Cinayetler Çağında Ümitvar Olmak
- YAZARLAR
- 5 Ocak 2024
“ÖLÜRSE TENLER ÖLÜR, CANLAR ÖLESİ DEĞİL.”
Cinayetler çağından maksadımız, bugün Filistin ve diğer mazlum coğrafyalardaki insanların caniler tarafında kasten ve taammüden katledilmesiyle sınırlı değildir. Cinayeti, insanın bedensel hayatının elinden alınmasıyla açıklamak, meseleyi sadece somut gerçeklerle izaha çalışmaktır. Oysa insan, modern çağın bize dayattığı varlık idrakinin ötesinde, sadece bedenden ibaret bir varlık değildir. Eskilerin veciz ifadesiyle, beden ve ruhtan mürekkep (birleşik) bir varlıktır. Ve söz konusu ölmek ve bitmek ise, Anadolu irfanının incisi olan Yunus’un “Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil.” sözlerinde ifadesini bulan ölmektir. İnsanı insan yapan ve değerli kılan bedeni değildir. Canlılar içinde bedenen insandan güçlü ve kudretli olan nice canlılar mevcuttur. Daha iyi gören, daha iyi yüzen, daha hızlı koşan ve hatta kanatlanıp uçan.
“CİNAYET MAHALLİ İNSANLARIN YÜREĞİDİR.”
Biz insanları üstün kılan özelliğimiz, Farsça kökenli “can” sözcüğü ile ifade edilen ruhumuzdur. Bizatihi alemin yegane sahibi olan Allah’ın (c.c.) ifadesiyle, insana kendi ruhundan üflemiştir, sonra da, akıl ve irade ile mücehhez kılmıştır. Bu bahşedilen nimetler vasıtası ile, yeryüzüne halife atanmıştır. Ve var ediliş gayesi, Allah-İnsan ve Alem ilişkisini hak ve adalet üzere tesis ederek, çevresini sevgi ve rahmet ile kucaklamaktır. İşte modern çağda, cinayetin tam olarak vuku bulduğu yer burasıdır. Cinayet mahalli, insanların yüreğidir. Günümüz insanının huzursuzluğunun, melankoli ve depresyonunun kaynağı, ruh dünyasının acımasızca katledilmiş olmasıdır. Ve suç aleti, bıçaklar, tabancalar ve bombalar değildir. Ruhlar, gıdıklanarak öldürülmektedir. Şair ve mütefekkir Oscar Wilde’den ödünç alarak ifade edecek olursak; “Korkaklar öpücük ile öldürür. Yürekliler kılıç darbeleriyle!”
MAKTUL ÖLDÜĞÜNÜN FARKINDA DEĞİL
Haz ve hız çağının kurbanları olan insanlar, hayat süren leşlere döndüklerinin ve insanlıklarını yitirdiklerinin farkında değil. Kusursuz cinayet dedikleri bu olsa gerek. Maktul öldüğünün farkında değil ve üstelik katiline meftun. Yaşadığı dönemi ilerleme çağı olarak kutsuyor. Zihniyetini perişan eden kelime ve kavramları, baş tacı ediyor. Ruh dünyasını allak bullak edip mahveden oyun ve eğlencelerin peşinden koşuyor. İnsanlığın hali pürmelali özetle budur.
Bu cinayetler çağının çocukları olan bizler, böyle bir dönemde yaşamak imtihanına maruz kaldık. Allah’a sığınarak, zalimlere inat ruhumuzu korumaya ve yaşatmaya çalışıyoruz. Yarınlara dair umutlarımızı ise muhafaza ediyoruz. Çünkü Allah (cc), Yakup (as)’ın diliyle bizlere; “Kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez” diye buyurmaktadır.