“Engelli Yavrularımız Bize Allah’ın Özel Emanetleri”
- TOPLUM
- 1 Aralık 2021
Sacid’i anlatabilir misiniz bize, Sacid kimdir?
Sacid Siraç Dursun 05 Aralık 2002’de Mannheim’da doğdu. Sacid’in Furkan-Ali (1998), Arda (2005), Rabia (2015) adlarında üç kardeşi var. Sacid secde eden demek ve adını Bilal Kaçmaz hocamız koydu. Sacid, zihinsel engelli konuşamıyor. Günde sadece 15 dakika yürüyebiliyor. Hastalığını ismi Zwerchfellhernie/ Diafram Türkçesi diyafram fıtığı demek. Anne karnındayken hastalığı tespit edildi. Diyaframdaki bu hastalıktan dolayı organları farklı yerlerde ve sadece bir tane akciğeri var. Doktorlar %5 yaşama şansı olduğunu söylemişlerdi.
“Niye ben?” dedim
Engelli bir çocuğunuz olacağını o dünyaya gelmeden öğrendiniz. Neler yaşadınız o süreçte? Bu çocuğu dünyaya getirme kararı almanızda neler etkili oldu?
Sacid 16 haftalık olana kadar hep sağlıklı bir bebek beklediğimi zannediyordum. Doktor bize muayene dedi ki “Sizde yanlış giden bir şeyler var, sizi hemen hastaneye gönderiyorum”. O an âdeta şok geçirdim. Eşimi aradım hastaneye çağırdım. Hastanedeki muayenelerde bir engelli bebek beklediğimi duyunca kafamdan kaynar sular döküldü. “Niye ben?” dedim. Doktorlar yaşama şansının %5 olduğunu ve doğunca da bir sürü ameliyat olması gerektiğini söyledi. Bu yüzden aldırmak istersek hemen alınabileceğini söyledi doktorlar. Kendi ailem de aldırmamı istedi. Daha 24 yaşındaydım, “Ömür boyu engelli bir çocuğa mı bakacaksın.”, “Senin bir sağlıklı evladın var, daha ne istiyorsun.” dediler. Ben eşimle istişare ettim. “Bu çocuğun elleri var, kolları var, kalbi artıyor, hareket ediyor. Allah onu benden alırsa alsın, ama almazsa da dünyada kalacak vicdan azabı çekmeyim.” dedim. Kesinlikle Allah’a isyan etmedik. Rabbime şükrettim. Bugüne kadar 18 sene oluyor bir kere bile ne dilimden ne de kalbimden geçirdim isyanı. Her zaman şükrettim.
“Allah’a her zaman şükür ettim”
Hamileliğinizde Sacid’in durumu sizi nasıl etkiledi?
“Bu yükü taşıyabilir miyim?, ailece taşıyabilecek miyiz? Daha küçüğüm, daha gencim, insanlar bize nasıl bakacak?, Nasıl davranacak? Bizden tiksinecekler mi? Eğer yaşamazsa ben ne yaparım?” bunları düşündüm hep. Allah’a her zaman şükür ettim, üzüldüm, sevindim, ağladım. “Rabbim bana bu imtihanı vermiş” dedim. Ama maalesef insanlar kötü, Allah korkuları olan insanlar da kötü bununda üstüne basa basa söylüyorum. Engelli ailesi olmak zor, engelli bir ailenin çok sıkıntıları oluyor. Mesela bir misafirliğe gidemiyorsunuz. Nereye gidersem Sacid’i beraber götürüyorum. En basitinden herhangi bir yere gitme konusunda sıkıntı yaşıyoruz. O yüzden de ev oturması gibi yerlere pek gitmiyoruz. Allah’a şükrediyorum iyi ki, Rabbim bize Sacid’i vermiş iyi ki de onu bize emanet etmiş.
“sevgisini elini sallayarak gösteriyor”
Sacid’in bir günü nasıl geçiyor? En sevdiği şeyler nedir?
Sabah kaldırıyorum üstünü giydiriyorum, kahvaltı yaptırıyorum. Bazen okula gidiyor, bazen de çok zorlanıyoruz okula gitmesi için. Kardeşini okula götürüyoruz beraber. Kalem veriyorum eline resim çizmeye çalışıyor. Vaktin çoğunu evde geçiriyoruz. Kur’an dinlemeyi ve arabayla gezmeyi seviyor. Elinde mutlaka bir oyuncak oluyor. Konuşamıyor ama sevgisini elini sallayarak gösteriyor. Herkese değil, bazen tanımadığı insanlar oluyor el salladığı, ben iyi bir kul olduklarını düşünüyorum ve oğlum bunu hissediyor bence. Sacid yoğurt, makarna, döner ve mavi rengini çok seviyor. Elinden birisi bebeğini veya eşyasını alırsa da bundan hiç hoşlanmıyor.
Engelli bir çocuğun annesi olmak, sizin için ne ifade ediyor?
Sacid kendisini ifade edemediği için, ağrılarını dahi söyleyemiyor. Anne olarak, zamanla bakışlarından bile ağrılarının olduğunu veya ne istediğini öğreniyorsunuz. Daima onların bize Allah’ın bir emaneti olduğunu hatırlıyorum ve Rabbimizin bizlere bu zorluğun kolaylığını verdiğini de unutmuyorum. Evladımın tüm bakımı bana ait. Bundan razıyım Rabbim de razı olsun. Evladımın bakışlarına sevgisine, gülüşüne hiç birşeyi değişmem. Pes etmek nedir bilmem. Rabbim Sacid’ime hayırlı uzun ömür versin.
Bizzat tecrübe etmiş biri olarak hamilelik döneminde doğacak çocuklarının engelli olduğunu öğrenen annelere ve ailelere neler tavsiye edersiniz?
Bu durumdaki anne adayları kendi ailelerinden destek alsınlar. Allah’a sığınsınlar, bu bir sınav herkese verilmiyor. Çocuğun engel durumunu iyice araştırsınlar, engelle ilgili konan tanıya göre alanında uzman doktorlarla görüşsünler. Daha anne karnındayken araştırmaları yapsınlar. Anneyi babayı ne bekliyorlar bu konuda bilgi alsınlar. Her zaman umutlu olsunlar çünkü her zaman bir açık kapı vardır, Allah o annelere babalara her zaman kapılarını açıyor.
Sacid’in yaşama ihitmalinin %5 olduğunu söylediniz. Bu konuda neler yaşadınız?
ayın altısı idi 2002 yılı. Yani doğduktan bir gün sonra. Sacid’de 12 tane şırınga takılıydı, doktor yanımıza gelmiyordu. Saat 19:45’ti hemşire Sacid’in durumunu kontrol etti. Durumu iyi değildi eşimle bana “Fişi çekeceğiz durumu iyiye gitmiyor.” dedi. “Fişi çekersek gelmek ister misiniz?” diye sordular. Biz “Nasıl olur yani Sacid bizi bırakıp gidecek mi?” diye çok endişelendik. Sacid’in elini tuttum, sevdim, kafasını sevdim, gözünde bir bant vardı. Eşimle biz Kur’an okumaya başladık ve saat 20’ye kadar bize verilen son 15 dakikayı Sacid’in başında Kur’an okuyarak geçirdik. 20’de bizi yanından çıkardılar. Kur’an okuduk, Allah’a yalvardık onu bizden alma diye, “ona daha doyamadık” dedik ve Sacid’i Allah’a emanet ederek odadan çıktık. Başka da yapabileceğimiz bir şey yoktu. O gece sabaha kadar uyumadık, acaba telefon açacaklar mı bize, telefonu çalacak mı diye bekledik. Rahmetli kayınbabam da bize geldi sabaha kadar beraber hastaneden haber bekledik. Sabah saat 8:00’de hastaneye gittik koşa koşa, ne oldu Sacid’e, bizi neden aramadılar diye merakla koştuk. İçeri girdiğimizde hemşire yanımıza geldi, eşimle bana “Siz dün akşam burada ne yaptınız ne okudunuz? Siz çıktıktan sonra Sacid’in durumu o gece düzeldi.” dedi. Bu bizim için mucize idi âdeta. Kur’an okuyup, Allah’a yalvardığımızı söyledik. Yaşadığını duyunca defalarca Rabbimize şükrettik onu bize bağışladığı için.
“Rabbim bizi hayata bağladı sanki”
Oğlunuzla ilgili unutamadığınız anları paylaşır mısınız?
2012 yılıydı. Biz arabayla Türkiye’ye gidiyoruz, Edirne’yi geçince direksiyona ben geçtim. Arabada beş kişiyiz. Otobanda giderken herkes uyuyordu, saat sabahın yedisi, içim geçmiş ben de direksiyonda uyuya kalmışım. Sacid o esnada çığlık attı ve arabamız bariyerlere çarptı. Sağ tarafımız uçurumdu ve o gün Sacid arabada olduğu için, Rabbim bizi hayata bağladı sanki. Normal şartlarda o arabada olmasa belki de ölmüştük o gün, bir mucize gibi bu olay.
Babamın öldüğü gün. 25 Temmuz 2020. Babamın son anlarıydı, artık kendinde değildi. Eşim, oğlumuz Sacid’i yanına getirdiğinde, ölüm döşeğinde olan babam kendine gelip Sacid’i son kez kollarına alıp ona sarıldı. Sanki onu bekledi ruhunu teslim etmek için. Sacid o zaman 17 yaşındaydı ve ben o güne kadar onun hiç bu kadar ağladığına şahit olmadım. Bu sene de izne gidince mezarlığa gittiğimizde Sacid koşarak gitti babamın mezarına halbuki kimse mezarın nerde olduğunu göstermemişti, o mezara kendi gidip buldu, baktık ki mezar taşına sarılmış öpüyor. Hepimiz çok şaşırdık.
Sacid deyince, aklınıza ilk gelen nedir?
İlk cennet geliyor aklıma ve imtihanım aklıma gelir. Çünkü Sacid günahsız. Allah’ın bize bir hediyesi. Sacid’le biz bu dünyada cenneti yaşıyoruz. Sacid bir imtihan bize bu dünyada ve bu dünyada nimetimizdir, evimizin bereketi. Onun sevgisini bakışlarını bu hiçbir şeye değişmem. Sacid’le Allah biz sağlıklı kullarını imtihan ediyor. Evladım engelli olduğu için Allah bizi sınıyor. Sacid bize cenneti hatırlatıyor tabi cehennemi de hatırlatıyor.