Bilge Yaşlı Olmak

Bilge Yaşlı Olmak

Yazıma, henüz okuduğum kitaptan bir alıntıyla başlayacağım: “Yaşlanmak sadece çürümek değildir bildiğin gibi. Büyümektir. Öleceğini bilmek olumsuz düşüncesinden daha önemli olan öleceğini anladığın için daha iyi bir yaşantı sürdürmektir.”…

Yaşlılık bu kadar değerliyse niçin herkes, “Keşke yeniden gençlik yıllarıma dönebilseydim” diyor? Hiç kimse “Keşke altmış beş yaşımda olsaydım” diye söze başlamıyor? diye sorulunca felçli Mori sözünü şöyle sürdürüyor: “Bu söz neyi yansıtıyor dersin? Tatmin olmamış kişiler. Layıkıyla yaşanmamış hayatlar. Anlamı bulunamamış yaşamlar. Eğer hayatın anlamını bulduysan geriye gitmek istemezsin. İleriye gitmek istesin. Daha da yapmak, daha da görmek istersin. Altmış beş yaşına dek bekleyemezsin. …Eğer sürekli yaşlanmaya karşı savaşırsan mutsuz olursun, çünkü nasılsa yaşlanmaktan kaçış yok. …Benim otuzlu yaşlarda olma sıram geçti. Şimdi bana, yetmiş sekiz yaşında olma sırası geldi. Şu anda, şu haliyle hayatında neyin çok güzel ve doğru olduğunu bulmalısın. Geriye bakman seni yarışa sürükler ve yaş hiç de rekabete açık bir konu değildir. … Eğer hakikati istersen, bir parçam bütün yaşları yaşıyor. Tüm bu yaşları yaşadım ve hepsinin neye benzediğini biliyorum. Çocuk olunacak zamanda çocuk olmaktan büyük mutluluk duyarım. Yaşlı bilge bir adam olunacak zamanlarda yaşlı bilge bir adam olmaktan mutluluk duyarım.” (Mitch Albom, Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları, Boyner yayınları, İstanbul, 2015, s.123-5)

Bu sözler, İslami gelenekte çok önemsenen “ibnulvakt” kavramını hatırlattı. “Vaktin çocuğu” anlamına gelen bu kelime, içinde bulunduğu anı en uygun biçimde değerlendirerek geçiren kişi demektir. Böyle birisi geçmiş hasretiyle, “keşke”lerle kendini perişan etmek yerine, anı iyi değerlendirerek güzellikler üretmeye bakar. Böyle olmak, geçmişe bakmaya engel değil. Ancak geçmişteki yanlışları hatırlayıp keşkelerle kendini çökertmek yerine, geçmişten ders alarak yapılan yanlışları da telafi edecek şekilde anı güzelleştirme yolunda ders çıkarmak ve geleceğe daha güçlü yürüyebilmek için bakılacaktır. Yaşlılık döneminde de kendine yeni uğraş, yeni bir varoluş alanı oluşturamayanlar, yaşama sevincini, dolayısıyla bedensel ve ruhsal sağlığını kaybedebiliyor. Hayatının önceki dönemlerini iyi değerlendirenler, yaşlılık dönemini de daha kolaylıkla güzelleştirebilirler. Efendimiz’in, yaşlılık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilip iyi değerlendirmemizi istemesi boşuna değil!