Dinî Terbiyede Anne Babanın Görevi

Dinî Terbiyede Anne Babanın Görevi

Aile, toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel olarak sürdürülebilirliğinin temel noktasıdır. Bu toplumda yaşayan fertlerin bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı olarak toplum hayatına katılmasında da ailenin rolü büyüktür.

AİLENİN ÖZNESİ EBEVEYN

İnsan ile ilgili her kuram, din ve ideoloji aileyi, insan gelişimi noktasında muhakkak mercek altına alır. İslami bakışta ise; Allah Resûlü (s.a.v.), ailenin öznesi olarak ebeveyne işaret ederek, kişilerin tekamülünde ne denli etkisi olduğunu şu şekilde ifade etmiştir: “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” Evrensel bir gerçeği ifade eden bu hadis, kendilerine yaratılış özellikleri dahil olarak verilen çocuğun, anne ve babanın davranış, tutum ve ilkelerine göre şekilleneceğini haber vermektedir.

AİLE HAYATI ÇOCUĞU HAYATA HAZIRLAR

Anne ve baba çocuğunun dinî yaşantısını, sosyal ilişkilerini ve değer ölçülerini şekillendirmekte ve hayatı anlama, kavrama ve tutum belirlemede örnek olmaktadır. Çocuk, ilk sosyal çevresi olan ailede, model alma, taklit etme ve özdeşleşme ile değerleri öğrenir ve sonradan okul ve çevreden edinilen tecrübe ve bilgiyle gelişir. Ebeveyn tarafından ailede çocukların psikolojik ve duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında, zihinsel ve ahlaki fonksiyonlara hazır sayılmazlar. Bu nedenle, çocuğun gelişiminde aile yaşantısı, hayata hazırlanmadaki en güçlü hazırlık dönemidir. [1]

EĞİTİMİN TEMEL UNSURU

Çocukların, bir şeyi anlama, kavrama ve manalandırmada hazır olmaları, eğitimin temel unsurudur. Ebeveynin, çocuğunun eğitiminde bu hazırbulunuşluğa dikkat etmesi gerekir. 3-12 yaş arasında çocuğun aşamalı olarak düşünce geliştirdiğini gösteren araştırmalar, çocukların kendilerini şaşırtan olayları çözebilmek için okuldan, evden, televizyondan faydalandıklarını ortaya koymuştur.

Evde ebeveynin dinî terbiye ve kuralları aktarırken, çocuk tarafından din dilindeki pek çok kelimenin anlaşılması zordur. Çocuklar, ölüm, kutsallık, günah, sevap, iyilik gibi kavramları ilk başta anlamakta sıkıntı çekerler. Bu kavramları müşahhas düşünme veya yanlış anlama, antropoformik düşünme, zihnin gelişimine ait tabii bir durumdur. Zaman içerisinde zihinde kavramların yerleşmesi gerçekleşecektir.[2]

ALLAH SEVGİSİ VE ALLAH KORKUSU

Bir yaşında henüz konuşmaya başlayan çocuğa, “Seni kim yarattı?” şeklinde soruya “Allah” diye cevap vermesi, muhatabı olan yetişkin tarafından anlaşılan bir durumdur. Lakin bebek, bunun anlamını bilmez ve söylenmesi istenen kelimeyi söyler. Zaman içinde, Allah’ın büyük bir dede olduğunu düşünebilir ve daha sonra insana benzemediğini ve yüceliğini kavrar. Zaman içinde kavramların soyuta dönüşmesi ile insanı ibadete sevk eden iki ana duygu gelişir. Allah sevgisi ve Allah korkusu olarak tanımladığımız bu iki duygudan Allah korkusu, yerli yersiz telkin edilirse çocukta olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Çocuğun korku dünyasının Allah korkusu şekline çevrilmesi ve çocukları disiplin altına almak için bu duyguların kullanılması son derece yanlıştır.

AİLE | 6 Şubat 2023 “Çocuk Özenir, Taklit Eder ve Yaşayarak Öğrenir” 6 Şubat 2023

ALLAH SEVGİSİNİ ANNE VE BABA VERİR

Çocuğa, “Allah seni yakar, taş eder” gibi telkinler, Allah’ı ceza veren, azap eden olarak tanıtmaktır ki, fıtri olarak içinde olan Allah sevgisine zarar verir. Allah kafirleri kahreder, kötülere ceza verir şeklinde Allah’ı tanıtmak da doğru değildir. O, kullarını korur, hatalarını örter, onlara karşı merhametlidir. O, el-Vedûd ismiyle, tüm varlıkları ve kullarını büyük bir rahmet ve şefkatle seven ve bu sevgisinin sonucu olarak onlara sayılamayacak kadar nimetler veren Allah Teâlâ’yı, çocuğun henüz saf ve temiz zihninde, “Yaramazlık yapan çocuklara kızan, cehenneminde yakan biri” olarak şekillendirmenin hiçbir doğru tarafı yoktur. Çocuk önce Allah’ı sevmeyi öğrenmeli ve ona bu sevgiyi herkesten önce mutlaka anne babası vermelidir.[3]

EBEVEYNİN TEMEL GÖREVİ

Bu bakımdan her mümin anne ve babanın temel görevi çocuğuna din eğitimi vermektir. Bir müfredat ve ders kitabı, sınav ve karne gibi örgün eğitime ait sistemi olmayan ailedeki din eğitiminin temel unsurlarının başında, ebeveynin çocuğuna örnek olması gelir. Anne ve babanın kendisinin yapmadığı bir davranışı çocuğundan beklemesi doğru değildir. Çocuklarının yanında birbirine bağıran, uygunsuz kelimeler söyleyen ebeveynin, çocuklarının kardeş ilişkilerinde anne babalarından gördüklerini uyguladıkları görülmüştür. “Yapma çocuğum, siz kardeşsiniz, o senin küçüğün/ büyüğün” şeklinde yapılan nasihatların ancak anne ve babanın tutumları ile uyumlu olursa etkili olacağı bir gerçektir.

EVDEKİ ÖRNEKLER

Evde dinî atmosferler oluşturmak, en azından bir vakit namazı evde cemaatle kılmak, babanın sabah namazını camide kılmaya gayret etmesi, çocuklarının bunu müşahede etmesi, sofra âdâbının olması, misafirperver olunması, büyüklere hürmet ve küçüklere sevginin hissettirilmesi gibi, yaşanılarak öğrenilecek görgünün kaynağı ebeveyn ile yaşanan ortamdadır. Anne ve babanın, çocuğunun bu öğrenme ortamlarını hazırlamadan, “Şimdi şu yaştasın namaz kılmalısın” şeklinde bir beklentiye girmesi ve hatta buna zorlaması, çocukta olgunlaşmamış olumlu dinî hislerin körelmesine neden olabilmektedir.

AİLE | 20 Eylül 2021 Çocuk Eğitimi Anne Karnında Başlar 20 Eylül 2021

“AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR”

Çocukta altın dengeyi kuran yegâne ortam ana-baba kucağıdır. Anne ve babalar çocuklarının çağın gereklerine göre bilgiyle donanması, iyi insan olması, dinî vecibeleri ve ahlaki değerleri bilmesi-uygulaması, ileride iyi bir meslek sahibi olması hedefiyle çocuklarını okula, camiye, spora ve çeşitli sanatsal ve sportif etkinliklere göndermektedirler. Çocuklar ise hazırbulunuşluğuna bazen fazla gelen birçok etkinliğin ve ödevin arasında, sıkışıp kalmaktadır. Ebeveyn, “Ağaç yaşken eğilir” atasözünü abartmadan, ağacın, toprağın ve hava şartlarının durumuna göre hareket etmeyi gözetmek durumundadır.

Peygamber (s.a.v.) hayatından, yaşayarak, uygulayarak ve yaşa uygun şekle getirerek dinî yaşam örneğini şöyle verilmekte: Rübeyyi’ binti Muavviz isimli hanım sahâbî anlatıyor: “Bizler, Aşure günü oruç tutulması yönünde Peygamberimizden emir aldıktan sonra hemen oruç tutmaya başladık. Hatta o gün çocuklarımıza da oruç tuttururduk. Oruçlu olduğumuz o günde, çocuklardan herhangi birisi yemek isteyecek olsa hemen boyalı yünden yaptığımız oyuncaklardan eline vererek iftara kadar oyalanmasını sağlardık.”[4]

ÜÇ ALTIN KURAL

Dinî terbiyede etkin olmak için üç altın kural vardır.

  1. Dürüstlük: Çocuktan beklenenin ebeveyn tarafından yapılıyor olması.
  2. İstikrar: Çocuktan beklenenin ebeveyn tarafından her halükârda yapılıyor olması.
  3. Tutarlılık: Çocuğundan beklediğini aynı şekilde ifa eden ebeveynin diğer davranışlarını ifa ettiği davranışı ile uyumlu olması,

Çocukların üç altın kuralı olarak kabul edebileceğimiz bu ahlaki davranış özelliklerini taşıyan tutumları, taklit etme olasılığının yüksek olduğu görülür.[5] Ebeveynin oluşturduğu bu tutumlarla ilk olarak dinî terbiyeyi gören, hisseden çocuk, daha sonra dinî eğitimi almaya hazır olur.

Çocuğa muhatap olan kişi, “Gelecek” in karşısında durduğunu unutmamalıdır. Ona yapacağı sevgi ve hürmet, faydalı nesillerin yetişmesi için en önemli yatırımı olacaktır.

 

[1] Kolektif, Karakter, Değer ve Ahlak Eğitimi, ed. Mehmet Zeki Aydın (Nobel Akademik Yayıncılık, 2021).

[2] Mualla Selçuk, Çocuğun Eğitiminde Dini Motifler (Diyanet Vakfı Yayınları, 2016).

[3] https://www.siyervakfi.org/ailede-din-egitiminde-temel-prensipler/

[4] Buharî, “Savm”, 47; Müslim, “Sıyâm”, 136.

[5] Gülsüm Pehlivan Ağırakça – Arife Gümüş (ed.), Ailede Din Eğitimi (Yekder Yayınları, 2019).