Ehl-i Cennetin Ortak Vasıfları: İffet

Ehl-i Cennetin Ortak Vasıfları: İffet

Iyâz b. Hımâr el-Mücâşiî’den (r.a) rivayet edildiğine göre bir gün Resûlullah (s.a.v.), “Dikkat edin, Rabbim bana öğrettiklerinden sizin bilmediklerinizi bugün size öğretmemi emretti.” diyerek başladığı hutbesinde şöyle buyurdu: “Ehl-i cennet üçtür: Adil, sadaka-zekât veren (yardım elini uzatan) ve başarılı bir yönetici, bütün yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve ince kalpli kimse, iffet ve namusuna düşkün, bakmakla yükümlü ve sorumlu olduğu kimseler olmakla birlikte istemekten çekinen kişi.[1]

Bu hadisiyle Resûl-i Ekrem cennete girmeye namzet üç grup insanın övgüye değer özelliklerini adalet, merhamet ve iffet olarak sayar. Adalet ve merhamet sahibi insanları geçen sayılarımızda ele almıştık.

Kötülüğü emreden nefsin günah ve yasaklardan engellenmesi (el-Keffu ammâ lâ yenbağî) demek olan iffet, iyi ahlak ve güzel hasletlerin temelidir. İmanın şubelerinden biri olan hayâ da iffetten doğar.

Kur’an kıssaları arasında, Hz. Yûsûf’un[2], Hz. Yahyâ’nın[3] ve Hz. Meryem’in[4] afif duruşları, onların dillere destan örnek tutum ve davranışları zikredilir. Bu yüzden, Resûl-i Ekrem “Allahım, senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum (Allâhümme innî es’elüke’l-hudâ ve’t-tukâ ve’l-afâfe ve’l-ğınâ)”[5] diye dua etmek suretiyle ümmetine iffetin önemini hatırlatır.

Mümin, kendisini kuşatan dâhilî düşman hevâ ile haricî düşman olan görünen ve görünmeyen güç -ki Kur’an bunu “insî ve cinnî şeytan (şeyâtîne’l-insi ve’l-cinn)”[6] diye beyan eder- karşısında irade, azim ve kararlılık göstermelidir. Aksi hâlde, söz konusu dâhilî veya haricî güç, ondan daha çalışkan ve daha gayretli olacağından zafere ulaşacaktır.

Tembelliğin sürüklediği böyle bir hezimetin, müminin inancıyla, vakar ve izzetiyle, şeref ve haysiyetiyle bağdaşması mümkün değildir.

Adalet, merhamet ve iffet temelli İslam tarih ve medeniyet şuurunun derin bir yansıması, şu ibretâmiz sözde saklı olmalıdır:

“Dağ başlarına buğday serpiniz ki, Müslümanların diyarında bir kuş açlıktan öldü denilmesin!”

 

[1] Müslim, Cennet, 63; Ahmed b. Hanbel, II, 425, IV, 162, 266 (Müsned’in son iki yerinde hadisin sonundaki cümle “iffetli, sadaka veren fakir kişi” şeklinde geçer).

[2] Yûsuf 12/23, 33

[3] Âl-i İmrân 3/39; Meryem 19/13

[4] Âl-i İmrân 3/42; Meryem 19/23; Tahrîm 66/12

[5] Müslim, Zikir, 72; Tirmizî, Deavât, 72; İbn Mâce, Duâ, 2.

[6] En’âm 6/112