Çocuk ve Ölüm
- AİLE
- 7 Şubat 2020
Çocuklara “İsmet dedeni tanıyor musun?” dediğimizde “Evet, ama o biz doğmadan ölmüş.” cevabını duyabilirsiniz. Tanımadan sevdikleri, vefat etmiş bir insanın, onların algısında ölümün korkulacak bir şey olmadığına dair bir iz bıraktığını umuyorum. Ölüm, ne kendimize ne de sevdiklerimize yakıştırmadığımız ama şüphesiz hepimizi bulacak olan bir gerçek. Söz konusu bir hastalık olsaydı, bu yazıyı okurken sevdiklerimize uğramamasını umar, Allah’tan tüm hastalara şifa dilerdik. Oysa ölüm hayatta emin olduğumuz tek gerçek. Dini, rengi, kökeni statüsü ne olursa olsun herkesin ortak gerçeğidir ölüm.
Bu gerçeğe çocukları hazırlamak onları bu konuda aydınlatmak, sağlıklı bireyler yetiştirmek ve çocukların yeterli duygusal gelişime sahip olması açısından önemlidir. Peki, durduk yere ölüm konusunu çocuklara neden anlatalım ki? Eğer ölüm hakkında konuşacak cesarete ve duygusal duruma sahip isek, ölen bir hayvan, solan bir çiçek, çocuğun belki hiç tanımadığı ama kaybettiğimiz bir yakınımız bu konuyu konuşmak için birer sebep olabilir.
Bazen bir hastalık yavaş yavaş hazırlıyor insanı ölüme, bazen de hiç beklenmedik bir anda yaşanan ani bir kaza veya kalp krizi… Ölüm nasıl vuku bulursa bulsun, yaşlarına ve duygu gelişimlerine uygun bir şekilde çocukların bu gerçeğe dâhil edilmesi onların da hakkıdır. Yetişkinler çocukları üzmemek adına, ölüm gerçeğini çocuklardan saklamaya çalışabiliyorlar. “Uyuyor, uyanmayacak, bir yere gitti, artık yanımıza gelemez, çok hastaydı ondan öldü.” gibi açıklamalar yapıldığında, çocuğun yetişkinlere olan güveni sarsılabilir.
Beş yaşında bir çocuğun bana: “Tavşanım öldü, onu gömdük, iyileşip geri gelecek.” dediğinde, onu ikna etmenin ne kadar zor olduğunu ve günlerce yaşadığı hayal ve güven kırıklığını sanırım asla unutmayacağım. Çocukların duygularını dile getirebilecekleri bir “liman” olabilmenin yolu, onları korku ve endişelerini ciddiye alıp sorularını cevaplamaktan geçiyor.
Ölümün doğmak kadar bir gerçek olduğunu ve hastalık gibi farklı olayların sadece bir sebep olduğunu izah edersek, çocuğun, birinin gitmesinden, hastane ve hastalıklardan korkmasını önlemiş oluruz.
Konuşulmalı
Çocuk hakkında değil, çocuk ile birlikte konuşmak. Vefat eden kişi hakkında güzel anılar paylaşmak, ahiret hayatını, Allah’ın sonsuz merhametini, cenneti, Kevser havuzunu, Efendimiz(s.a.v.)’in şefaatini, ebedi hayatı anlatmak gerekir.
Duygular bastırılmamalı
Ne biz yetişkinler, ne de çocuk, hiç kimse duygularını, bastırmak ve gizlemek zorunda olmamalı. Çok üzüldü
ğümüzü ve bu acıyı hem ruhen hem de bedenen hissettiğimizi dile getirirsek, onlar da hissettikleri duyguları dile getirebilir ve böylece onların acılarına tercüman olabiliriz.
Ayrıca mezarlık ziyaretleri, oraların bakımlı olması ve edilen dualar da çocuğun hayal dünyası için olumlu olacaktır.
Allah herbirimize ve sevdiklerimize, sağlıklı, huzurlu bir hayat nasip etsin. İş başa düşmeden düşünmek ve özeleştiri yapmak adına bir hatırlatma olması dileği ile.