Ergenlik Dönemindeki Çocuğa Yaklaşım Nasıl Olmalı?

Ergenlik dönemindeki çocuğa yaklaşım nasıl olmalı? Aileler sık sık bu sorunun cevabını arıyor.

Yüce Rabbimiz hiçbir şeyi gelişi güzel ve keyfî yaratmamıştır. Onun yarattığı her şeyde bir denge, uyum ve güzellik vardır. Allah her yarattığını bir anlam ve amaca, bir sebep ve hikmete bağlı olarak var etmiş, bunun da ötesinde kurduğu düzen içerisine değişmez ve bozulmaz kanunlar koymuştur. Örneğin tabiatın bir mevsim kanunu vardır. Bu mevsimlerin bir ucu kış diğer ucu yazdır. Biri üşüten diğeri terleten birbirine zıt bu iki mevsim arasında yumuşak geçiş yapmamızı sağlayan ilk ve son bahar vardır.  Her bir mevsimin insanoğluna getirdiği zorluklar ve güzellikler birbirinden farklıdır. Bununla birlikte her yeni mevsim yepyeni ihtiyaçları da beraberinde getirir. İnsanoğlu bu ihtiyaçları zamanla öğrenmiştir. Yazın sıcağından kışın soğuğundan korunacak önlemleri önceden alır ve gelecek mevsimin şartlarına hazırlık yapar. Başka türlüsü düşünülemez.  Mevsim şartları ne kadar ağır olursa olsun şikâyet etmenin hiçbir faydası olmaz. Bu hakikat gereğince insan tabiatın “mevsim kanununa” teslim olur ve üzerine düşen sorumluluğu gereğince yerine getirmeye çabalar. Ayrıca mevsimlerin birkaç ayla sınırlı olması insanın sabır ve sebatını da kolaylaştırır.

Tıpkı tabiat gibi insanoğlunun da birden fazla yaradılış gerçeği ve kanunu vardır. Bunların en başında geçirdiği gelişim dönemleri gelir.  İnsanoğlu doğduğu andan itibaren çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinden geçer. Her dönemin duygu, düşünce ve davranış biçimi birbirinden farklıdır. Ve yine her dönem farklı sıkıntı ve  kendine has güzellikleri beraberinde getirirken yepyeni ihtiyaçları da meydana çıkarır. Anne babaların en çok şikâyet ettikleri dönem çocuğun ergenlik dönemidir. Ancak gözden kaçırdıkları gerçek ise bu dönemin çocuk için de zor bir süreç olduğudur.

Ergenlik Dönemindeki Çocuğa Yaklaşım ve Grup Aidiyeti

Ergenlik dönemi çocuğun psikolojik, zihinsel, sosyal ve fizyolojik açıdan birçok değişimi yaşadığı bir süreçtir. Kızlarda 11-12, erkeklerde 12-14 yaşlarında başlar ve 24 yaşına kadar sürer.  Bu dönemde çocuğun benlik algısı değişmeye başlarken aynı zamanda bir kimlik arayışı içerisine girer. Bağımsız olma arzusu onları isyankâr, otoriteye karşı direnen, başına buyruk davranışlar sergilemeye iter. Bunların sonucunda aile içi çatışmalar artar. Gençler aileleri tarafından anlaşılmadıklarını düşünüp arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmek isterler. Böylelikle aileden uzaklaşıp kendilerini arkadaşlarına beğendirme çabaları veya bir gruba koşulsuz ait olma ihtiyaçları daha da artar. Bu noktadan sonra her türlü sorun ve tehlike kapısı aralanmış olur. Hâlbuki hiçbir çocuk sırf ailesini üzmek, onlarla ilişkisini bozmak için kasıtlı olarak böyle davranmaz. Çocuk tamamen içinde bulunduğu değişimin ve gelişimin esaretinde, ergenliğin kanunu ve doğası gereği bu şekilde davranmaktan kendini alıkoyamaz. Bu durumda çocuğa isyan etmenin ve sürekli şikâyet üretmenin aileye hiçbir faydası yoktur.

Çocukla bebeklikten İtibaren Güçlü İlişki Kurulmalı

Ergenlik döneminde çocuğa yaklaşım ile ilgili yapılan araştırmalar çocuklarıyla başından beri güven ve sevgiye dayalı, sınırların var olduğu bir ilişki geliştirmiş ailelerin ergenlik sorunlarıyla çok daha az karşılaştıklarını gösteriyor. Bu demektir ki anne babaların ergenlik dönemine bebeklikten itibaren yatırım yapmaları ve bu döneme önceden hazırlanmaları gerekiyor. Çocuğun gelişim dönemleri hakkında bilgi edinmek ve onlarla empati kurmak çok önemlidir. Aynı zamanda anne babalar çocuklarıyla ilişkilerinin kalitesini arttıracak faaliyetler oluşturmalı ve özellikle ergenlik döneminde onlarla iletişimi yoğunlaştırıp arttırmalıdır.

Daha huzurlu bir aile hayatı için anne babaların bu konuda bilinçlenmesi elzemdir. Yaşadığımız zamanın şartlarına göre çocuğun içinde bulunduğu dönemin ihtiyaçlarını görüp, anlayıp onları vaktinde gidermek gerekir. Bu anne baba sorumluluğunun bir gereğidir. Çünkü vaktinde gereğince giderilmemiş ihtiyaçlar çocuğun kendisinde ve çocukla olan ilişkide geri dönüşü olmayan sorunlar ortaya çıkarır. Ne yazık ki bu sorunlar  bir sonraki gelişim dönemine sarkar ve problemler artarak devam eder.

Unutulmaması gereken şudur: Tabiatta mevsimler tekerrür eder bu yüzden yapılan hatalar veya eksiklikler bir sonraki yıl telafi edilebilirler. Ancak insan yaşadığı dönemi bir daha geri dönüp yaşayamaz. Her bir dönem eksiklikleriyle fazlalıklarıyla tek seferlik yaşanır. Bilhassa çocukluk ve ergenlik dönemlerinde insanın kişilik, karakter ve ahlak temelleri atıldığı için anne babaların sorumluluğu bu anlamda büyüktür. Ergenlik dönemindeki çocuğa anne baba sabırla yaklaşmalı, gayrette sebat etmeli  ve örnek teşkil ettiği için çocuğa vermek istediği değerleri önce kendisi yaşamalıdır. Bu işler elbette kolay değildir. Zordur çünkü  ucunda cennet vardır ve orası pahalı bir yerdir.