirmemişlerdir.

Gurbet Arapça bir kelimedir Arapça olmasına da asıl anlamını Türkçede bulmuştur, desem, bir şekliyle mübalağa sayılabilir. Fakat, hadis ve tefsir gibi İslami ilimler olmasaydı bu gurbet ve gurbette bulunan kimse anlamında garip kelimesi belki de Arapçada öylesine kalacaktı.

Gurbete nereden geldik derseniz, şimdi ufukta bir izin dönemi belirdi ya. Sılada bulunan rahimlerimizi, yakınlarımızı, dostlarımızı özledik ya. Onlara varmak, onlara ermek için hasretlik çekiyoruz ya. İşte oradan geldi.

Hadi madem ki, gurbetten başladık garipliğe geçtik, bir de bu kelimenin çağrıştırdıklarını yeniden hatırlayalım diyorum.

GURBETİ ANLAMAK İÇİN SILAYI BİLMEK LAZIM

Sıla kelimesini de yanlış kullandığımızı düşünüyorum. Gerçi sıla kelimesinin ne olduğunu bilmeyenler için bu lafım biraz da “garip” kaçabilir. Amma, ben öylesi bir kanaate vardım.

Her ne kadar hepimiz dinî bir vecibe olarak “sıla-ı rahim” nedir biliriz. Yani sıla-ı rahimin kısaca “akrabaları ziyaret, onların hâl ve hatırlarını sormak” olduğunu biliyoruz da asıl olarak, yani aslında ne demek!? Ona da şöylece bir değinelim ki, gurbetin ve de garipliğin manası daha açık olsun. Demek ki gurbeti anlamak için önce sılayı bilmek lazım.

Yukarıdaki dinî anlamda ele aldığımızda “sıla”, bir kişinin doğduğu yerde yaşayan ana-baba öncelikli olmak üzere en yakın akrabalarını ziyaret etmesidir. Kavuşmak, ulaşmak, vuslat, ermek ve varmak manalarına gelir. Vuslattır yani.

Böylece sıla ve gurbet kelimelerini yan yana getirdiğimizde garipliğin garabetini daha iyi anlamamız mümkün olur.

GURBET, TUHAFLIK OLDUĞU KADAR İLGİNÇLİKTİR DE

Hani dedik ya, garip kelimesi Arapça olduğu için garabet kelimesi ile aynı anlamlara gelir ve burada bu kelimeyi kullanmamın özel bir anlamı vardır. O anlamı da Türkçede garip kelimesinin diğer manalarını gördükçe kavrayabiliriz.

Eski dönemde yazılan sözlüklere bir el attığımızda veya 1980 öncesi Türk edebiyatının sayfalarını karıştırdığımızda garip kelimesinden şöylece manalar çıkarabiliyoruz. Ve biz buraya garip kelimesinin sadece birkaç “garip” manalarını alalım istiyoruz.

Sözlükleri karıştırıp bir araya getirdiğinizde size garip/gurbet kelimeleri için şu anlamları verir: Yabancılık, tuhaflık, enteresanlık, gurbet, ilginçlik, gariplik, gurbet hayatı, sürgün, yad eller, uzaklaştırılma, gurbet eli, yad, uzlet, yalnızlık, yurttan uzaklık, gurbetzede, yabancı memleket, vatanından uzakta tek başına kalmış kimse.

Bu arada, “garip nüvaz” diye bir kelime daha vadır ki, garip kimselere hoş davranan, gönüllerini alan, garipleri koruyan kimseler için kullanılır. Ne güzel değil mi?

Bizim aşık Yunus da gariplik hissetmiş amma, onun garipliği de tam bir gariplik. Ona göre garip: “Asıl vatanından ayrılıp bu dünyâya geldiği için kendini gurbette sayan Hak âşığı derviştir.” Şöyle der durur Yunus Emre: Aceb şu yerde var m’ola şöyle garib bencileyin / Bağrı başlı gözü yaşlı şöyle garib bencileyin.

SILADA DA GARİBİZ, GURBETTE DE

Belki içinizden bir kısmınız diyebilirsiniz ki, biz izinde gittiğimiz yerlerde de garibiz, hayatımız boyunca yaşadığımız bu yerlerde de. Doğrudur. Çünkü, gurbet, içimize öylesine garip işlemiş ki, sılamızın neresi olduğunu karıştırır olduk. Ve zaman olur, sılamız bizi garip garip karşılar da kucaklamaz ve bize garipliğimizi hatırlatmayı maharet sayar. Böylesi durumda olanlar, sılada da gariptir, gurbette de. Ya da kendi doğduğu, büyüdüğü ve yaşadığı yerde garip garip duranların sılası nere olası ki? Bu soruya da siz cevap bulun.

GURBET VE GARİP KELİMESİ ÜRPERTİYOR

Gurbet ve garip kelimesi insanı gerçekten de ürpertiyor. Öz önce dedik ya, vatan edindiğimiz, vatan dediğimiz yerlerde hep bir gariplik içinde yaşıyoruz. Bir gariplik duymak istemesek de yüzümüze, gözümüze bizim “bir garip” olduğumuz vuruluyor. Onun için de ürpermemek elde değil.

Şu sözlüklere baktığımızda garip kelimesinin dinî literatürde nasıl kullanıldığını görünce hayret ediyor insan bu garip kelimesinin yüklendiği manaya.

Bu literatüre göre, bir kelime kendi cinsi arasında eşi ve benzeri bulunmayan bir kelime, tek ve nâdir bir kelime ise, manasının ne olduğunu anlamak için kafa yorulması gereken bir kelimeye dönüşür. İşte bu kelime garip bir kelimedir. Dilde, konuşmada, yazıda az kullanılması veya çok nadiren kullanılması sebebiyle, o kelimenin manası sözlüklere başvurulmadan bilinemez. Hatta sözlüklerden birisinde: “Başlangıçta, anlamı herkes tarafından bilinmeyen veya Kureyş lehçesi dışındaki lehçelere ait olan çok az kelimeyi kapsarken, zamanla Kur’an ve hadislerdeki eş anlamlı kelimelerle ayet ve hadislerde farklı manalar taşıyan kelimeler ve değişik yapıdaki cümleler de garîb kapsamına dahil edilmiştir.” denilmektedir.

Bu vesileyle sakın ha, sılayı, sıla-ı rahimi unutmayın diye bir hatırlatma yapmak istiyorum.