Cinsiyet, Renk ve Etnik Ayrımcılığa Dayalı İmtiyaz Olamaz!

Cinsiyet, Renk ve Etnik Ayrımcılığa Dayalı İmtiyaz Olamaz!

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletler ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah ka­tında üstünlüğünüzün ölçüsü Allah’a saygıdır. Şüphesiz Allah bilendir, haberdardır.” (Hucurât, 49/13)

Allah Te‘âlâ Nisâ sûresinin 1. ayetinde, bütün insanların Adem ve Havvâ’nın çocukları olarak kardeş olduklarını, bundan doğan bir hukuk bulunduğunu bildirmiştir. Hucurât sûresinin 13. ayetinde de bir anne-babanın çocukları olan insanın boylara, kabilelere ayrılmasının sebebi, tanışmaya vesilesi olması şeklinde açıklanmıştır.

Bu ayetlerden çıkan sonuçlardan birisi insanlar arasında cinsiyet, renk ve etnik ayırımcılığa dayalı imtiyazın olamayacağı, ırkçı tutumların anlamsız ve haksız olduğudur.

Hz. Peygamber (s.a.s.) veda hutbesinde bunu açık biçimde ifade eder:

“Ey insanlar! Rabbiniz bir, atanız birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Dikkat edin Arab’ın kendi dışında bir ırka, onların da Arab’a; beyazın, zenciye; zencinin, beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır.” (Ahmed b. Hanbel, V, 411)

Hz. Peygamber (s.a.s.) Bilal’i “siyah kadının oğlu” hitabıyla inciten Ebû Zerr’e sert tepki vermiş, onun kardeşlik hukukunu gözetmeyen bir tavır içinde olduğunu ve cahiliye kalıntılarına göre hareket ettiğini hatırlatarak uyarmıştır (Buhârî, “Îmân”, 22).

Bir hadiste, soy-sopla övünüp ırkçılık yapanların Allah nezdinde, en büyük zevki ve gıdası dışkı olan, temiz kokudan mesela gül kokusundan bayılan ve ancak pislik kokusuyla ayılabilen mayıs böceğinden daha alçak olduğunu bildirmesi, cezalarını da cehennemde kömür olmak şeklinde haber vermesi (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 111) manidardır.

“Kimi ameli geri bırakırsa nesebi onu ileri götüremez” hadisinin örneği bizzat peygamberlerdir. Hz. İbrahim’in babası Âzer’e; Hz. Nuh’un karısı ve oğluna; Hz. Lût’un eşine bir faydası olamamıştır. Görüldüğü gibi insana sırf değer kazandırmada nesebin bir faydası yoktur. Tersinden örnek olarak da Firavunun karısını zikretmek mümkündür. Firavun, isyankâr bir zalim iken hanımı Âsiye imanlı bir kadındı.

Herkes ait olduğu kavmine sevgi besleyebilir. Ama sempati, adaletin önüne geçtiğinde ortaya çıkan ırkçılıktır (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 112).

Kur’ân-ı Kerîm’in ve Hz. Peygamber’in hadislerinin ırkçılığa karşı açık tavrına 21. yüzyıl dünyasının hala gelememiş olması, ırkçılığın modern dünyanın ciddi bir sorunu olması düşündürücüdür.

Doğrusunu en iyi Allah bilir!