Dinde Zorlama Yoktur
- YAZARLAR
- 22 Aralık 2022
“Dinde zorlama yoktur.” (Bakara suresi, 2:256) veya “…O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?!” (Yunus suresi, 10:99) ayetleri İslam’a inanmamış bir insanın iman getirmeye zorlanamayacağını ifade eder. Çünkü insan irade sahibi ve sorumlu bir varlıktır. Zorlama durumunda iradeden, dolayısıyla sorumluluktan bahsetmek mümkün değildir. Zira güç kullanmak suretiyle bir insana yaptırılan şey onun seçimi olamayacağından ondan sorumlu tutmak da haksızlık olur. İman edip etmeme bir gönül işidir. Dışarıdan insanın gönlüne baskıcı bir tutumla hükmetmek mümkün değildir. “Ben Müslüman’ım” diyen birisine “hayır sen iman etmedin” demiş bir arkadaşına Hz. Peygamber (s.a.v.): “Kalbini yarıp baktın mı?” diye tepki göstermiştir.[1]
HAYAT “Din Hür İrade İşidir; Baskı Kabul Etmez!”İnsanın inancını seçme hürriyeti tam olarak sorumlu tutulabilmesi için zorunludur. Bundan dolayı Kur’an ısrarlı bir biçimde dindeki ihlas ve samimiyetin öneminden bahseder.[2]
Baskı ortamının karakteristiği iki yüzlü (riyakâr)/çifte standartlı insanların çoğalmasıdır. İslam toplumunda bunun adı münafıktır. Bunlar iman ettiğini söyleyip fakat küfrünü gizleyen iki yüzlülerdir. Kur’an münafıkların toplum için en tehlikeli tipler olması sebebiyle cezanın en şiddetlisini alacağını bildirir.[3] O hâlde samimiyetin bulunmadığı imanın bir değeri yoktur.
Bütün bunlardan çıkan sonuca göre;
1-İnsanın zorla iman ettirilmesi mümkün değildir. Çünkü dışarıdan zor kullanılarak insanın kalbine girilemez ve ona hükmedilemez.
2-Birisini zorlayarak iman ettiğini söyletmenin ona bir yararı yoktur.
3-İmana zorlamak münafık üretmekten başka bir işe yaramaz. Münafıklık toplum için bir beka sorunudur. Tarih bunun şahididir.
4-“Ben Müslüman’ım” diyene “Sen Müslüman değilsin” deme hakkı ve yetkisi yoktur. İnsanın imanını sorgulayacak tek varlık Allah Teâlâ’dır.
5-Baskı altında inkâr etmiş bir insan kalbinde sakladığı iman sebebiyle Müslümandır.[4]
HAYAT İhlas, Kalbin Kapılarını Başka Beklentilere Kapamaktır!Tarih boyunca meşru bir sebebe bağlı olarak yapılan bütün savaşlarda Müslümanların kazandığı zaferlerden sonra hiçbir gayr-ı müslim Müslüman olmaya zorlanmamıştır. Kur’an’da zorbalık yasaklanmış,[5] muhataba öğüt verme[6], müjdeleme (beşir) ve inanmamanın sonucundaki uhrevi cezayı hatırlatma (nezir)[7] dışında bir görev verilmemiş, irşad, tebliğ, ilahî mesajı insanlara ulaştırma ve davet görevinin ifasından sonra kabul edip etmemenin insanların tercihlerine bağlı olduğu hatırlatılmıştır.[8]
Doğrusunu en iyi Allah bilir.
[1] Buharî, “İman”, 37;
[2] Bakara suresi, 2:139.
[3] Nisa suresi, 4:145.
[4] Nahl suresi, 16:106.
[5] Gâşiye suresi, 88:22.
[6] Bakara suresi, 2:119, 213
[7] Âl-i İmrân suresi, 3:20.
[8] Kehf suresi, 18:29.