Camilerin Bilgileri Suistimale Karşı Korunmalı

Avrupa ülkelerinde camilere dair sorular birilerine göre o kadar önemli ki, ülkelerde çıkan vergi kaçakçılığı skandalları veya siyasi krizlerden daha fazla ve kalıcı merak uyandırabiliyor. Bunun örneklerini şu an Almanya ve Avusturya’da görebiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Avusturya’da “İslam haritası” adlı internet sayfası yayına geçti.

Sayfayı hazırlanmasını destekleyen uzun yıllardır Avusturya’daki cemaatlerin ve Müslüman bireylerin haklarını daraltıcı yasa teklifleri ile dikkat çeken Avusturya hükûmeti destekli Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi, bu çalışmayla Avusturya’daki camiler hakkında yürütülen tartışmalar için “objektif bir bilgi zemini” sunmak istemiş! Bunun için ülkedeki 623 cami bir haritada konumlandırıldı ve bazı cami darecilerinin de isim ve adres bilgileri de yayınlandı. Aslına bakıldığında proje yeni değil. Bundan yaklaşık 10 yıl önce başlayan çalışma hukukçular tarafından da eleştirilmiş ve akabinde durdurulmuştu. 10 yıl sonra tekrar aktif hâle getirilen çalışmada camiler hakkında yanlış iddialar ve ithamlar temizlenmemiş, camilerin yanı sıra bazı cami idarecilerinin de kişisel bilgileri yer almış. İslam Haritası yayına girdikten hemen sonra aşırı sağcı “Identitäre Bewegung” temsilcileri söz konusu haritada geçen camilerin bulundukları sokaklara “Dikkat, Siyasal İslam” levhaları astı.

Çalışma başta Avusturya İslam Cemaati başta olmak üzere kilise temsilcileri, birim insanları, siyasetçiler, Avrupa Konseyi temsilcileri tarafından eleştirildi.

Benzer çalışmalar Almanya’da da var. Kassel’deki camileri İslamcı Harita Kassel başlığı altında bir haritada resmeden çalışma aşırı sol Antifa’nın Kassel temsilciliğine bağlı.

Yine camiler hakkında bilgiler toplayıp yayınlayan başka bir çalışma ise “Moscheepedia”. Çalışmayı başlatan kişi Alman birinci devlet televizyonu haber sunucusu Constantin Schreiber. Schreiber bu çalışmasıyla, “Camilerde neler oluyor?” merakını dindirmek ve “tanışarak insanlar birbirini daha iyi anlar” anlayışına katkıda bulunmak istediğini ifade ediyor. Sayfada camilerin adresleri ve fotoğraflarının yanında camilerde verilen vaazlardan veya hutbelerden kayıtlar da bulunmakta. Schreiber Müslüman cemaatleri de çalışmaya katkıda bulunmaya davet ediyor. Schreiber daha önce yazmış olduğu kitaplar ve yaptığı yayınlarla Müslümanlara ve camilere karşı ön yargıları desteklemekle eleştirilmişti.

Cami idarecileri ise tedirgin: Tedirginliklerinin sebebi ise, camilerinin bilgilerinin yayınlanması değil. Zira Açık Cami Günü’ne katılan birçok caminin de isimleri ziyaretçileri davet edebilmek için internette yayınlanıyor. Hatta bir çok caminin kendi internet sayfası veya sosyal medya hesabı da var. Sorun olan, bu çalışmaların bu camileri “siyasal İslam” veya “İslamcı” başlıkları altında veya camiler hakkında geçmişte çarpıtılmış yayınlar yapan kişiler tarafından yapılmış olması. Zira bu şartlarda internet üzerinden sunulan bilgiler haklı olarak “fişlenme” eleştirisiyle tepki topluyor.

Müslümanlara ön yargının bu denli arttığı, nerdeyse her 2 günde bir bir camiye saldırıldığı bir ortamda kendi rızaları olmadan kendilerini potansiyel tehdit olarak gösteren başlıklar altında altında camiler veya onların idarecileri hakkında bilgilerin kendi rızalarınının dışında paylaşılması bir sorundur ve bundan dolayı bu çalışmalar haklı olarak eleştirilmektedirler.

Bu gelişmeler göstermekte ki, kişilerde olduğu gibi camilerin de kendileri hakkında hangi bilginin hangi platformda paylaşılabileceği ile ilgili kendileri karar verebilmelidirler. Nasıl ki kişisel bilgilerin korunması hakkında koruyucu yasa ve uygulamalar var ise ve kişilerin kendileri hangi bilgilerin nerede nasıl paylaşılmasını kendileri belirleyebiliyorlarsa, benzer haklar özellikle tehdit altında olan ibadethaneler için de geçerli olmalıdır. Yani bilgilerin yayınlanması ancak ilgili kişi veya kurumun rızası alındıktan sonra mümkün olabilmeli. Cemaatler ise bunun için özel bir çalışma yapmalıdırlar.