Dindarlığın İçsel Motivasyonu

Dindarlığın İçsel Motivasyonu

Bu ve başka ayetlerden hareketle, iman ve onun gereği yapılması öngörülen amel, birbirinden ayrı olgular olarak ele alınmakta; amel, imanın bir cüzü kabul edilmemektedir. Dolayısıyla, kişi inandığı hâlde günah işlediğinde imandan çıkmış olmaz, günahkâr sayılır.

Ancak, ameli imanın cüzü olarak görmemek, aralarında ilişki olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine onlar sebep-sonuç ilişkisi içinde birbirine bağlılar. Birey emek ederek iman edince bu iman, artık o kişinin tutum ve davranışlarını belirleyici rol oynar. Belirleyiciliği ise, gücü nispetindedir. Birey, özne olarak imanını ne kadar üst düzeyde bir anlamlandırma ile oluşturursa, o kadar özümsemiş, içselleştirmiş kendine mal etmiş ve güçlendirmiş olur.

YAZARLAR | 9 Haziran 2021 Günah İşlemek, İbadetlerde Takva ve Tövbe Etmek 9 Haziran 2021

Kişinin varlığına sindirdiği tahkiki (bilgiyle ve bilinçle oluşturulmuş) imanın derecesi ve etki gücü, her kişinin emeğine, anlamlandırma düzeyine göre farklılaşmaktadır. Kişi, anlamlandırma düzeyini yükselttikçe imanını daha güçlü kılabilmektedir. Böylesine iç destekli dindarlığa sahip olarak benimsediği inancını, günlük hayatının tüm yönlerine tutum ve davranışlar şeklinde yansıtmaya çabalar. İmanı ile tutum ve davranışlarının hiçbir alanda çelişmesine tahammül edemez. Böylesi bir içsel motivasyonla dindar olan için din, bütün hayata anlam veren değerler sistemidir ve inançları en büyük kazançtır. Günlük hayatta önüne çıkan sözde çıkarlara bu inançlarını alet etmez. Sadece Allah’a kul olma bilincine sahip özne birey olarak dürtülerinin ve çevrenin esaretinden kendini olabildiğince kurtarıp özgürleşir.

Buna mukabil, dış destekli dindarlık tipolojisinde yer alan kişide ise güçlü bir iç gruba üye olma, sosyal statü kazanma, himaye edilme, çevrenin iltifatı gibi egoyu tatmin etmeye yönelik amaçlara ulaşmak için dine yönelmek söz konusu olabilir. Böylesine dışsal motivasyonlu dindarlık yönelimine sahip olan bireyin benimsediğini söylediği inancı, onun tutum ve davranışlarını belirleyememekte; belki kendine yaradığını zannettiği dışsal sözde çıkarlar(amaçlar) için dindarlığını kullanarak yanıltıcı dindarlık sergileyebilmektedir. Dinle bağdaşmayan amaçlarına ulaşmak için dindarlığı araç olarak kullanabilmekte; çelişkiler içinde debelenmektedir. Bir çok ayette, kişinin “heva”sına (dürtülerine, aşağılık arzu ve heveslerine) tabi olması, hatta onları tanrı edinmesi olgusundan söz edilip kınanması, son derece dikkat çekicidir (örneğin, Furkan suresi, 25:43.).