Babalar da Sahaya İnmeli!
- AİLESürmanşet 1
- 30 Ekim 2020
Anneler olarak çocuğun annesiyle olan ilişkisinin onun gelişimi açısından ne kadar kıymetli ve etkili olduğunu yeterince duyduk, gördük, okuduk ve öğrendik. Elhamdulillah
Çocuk gelişim ve psikolojisini ele alan eğitimler, yazı ve bilgiler çoğunlukla anneye atıf yapar zaten.
Hep anneye söylenir ; “Aman ha dinle, şunu şöyle yap, şunu yapma, bunun gibi ol.” ifadeleri. Yaşadığımız modern hayatta hep anneden kusursuzluk, hatta mükemmellik beklenir.
Şüphesiz bir annenin bilinçlenmesi yeni neslin sağlıklı gelişimi açısından önemli. Çünkü bir anne kendi çocuğunu yetiştirirken esasında geleceğin toplumunu inşa ediyor. Topluma sağlıklı bireyler kazandırılmasında, ya da kaybettirilmesinde annenin rolü büyük. Tamam da, çocuğun sorumluluğu yalnızca anneye ait değil ki? Bir de baba var gözden kaçırdığımız. Anneye bu kadar yüklenilirken ondan mükemmellik beklenilirken babalar neden unutulur? Babalar kendini neden unutturur?
Günümüz toplumunun anneye yüklediği roller ve bu rollerin hakkını eksiksiz yerine getirmesi yönündeki baskısı anneleri hasta ederken, bazı babaların da ekmeğine yağ sürüyor.
Bir yandan çocukların bakımı, ev işleri, maddi ve manevi sıkıntılar ve daha birçok şeye aynı anda yetişmeye çalışan annelerin diğer yandan da evin ekonomisine destek olması bekleniliyor. Bu durumda annenin yükü ağırlaşırken babanın yükü daha da hafiflemiş oluyor.
Özelikle başlı başına bir dert hâline gelen çocuk yetiştirme sorumluluğunun babaya düşen kısmını da anne üstlenmek zorunda kalınca, hâliyle ortalık buhranlar geçiren ve sürekli şikayet eden, mutsuz annelerle doldu taştı. Babalarınsa keyfine diyecek yok.
Dengesizlik mutsuzluk getirir
Fakat şöyle bir hakikat var: Babanın sorumluluklarından alınıp bunlar anneye yüklenilirse bir dengesizlik ve haksızlık meydana gelir. Denge, din ve dünya işerinden tutunda arkadaş, çevre iş ve aileye kadar her alanda kurulması hayati önem taşıyan bir unsurdur. Denge kurulmazsa, en çok yükü taşıyan, bu durumda anneler, kendi mutsuzluğunu tüm aile bireylerine yansıtır. Ailede herkes bu mutsuzluktan nasibini alır.
Bilhassa bazı babaların kendi çocuklarının eğitim ve terbiyesinde pasif kalması, aile içinde sönük bir rol üstlenmesi, tüm sorumluluğu eşine yükleyip onu duygusal olarak da yalnız bırakması ,anca sorun çıktığında aktif hâle gelip bu sorunları diktatör bir tavırla , gücünü kötüye kullanarak çözmeye çalışması, işin en acı tarafıdır.
Her ne kadar bozulan televizyonu yumrukla düzeltmeye çalışan bir neslin çocukları olsalar da, bu gibi babaların bu tür yöntemlerle sorunlarını çözemeyeceklerini, hatta daha kötü hâle getireceklerini idrak etmeleri gerekiyor.
Bilinmeye değer bir diğer bilimsel husus şudur: Çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimi üzerinde olduğu kadar, yeni neslin de sağlıklı inşasında babanın rolü devasadır.
En son Almanya’da psikolog Klaus Erwin Grossman ve eşinin yaptığı Bağlanma teorisi (güvenli bağlanma) ile ilgili bir araştırmada, çocuklar doğumdan sonra 20’li yaşlara kadar düzenli olarak takip ediliyorlar. Özellikle babasıyla şiddetsiz, güven ve sevgiye dayalı ilişki kurmuş çocukların ileriki yaşlarda daha sosyal, özgüveni yüksek, cesaretli, okul ve özel hayatında daha başarılı oldukları, aynı zamanda daha sağlıklı ilişkiler kurabildikleri görülmüş.
Bu gibi araştırmalardan şöyle de bir sonuç çıkarmak mümkün: Anne veya baba tek başına hareket ettiğinde elde edemeyeceği başarıyı, anne-baba ortak hareket edince daha kolay elde edebiliyor.
Yani demem o ki; çocuk yetiştirmek bir ekip işidir. Tek başına annenin omuzuna yüklenemeyecek kadar ciddi, dünya ve ahiretimizi ilgilendiren bir meseledir.
Çocuklarımız aynı zamanda bizim gönül meyvemiz, göz aydınlığımızdır. Onlar bizim sınav aracımızdır. Nice insan için çocuk¸ dünya ve ahirette cennet vesilesi olurken, kimi insan için ise çocuk¸ derttir¸ tasadır¸ pişmanlık ve nedamettir. Çocukları sayesinde hidayete eren salih insanlar varken; yine çocukları sebebiyle yoldan çıkan¸ günaha düşen insanlar da vardır. Öteki dünyada da çocuklarıyla cennete gidenler olacaktır ve yine çocukları yüzünden cehenneme atılacaklar olacaktır.
Bu anlamda hem anne, hem baba payına düşen sorumluluğu yerine getirmek zorunda hissetmelidir kendini. Burada ölçü Rabbimizin ayetleridir:
“Ey inananlar¸ kendinizi ve âilenizi öyle bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı¸ şiddetli¸ Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.”
Bu ayetler asıl muhataplarına, yani babalara ulaştırılmalı. Babalar artık o tribünden sahaya inmeli, Allah’ın kendisine yüklediği rolünün hakkını usulüne göre vermeli, bu yolda terlemeli ve kazanmalı.