Ev ofisi (Homeoffice) ve Evden Çalışma (Teleheimarbeit)

Ev ofisi (Homeoffice) ve Evden Çalışma (Teleheimarbeit)

İşimizi evde yapmanın iki şekli vardır. Önce, bu ayırımın farkında olmalıyız: 1. ‘Home office’ yani ev ofisi ve 2. ‘Teleheimarbeit’ yani evden çalışma.

Ev ofisinin kanunda yeri yoktur. Evden çalışma hakkı ise İşyeri Düzenlemesinin 2. maddesinin 7. Fıkrası ile düzenlenmektedir.

Evden çalışmak için, evden çalışma hakkının mutlaka iş sözleşmesinde yer alması gerekir. İş veren ve işçi bu konuda önceden mutabık olmuşlarsa, iş veren, işçinin evinde çalışma düzenini ve gerekli teknik altyapıyı kurmaktan sorumludur. İşveren, işçiye gerekli bütün araçları temin etmek durumundadır. Kişiye ait özel masa ve sandalye gibi spesiyal ekipmanlar da buna dahildir. Ev ofisinde ise işçi evindeki düzeninden kendisi sorumludur.

İşçinin işe gidip gelirken yalnızca hastalığa yakalanma riskinin olması ev ofisi veya evden çalışma haklarını doğurmaz. Bahsi geçen bu alternatifler tamamen iş verenin inisiyatifine ve iş veren ile işçinin arasındaki anlaşmaya kalmıştır.

Peki, işçi işe giderken veya işte korona hastalığına yakalanırsa bu durum iş kazası yerine geçer mi?

Sosyal Kanunun yedinci kitabına göre yalnızca sosyal sigortalı bir işçi, işi ile bağlantılı kazaya uğrarsa işte o zaman iş kazası yerine geçer.

Dolayısıyla ilk etapta işe giderken veya işte korona hastalığına yakalanan sosyal sigortalı bir işçi, işi ile bağlantılı bir ‘kaza’ geçirmiş gözükse de bu böyle değildir. Çünkü korona hastalığı bütün dünyayı sarmış ve bu hastalık tüm dünyada genel bir tehlike oluşturmaktadır. Sosyal sigortalı işçi bu hastalığa işi dışında herhangi başka bir yerde de yakalanabilir.

Özellikle sağlık ve sosyal yardım gibi kritik sektör ve altyapılarda çalışıp sürekli enfeksiyon riskine maruz kalan sağlık sigortalı işçilerinin korona hastalığına yakalanmaları durumunda da bu durum iş kazası olarak nitelendirilmez. Ancak bu durum meslek hastalığı olarak tanımlanır.