Ezan Tartışmalarını Prizmada Süzdürmek

Geçtiğimiz haftalarda Köln Belediye Başkanı Henriette Reker, Köln’deki camilerin bazı şartlar dahilince cuma günleri açıktan ezan okuyabileceklerini duyurdu. Müslüman toplum tarafından memnuniyetle karşılanan bu duyuru, ülke genelinde başlıca tartışma konuları arasında yer aldı.

Kimi köşe yazarları ve uzmanlar konuya mutedil bir yaklaşım gösterse de, en çok İslam’a ve Müslümanlara dair ön yargıları olanların sesi çıktı. Kimine göre açıktan ezan okumak Avrupa’daki din özgürlülüğünün tabii bir sonucu olması gerekirken, kimine göre ezanın kendisi diğer inançlara veya görüşlere karşı bir meydan okuma içeriyor, diğer inananların din özgürlüğü haklarını reddediyor. Kimine göre ise ezan tartışması kendi siyasi ikbali için popülizm ile istismar edilebilecek bir konu. Başkalarına göre ise Reker’in duyurusu, Almanya’nın İslam veya Müslümanlar karşısında “diz çöktüğü” anlamını taşıyor. Bunları söyleyen sadece aşırı sağcılar değil. Bu ve benzeri ifadeler kamu televizyon veya radyo kanallarında veya parti toplantılarında dile getiriliyor. Böylelikle oluşturulan histeri ve panik atmosferi ilgili-ilgisiz herkesi tedirgin ve rencide ediyor.

Ezanın dinî kökeni bellidir ve din özgürlüğü kapsamında nasıl ele alınabileceği ortadadır. Konunun toplum içinde gerilim potansiyelini düşürebilmek ve bu durumlardan nemalanmak isteyen çevrelerin amaçlarını da boşa çıkarmak için ilgili Müslümanlar konuya daha imtinalı yaklaşmalı.

Fizik derslerinde sıkça yapılan bir deney vardır: Bir prizmaya bir tarafından beyaz ışık yansıtılır. Yansıtılan beyaz ışık prizmanın diğer tarafından kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor renkleri ile dışarı yansır. Bu deneyin çözümlemesi, beyaz ışığın prizma içinde ‘kırılarak’ ana renkleri kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor renklerine ayırılmasıdır.

Ezan tartışmaları ile ilgilenen Müslümanlar bu tartışmanın genellemeci atmosferine takılmayıp sunulan argümanlara bakarak sağ popülist-ırkçı-İslam düşmanlığından neşet eden kişilerle, İslam’ı veya Müslümanları iyi tanımayan kişileri ayırt edebilmeli. İşte bu insanlar ile yakından diyaloğa girip, ezanın bizim için ne anlama geldiğini anlatıp, ezanın sıklıkla yansıtılmaya çalışıldığı gibi diğer inananlara karşı bir provokasyon içermediğini, dünyanın farklı şehirlerinde camilerin, kiliselerin ve havraların yan yana varlıklarını uzun yıllardır devam ettirdiklerini her birinin karşılıklı saygı içinde kendi inananlarını kendilerine has şekilde mabedlerine çağırdığını ve bunun gerilime sebep vermediğini örnekleri ile gösterebilmeli, ezan okuma sanatından bahsedebilmeli, neden farklı vakitlerde farklı makamların bulunduğunu anlatabilmeli.

Böyle bir yaklaşım, özellikle toplum içinde panik ve histeri yayarak oluşan olumsuz atmosferden nemalanmak isteyen kişilere karşı en güzel cevap olacaktır.