Dört Şer Odağı; Firavun, Karun, Haman ve Belam (I)
- YAZARLAR
- 14 Şubat 2024
Ardından sosyopolitik organizasyonun gelişimiyle birlikte “Tarım İmparatorlukları” devri başlamış, 1789 “Fransız İhtilali”nin ardından siyasal yapılanmada “Ulus Devlet” modelleri ortaya çıkmıştır.
Resmî tarihçilerin 1. Dünya Savaşı dedikleri, gerçekte ise “1. Emperyalist Paylaşım Savaşı”nın sona ermesiyle, “Tarım İmparatorlukları” tarihe karışmıştır. Bugün ise, birtakım siyasi analistler Ulus Devletin miadını doldurduğu, siyasal, sosyal, ekonomik ve askerî gücün uluslararası kurumlar (BM, İMF, Dünya Bankası, NATO, CENTO, DSÖ vs.) vasıtasıyla tek elden yönetildiği bir globalizasyon dönemine girildiği düşüncesindedirler. Tarihsel gelişimi hangi teori ve modelle birbirinden ayrıştırırsak ayrıştıralım, kesin olan şudur ki, insanlık çeşitli aşamalardan geçerek bugünlere gelmiştir. Ve zaman mecrasında akıp gittikçe, bu değişimin sürekliliği kaçınılmazdır. Eski hikmet sahiplerinin veciz ifadesiyle, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
YAZARLAR Avrupa ve BizBu değişimlerin orta yerinde olan insanın, süreklilik arz eden hususiyetleri de muhakkak vardır. Ruhi gelişmemişlik ve rahatsızlıklardan kaynaklanan bazı menfi kişilik ve karakter özellikleri, her çağda devam etmiştir. Tahakküm ve temellük arzusu, insanlardan teveccüh beklentisi gibi duygularla imtihan olmuştur. Söz konusu bu ve benzeri arızaların, toplum hayatını ilgilendiren yönüne gelecek olursak; Allah kelamı olan Kur’an’da, tüm çağları kapsayan tarih üstü şer odağı tipolojilere dikkat çekilmiştir. Bunlar, yeryüzünü cehenneme çevirmeye adeta ahdetmiş kişilikler olan Firavun, Karun, Haman ve Belam’dır.
Her bir tipoloji, insanlık üzerinde kurulmak istenen hegemonya kurumunun temellerini gösteren müşahhas örneklerdir. Bunlardan Firavun, siyasi kudretin doruğunda olan hükümdarı temsil etmektedir. Piramit’in en üstünde yer alır. Hz. Mûsa dönemindeki Firavun; “Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir İlâhınız olduğunu bilmiyorum.” demiştir. Sonrasında gelen ve çağımızda da mevcut olan Firavun tabiatlı idareciler de bu derece açık ifade etmeseler dahi, güç zehirlenmesinin neticesinde abartılı gurur ve başkalarını küçümseme duygusuna kapılmaktadırlar. Psişik bir hastalık olan Tanrılaşma sendromuna duçar olmaktadırlar. Narsistik ve megalomanik tavırlar sergilemektedirler. Despotik yönetimlerin örneği olan Firavun tarzı idare şekli, kendilerinin efendi geri kalanların ise köle olduğu anlayışına haizdir. Ancak, kudretini tek başına tesis edemez. Bunun için Karun, Haman ve Belam’a ihtiyaç duyar. İnsanlığın sömürülmesine ve Firavunlara tapınılmasına yardımcı olan bu sacayaklarını yazmaya devam edeceğiz.