Bulgaristan’da 1989 Asimilasyonu Suçlularının Yargılanmaması Protesto Edildi

Bulgaristan’da 1989 Asimilasyonu Suçlularının Yargılanmaması Protesto Edildi

Balkanlar’da Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneğinin (BAHAD) himayesinde 16 göçmen ve insan hakları örgütünün temsilcileri, asimilasyon suçlularının yargılandığı davayı 31 Mayıs 2022’de kapatan Sofya Askeri Savcılığının kararına itiraz etti. Sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Bulgaristan Devlet Haber Ajansı’nda (BTA) düzenledikleri basın toplantısında ortak bir bildiri yayınladı.

“Asimilasyon Kararını Alanların Hesap Vermesi Engelleniyor”

Bildiride, “Dünya kamuoyunun şahidi olduğu, totaliter Komünist rejimi tarafından 1944 yılından itibaren kendi gibi düşünmeyenlere yaşatılan acılar ve zulümlerin ardından, bu sefer 1984-89 yılları arası masum ve savunmasız Türk ve Müslümanların üzerine tüm nefreti ile devlet terörünü askeri ve diğer aparatları ile asimilasyon kararını alan ve uygulayanların mahkeme huzurunda hesap vermesi engellenmektedir.” ifadeleri yer aldı.Aralarında, komünizm diktatörlüğünün hakim olduğu Avrupa’nın eski Doğu Blokunda “son toplama kampı” olarak bilinen Bulgaristan’daki Belene adasındaki cezaevinde yargılanmadan yatan çok sayıda eski siyasi mahkumun katıldığı toplantıda söz konusu davanın 1991 yılında açıldığı anımsatıldı.

Eski diktatör Todor Jivkov ile ülkede sözde “soya dönüş” olarak yürütülen ve 1984-1989 yılları arasında en şiddetli döneminin yaşandığı asimilasyon kampanyasının fikir sahipleri olarak yargılanan 5 sanığın sonuncusu olan, eski başbakanlardan Georgi Atanasov’un martta ölümü akabinde davanın “sinsice” kapatıldığı kaydedildi. Bildiride şu ifadelere de yer verildi:

“Son 15 yılı Avrupa Birliği (AB) üyesi olmak üzere, 31 yıldır Bulgaristan’ın adalet otoriteleri soruşturma safhasındaki davayı, defalarca durdurulan, son 31 Mayıs 2022 tarihinde Sofya Askeri Savcılığı kararıyla ön incelemenin kapatıldığı ilan edilmiştir. Bu kararı alma nedeni olarak da suçlu ilan ettikleri kişilerden sonuncusunun da ölmesi gösterildi. Sofya Şehir Mahkemesi Askeri Savcılığı bu kararı yıldırım hızıyla onayladı. Derneğimiz tarafından başlatılan itiraz süreci devam etmektedir.”

Bildiriyi imzalayanlar ayrıca, “1984-1989 yılları arasında bizim etnik kimliğimize, dilimize, dinimize, geleneklerimize ve yaşam biçimimize kastederek büyük acılar yaşatan kişilerin ceza almadan davaların kapanmasını aklımız, gönlümüz, vicdanımız kabul etmemektedir.” ifadelerini kullandı.

“Asıl Suçlular Hâlâ Hayatta”

BAHAD’ın protestosuna destek veren STK temsilcileri daha sonra Sofya’daki Adalet Sarayı’nın önünde bir protesto gösterisi düzenledi. Belene toplama kampında suçsuz siyasi mahkum olarak hapis yatan Ali Şahmedov’un kızı olan, BAHAD’ın Genel Başkanı Safiye Yurdakul, “Asıl suçlular hâlâ hayatta ve yargılansın.” dedi.
İnsanoğluna karşı suç işemiş olanların yargılanmaları gerektiğini belirten Yurdakul, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Bulgaristan Savcılığı, (davada sanık olan eski komünist başbakanlardan) Georgi Atanasov öldükten sonra çok hızlı ve sessiz bir şekilde dosyayı kapatmak için karar vermiş. Savcılık tarafından hayatta olan suçluların korumasına hiçbirimiz razı gelmiyor. Bu protestomuz adil bir yargılama yapılana kadar devam edecek.”

BAHAD Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Aziz Atasoy, 517 Türk ve Müslümanın hüküm giymeden süründüğü Belene toplama kampında geçirdiği işkence dolu zamanlarını şu şekilde ifade etti:

“Silahlı görevliler bizi koğuştan çıkartıp, baskı uygulardı. ‘Sizlere burada kurşun sıksak kimsenin haberi olmaz. Kemikleriniz burada çürür’ diyerek, bizleri sindirmeye çalışıyorlardı. Ama biz davamızda haklıydık ve orada hiçbirimiz baş eğmedi ve kimliğinden vazgeçmedi.”

Belene Kampı’nda Yaşananlar

Atasoy, Bulgaristan’da yaşanan bu zulümlere rağmen adaletsizliğin 15 yıldır AB üyesi olan bu ülkede, asimilasyon kampanyasından sorumlu tek bir kişinin bile mahkeme huzurunda ceza görmediğine vurgu yaptı. Belene mağdurlarından Ahmet Alpay, üniversite öğrencisiyken asimilasyon karşıtı olarak tutuklandığını ve aylarca işkence edildikten sonra Belene kampına yollandığını ve orada da büyük işkenceler gördüğünü anlattı. Alpay, şu ifadelerini kullandı:

“31 yıldır sürdürdüğümüz bu davayı devam ettirmeyi düşünüyoruz. Bizimle birlikte olan yüzbinlerce taraftarımız var. Bulgaristan’ın adalet sisteminde karalık bir sayfa vardı. O sayfayı aydınlatmak için öyle bir gösteri yapmak mecburiyetinde kaldık. Bize bu işkenceleri yaptıranlar ölmüş olsalar da uygulayanlar hayattadır ve görevlerine devam etmektedir. Aralarında 1986 yılında madalya alan ve parasal olarak ödüllendirilen kişiler var. Bunların hakkettikleri cezaları almalarını istiyoruz. Tek gayemiz hak hukuk adalet yerini bulsun.”

Bulgaristan Türklerinin rejime karşı direnişinin simgesel isimlerinden bir olan Sabri İskender de Belene anılarını anlatırken, komünist polisin işkence yaptığı Sliven cezaevinde geçirdiği 111 gününü zaman olarak 111 yıla benzetti. Belene’de bir yıllık döneminin sonunda kendisi gibi, yargılanmadan hapis yatan arkadaşlarıyla yaptıkları 37 günlük ölüm orucunun sonunda sürgüne yollandıklarını kaydetti. İnsanlık suçların zaman aşımı diye bir durumu olmaması gerektiğini savunan İskender, “Asimilasyona katkısından dolayı 1986’da devlet nişanı alan komünist rejim görevlilerinin nişanları ve aldıkları ikramiyelerini devlete iade ederek, yaptıklarının cezasını görmelerini bekliyoruz.” dedi.

Eski Rejimin İşlediği Suçların Üzerine Gidilmiyor

Bulgaristan’da 1991 yılında asimilasyon kampanyası suçlularına karşı açılan davada devrik diktatör Todor Jivkov’un yanı sıra, döneminin Dışişleri Bakanı Petar Mladenov, eski İçişleri Bakanı General Dimitar Stoyanov, eski Başbakan Georgi Atanasov ve zulümlerin ‘fikir babası’ olarak gösterilen Politbüro üyesi Penço Kubadinski sanık gösterilmişti.

Bulgaristan’da 32 yıldır süren demokratikleşme sürecine rağmen eski Komünist Partinin mirasçısı olan Rusya yanlısı Bulgaristan Sosyalist Partisinin (BSP) ülkenin siyasi hayatına uyguladığı baskısıyla Bulgaristan’daki eski komünist geçmişinin tüm şiddetlerine karşı adalet önlemlerini engelliyor. BSP’nin desteğiyle seçilen eski cumhurbaşkanlarından Georgi Pırvanov, asimilasyonu uygulayan kişilerin bazılarına devlete hizmetlerinden dolayı ülkenin en yüksek “Stara Planina” nişanını takdim etmişti. (aa)