Depremzedelerle Ve Yakınlarıyla Konuşurken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Depremzedelerle Ve Yakınlarıyla Konuşurken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Her birimiz yaşanan deprem felaketinden etkilendi. Maddi yardımların yanı sıra manen de yardımda bulunmak istedik. Fakat afetzedeleri teselli edeceğiz derken zaman zaman yanlışlara da düşüldü. Peki, depremi yaşamış, sevdiklerini kaybetmiş insanlar ile nasıl konuşmalıyız? Hiç düşündünüz mü? İnsanları zorlamadan, kırmadan onları nasıl teselli edebiliriz?

Boyun eğen bir arzın ne kadar gerekli, güven verici ve alışıldık olduğunu insanlarımız bizzat yaşadı, herkes az ya da çok, uzaktan ya da yakından sezdi. İnsanların emin oldukları en temel şeylerden biri, yerin sabit kalması ve aniden onları taşımayı bırakmamasıdır. Yerin sallanması ve hatta yarılmasıyla birlikte alışılagelen emniyet aniden bozuldu.

YARDIMA HAZIR HİSSETMEK

Buna sayısız can kaybı, tedavi bekleyen yaralar, yıkılan yuvalar, hayati temel ihtiyaçların karşılanamaması, yoksulluk ve vazgeçilen hayaller eklendi. Tepkiler ne kadar farklı olsa da, travmanın ağırlığı, süresi ve tekrar ettiği sıklık açısından, şu günlerde herkes benzer dönemlerden geçiyor olabilir. İlk etaptaki şok tepkisi, çok uzun sürdüğünde, kilitlenmeye sebep olabilir. İnsan, deprem anını veya haberini aldığı anı geride bırakamayabilir. O anda ve yaşadığı şokta kalmış olabilir. Felaket anı geçmesine rağmen o andan çıkamayan kişiye, hazır hissettiği takdirde, güvende olduğu ve rahatladığı bir görüşme ile yardım sunulabilir.

YAZARLAR | 6 Mart 2020 Öfke Kontrolü 6 Mart 2020

ŞOK ANINDAN SONRA GELEN KORKU VE ÖFKE DURUMU

Yani ilk hedef, sakinleşmektir. İnsanlar korktukları için, bir binaya girmekten ve uyumaktan çekinebilirler. Yaşadıkları binanın inşasında ihmalde bulunan sorumlu kişilere karşı öfkelenebilirler. Bu tür korku ve öfke yaşayan bir kimseden sakinleşmesini istemek yanlış olur. Burada kastedilen sakinleşme, şok anını geride bırakarak, bu tür korku ve öfke duygularını yaşayabilmek ve çıkarabilmektir. Ancak korku ve öfkelerini çıkarabilenler, güven ve dikkat duyguları ile hayatlarını inşa etme gücünü kendilerinde bulabilirler. İnsanlar, “Ben bu anı bırakırsam, daha kötüsü başıma gelir.” diye inanıyor ve bundan dolayı şok anında kalıp duygularına engel olabilir. Eskiler hatırlayacaktır, şok anı yaşayan kişinin ağzına ve burnuna hızlıca bir mendille kolonya tutulduğunda, göz yaşları ve çığlıklarla rahatlama başlardı, yani duyguların önündeki engel kalkar ve duygular akmaya başlardı.

YOLDAŞLIK, DUYGUDAŞLIK ETMEK

Şok anını atlatan bir insan, dinmeyen acılarla karşı karşıya kalır. “Her şeyimi kaybettim, kimsem yok, devam edecek gücüm de yok.” diyen bir insanın acısına eşlik, yoldaşlık, duygudaşlık etmek gerekir. Burada “uyumlanma” diye bir tabir kullanılır, yani kişi dikkatlice karşısındaki insanı dinleyerek ve izleyerek, hangi hâlde olduğunu sezerek onunla hemhâl olması gerekir. Aynı duyguları paylaşmaya çalışması, aynı sesle ve hızla konuşması gerekir. Hemhâl olduktan sonra karşısındakine güvenebiliyorsa, en temel ihtiyaçlarını karşılamada destek olunabilir.

AİLE | 3 Haziran 2022 Duygularınızı Ertelemeyin, Hissedin! 3 Haziran 2022

İNSANLAR ACILARINI YAŞAMALI

“Sen beni anlayamazsın, sen benim çektiğim acıları çekmedin ki!” diyerek başkalarını yanından kovan insanların duygularını çıkarabilmesi çok önemlidir. İnsanın acısını yaşamasını zorlaştıran çok sayıda engeller ortaya çıkabilir. İlk önce, bu acıyı paylaşmak istediği kişilerle paylaşmasını sağlamak gerekir. Kimlerle bu acıyı paylaşmak ister? Eğer bu kişi ben değilsem, irtibatı sağlayabilir miyim? Elbette acıyı paylaşmak yeterli olmaz, fakat afet sonrası insanın belki de en çok ihtiyaç duyduğu şey, acısını sevdikleriyle paylaşabilmesidir. İnsanlar, acılarını yaşamayı erteleyebilseler de, bu duyguların akması, en az bedensel ihtiyaçlar kadar önemlidir.

“HAYAT DEVAM EDİYOR” GERÇEĞİ

 Asıl zorluk, insanın sevdiklerini kaybettikten sonra hayata devam etmek için kendini toparlamasıdır, bunun için de öncesinde duygularının akması, yaşanması gerekir. “Kim için hayata devam edeyim? Ne için hayata devam edeyim? Sevdiklerim gittikten sonra ben niçin kaldım burada? Ben niçin varım ki? Beni hayata bağlayan hiçbir şey kalmadı. Zaten kurmaya çalıştığım her şeyim yıkıldı!” diye acı çekmek, yas tutmak, ümidini yitirdiğini söyleyebilmek dahi son derece önemlidir.

“ACINI BENİMLE PAYLAŞTIĞIN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM”

Şunu unutmayın: Bir insanın sizinle konuşması, size açılması, duygularını akıtması, hayata açtığı bir pencere gibidir. Ve buna cevaben söylenecek söz şudur: “Bu kadar kayıp ve acının içindeyken bu sözleri söylemen, benim için çok değerli, benimle konuştuğun için teşekkür ederim. Senin acının ne kadar büyük olduğunu ve senin için konuşmanın bile ne kadar zor olduğunu ben bilemem. Ben senin için buradayım. Ayakta kalmak, hayata tutunmak, yarını düşünmek çok zor. Hiç kimse sevdiklerinden ayrılmak istemez. Sevdiklerinle bağını koparmanı kimse istemez. Bu bağlantıyı nasıl devam ettirebilirsin?”

İnsanlar kaybettikleri sevdiklerine en azından manen veya sözleriyle yakın olmak isterler, onları sevdiklerinden uzaklaştıracak sözlerden sakınmak gerekir.

Tüm yaşananların üzerine gelen bir başka zorluk, insanların tanıdıkları kişileri, ortamları, işlerini kaybetmeleridir. On binlerce genciyle yaşlısı, tanımadıkları yerlerde kalıyor ve yabancı kişilerle birlikte vakit geçiriyorlar. İnsanların yaşadıkları afetin acısı tazeyken, yeni yer ve kişilerle tanışmaları zor olacak ve vakit alacaktır. Yeni bir hayat düzeni kurmak daha da zor olacak ve vakit alacaktır. Bunun için gerekli olan en önemli şey de tekrar güzel günlerin geleceğini hayal edebilmektir.