Belçika’daki Müslümanlar: “Bizi Siyaset Malzemesi Yapmak İstiyorlar”

Belçika’daki Müslümanlar: “Bizi Siyaset Malzemesi Yapmak İstiyorlar”

Belçika İslam Temsil Kurulu Başkanı Mehmet Üstün, İslam Temsil Kurulu’nun özellikle özellikle sağcı partiler tarafından siyasi amaçlar için hedef alındığını ve siyaset malzemesi yapılmak istendiğini söyledi. Mehmet Üstün, Belçika Adalet Bakanı Vincent Van Quickenborne’un İslam Temsil Kurulu’nun tanınırlığının kaldırılması için çalışıldığını açıklaması üzerine yaptığı değerlendirmede “Hiçbir temeli, aslı olmayan iddialar gündeme getirilmektedir. Buradaki camiler, burada doğan büyüyen ya da buraya 50-60 yılını vermiş insanlarca kurulmuş ve yönetiliyorlar.” dedi.

Belçika Adalet Bakanı Vincent Van Quickenborne, hükümet ile Müslüman toplum adına ilişkileri yürüten Belçika İslam Temsil Kurulu’nun resmen tanınırlığının kaldırılması için prosedürün başlatılacağını duyurmuştu. Van Quickenborne, bir süredir Kurul’u, “Müslüman toplumunu temsil etmemekle”, “Türkiye ve Fas’ın güdümünde olmakla” suçluyordu.

Üstün, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede Belçika’nın İslam dinini 1974’ten itibaren devletin resmi dinlerinden saydığını belirtti ve şu açıklamada bulundu:

“Belçika anayasasına göre, bu dinler Adalet Bakanlığı tarafından tanınıyor. Kurulumuz, ibadethanelerin, imamların tayini, okullarda din derslerinin organizasyonu, cezaevlerindeki Müslüman rehberlerin tayini konularında yetkilendirilmiş oldu. Bugüne kadar 90 tane camisini Belçika’ya tanıtmış, önemli bir bölümüne imam tayin etmiş, 2 bin kadar din dersi öğretmeni tayin etmiş bir kurumdur. Cezaevlerinde de 40 kadar rehberimiz mahkumlara dini rehberlik ve danışmanlık yapıyor.”

Üstün, Van Quickenborne’nin, Belçika’daki Müslümanların kökenlerinin bulunduğu Türkiye ve Fas gibi ülkelerin Kurul üzerindeki etkisine ilişkin suçlamalarına şöyle yanıt verdi:

“Belçika’da tanınmış tüm dinlerin uluslararası ilişkileri var. Katolikleri Vatikan’dan ayrı tutmak, Ortodoksları Atina ya da İstanbul’dan ayrı tutmak mümkün değil. Tabii ki Müslümanların hem Türkiye hem Fas ile ilişkileri var. Bu gayet insani bir şey ve yasak değil. Son yıllarda problem gibi gösterilmesi tamamen politik arenada bu işin araçsallaştırılarak Müslümanların ayrımcılığa uğramaları nedeniyledir. Hiçbir temeli, aslı olmayan iddialar ortaya atılmaktadır. Kurul, burada doğmuş büyümüş ya da buraya 50-60 yılını vermiş insanlarca kurulmuş ve yönetilmektedir.”

“Suçlamaların hiçbiri kabul edilebilir değildir. Son dönemde mevcut Adalet Bakanı’nın bize karşı aldığı pozisyonun tamamen politik gerekçeleri olduğunu tahmin ediyorum. Hiçbir objektif sebebi yoktur.” diyen Üstün, Belçika İslam Temsil Kurulu’nun özellikle Brüksel’de 2016’da meydana gelen terör saldırılarından sonra önemli rol oynadığını söyledi.

Üstün, “Devletin en üst kademesinden 2016’daki terör saldırılarından sonra oluşan ortamı çok iyi yönettiniz. Topluma olumlu mesajlar verdiniz. Radikalleşme karşıtı projeleriyle gayet başarılı yönettiniz’ tebriki aldık.” dedi.

“Laiklik ilkesine aykırı”

Belçika’nın laik bir devlet olduğunu belirten Üstün, “Bugün tabi tutulduğumuz laiklik ilkesine aykırı ve gayrihukuki muameleyi ne buradaki Müslümanlar ne onların temsil kurumu kabul etmektedir.” diye konuştu.

Üstün, Van Quickenborne’nin, Kurulun yapısına müdahale etmek istediğini söyleyerek “Bir bakanın bir dinin temsil kurumunun yapısına ve yeniden yapılandırılmasına müdahale etmesi görülmüş bir şey değil. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Resmi tanınırlığımıza halel gelirse hukuken mücadele edeceğimizi deklare ettik.” dedi.

“Biz ayrımcılığa tabi tutulduk. Bizi siyaset malzemesi yapmak istiyorlar. Kurulumuzun yeniden yapılanması Müslümanların eliyle olacak. Buna hiçbir siyasi müdahale olamaz. Zaten Belçika anayasası da buna engeldir.” diyen Üstün, Kurulun iç yapılanmasının her caminin büyüklüğüne göre 1 ila 3 temsilci seçeceğini, bu kişilerin de Kurulun yönetim kadrosuna aday kişileri belirleyeceğini aktardı.

Üstün, adayların yüksek okul mezunu olma, Belçika’nın resmi dillerinden en az birini konuşma, camiden referans sahibi olma gibi özellikleri taşıması gerektiğini, yönetimin 6 yılda bir yenilendiğini ifade etti.

Avrupa’da aşırı sağın yükselişi

Bu süreci “Fransa’daki sürecin tıpa tıp aynısı” olarak tanımlayan Üstün, “Bu, devletin dine müdahalesidir ve anayasaya aykırıdır. Ne din devlete müdahale etsin ne de devlet dine.” dedi.

Avrupa’da aşırı sağın yükselmesine değinen Üstün, şunları kaydetti:

“Avrupa’daki sağ partilerin İslam’ı sürekli malzeme olarak kullanmaları, Belçika’daki birtakım geleneksel partilere de ilham olmuştur. Özellikle Flaman bölgesinde bu konu bu şekilde işlemektedir. Bu da bizi büyük bir üzüntüye sevk etmektedir. Çünkü insan haklarının, dini özgürlüklerin konjonktürle ilgisi olmamalıdır.”

Üstün, görevini 2018’de Faslı Salah Echallaoui’den devralmıştı.

11 milyon 400 bin nüfuslu Belçika’da, 1 milyon kadar Müslüman yaşıyor. Bunların 450 bini Faslılar, 300 bini Türklerden oluşuyor. (aa/c)