Engellilerle İlgili Sorular
- YAZARLAR
- 1 Aralık 2021
Cuma Namazı
Engelli bir kimse cuma namazına gitmek istiyor ama tek başına gidemiyor ve onu camiye götürecek kimsesi yok. Bu kişinin cuma namazına gidememesinin hükmü nedir?
Cuma namazı farz bir ibadettir. Ancak bu farz ibadetinin gerek kişi üzerine farz olmasının gerekse eda edilmesinin özel şartları vardır. Bu şartlardan biri veya birkaçı noksan olursa cuma namazı farz olmaktan çıkar. O günün öğle namazını kılmak gerekir.
Cuma namazının bir Müslüman üzerine farz olmasının şartlarından birisi de hasta veya engelli olmamaktır. Bir Müslüman cuma namazını kılmaya gittiği zaman hastalığının artmasından veya uzamasından korkarsa o Müslüman üzerine cuma namazı farz olmaz. Aynı şekilde bir Müslüman’ın hasta bakıcılığı, aciz ihtiyarlık, gözü görmemezlik, topallık ve kötürüm olmak gibi bir engeli bulunuyorsa cuma namazı farz olmaz, onlar öğle namazını kılmakla yetinirler. Fakat bu durumda olan insanlar cuma namazında hazır olurlarsa cuma namazını kılmış, öğle namazı üzerlerinden düşmüş olur.
Miras Hakkı
Engelli çocukların mirastaki haklarından daha fazla almaları mümkün mü?
İslam miras hukuku ve mirasçılara düşecek hisseler konusunda temel dayanak ve deliller Kur’ân-ı Kerîm’de beyan edilmiştir. Mirastan kim ne kadar alacak bunların oranları gayet açıktır. Mirasta hakkı olanların sağlıklarından ziyade cinsiyetleri konu edilmiştir. Analar, babalar, çocuklar; erkekler, kadınlar vs. sayılmış ama, sağlıkları ile durumlarda bir ayrıcalıktan bahsedilmemiştir. Dolayısıyla engelli olan birisi şu kadar daha fazla hakka sahiptir denilemez. Engelli engelsiz kim varsa tamamı hisselerine ne tayin edilmişse onu alırlar. Ancak herkes mirastaki paylarını gördükten sonra dilerlerse engelli olan kardeşlerine verilmek üzere kendi hisselerinin bir kısmından vazgeçebilirler. Böyle bir şey yapmalarına engel olmadığı gibi sadaka sevabı da vardır.
Engelliyi Bakma Yükümlülüğü
Engelli birinin kardeşlerinin ona bakma zorunlulukları var mıdır?
Engelli birine kendi kardeşlerinin yardım etmesi konusuna gelince şunları ifade edebiliriz. İslam’da ailenin geçim yükü; aile bireylerine, – kız kardeşlere ve anneye bakım sorumluluğu- ailede koca, baba, oğul, oğlun oğlu gibi erkeklerin omuzlarına yüklenmiştir. Kardeşler ise birbirlerine bakma noktasında direkt olarak zorunlu olmasalar da dolaylı olarak yardıma muhtaç olan kardeşlerine bakmakla mükelleftirler. Bu sebepledir ki, bir Müslüman, kan bağıyla bağlı olup kendileri ile evlenmesinin caiz olmadığı hısımlarına, yakınlık sırasına göre muhtaç olduklarında nafaka ödemek ve ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür.[1]
[1] İmam Serahsî, el-Mebsût, V/223.