Avrupa’da Irkçılık Var mı, Yok mu?

Avrupa’da Irkçılık Var mı, Yok mu?

Almanya’daki ırkçılığa dair son resmî verilere dair araştırma “Almanya’da ırkçılık, mevcut durum, eylem alanları ve önlemler” başlığı altında hükûmet tarafından yapıldı. Söz konusu araştırmada halkın yüzde 22’si ırkçılığa bizzat maruz kaldığını ifade ederken, yüzde 90’ı da “ülkemizde ırkçılık var.” yönünde görüş beyan etti. Rapora göre; her 24 dakikada bir aşırı sağcı suç işlendiği, başörtüsü takmayan ve Alman ismi taşımayan kadınların iş görüşmelerine çağrılmak için ortalama 4,5 kez daha fazla iş başvurusu yazmak zorunda kaldığı,

2021 yılında 730’u aşkın İslam düşmanlığı motivasyonlu suç işlendiği, Müslümanlara ait kuruluşlara ve temsilcilerine 54 saldırı yapıldığı gibi hususlar Almanya’nın gerçekleri.

Bir yandan geçmiş dönemlerdeki verilere dayanılarak hazırlanan bu rapor gündeme gelmişken yılbaşında Berlin’de yaşanan şiddet olayları gündemi başka bir boyuta taşıdı. Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, yaşanan olaylarla ilgili Arap gençleri hedef gösterdi. “Küçük paşalar” tabirini kullanarak bu gençlerin kurallara uymadığı genellemesinde bulunmaktan çekinmedi. Ardından yine CDU’dan bir isim, CDU Genel Sekreteri Mario Czaja teneffüslerde yabancı dilin yasaklanması ve Almanca konuşamayan çocukların okula alınmamaları gerektiğini savundu.

Oysaki yılbaşı gecesi kutlamaları sırasında Almanya’nın çeşitli kentlerinde görev başındaki polislere ve itfaiye erlerine saldılar nedeniyle gözaltına alınan 145 kişinin 45’i Alman, 27’si Afgan, 21’inin Suriyeli, 9’unun diğer etkin kökenlerden olduğu açıklanmıştı. Hâl böyleyken sayın Merz’in sadece Arap gençleri kendi tabiriyle “Küçük paşaları” suçlaması ve hedef göstermesi ırkçılık değilse, nedir?  Elbetteki insanların huzuru için görev yapan polis ve itfaiye erlerine, görevlilere yönelik saldırılar tasvip edilemez, hoş görülemez cezasız kalmamalıdır. Ancak konuyla ilgili olarak doğrudan bir kitleyi hedef göstermek, hele de ülkenin en etkin partilerinden birinin liderinin bunu yapması ırkçılık sorununun nasıl da toplumun her katmanına sirayet ettiğinin en açık delillerindendir.

Ne anadile yönelik getirilecek kısıtlamalar ne de belli kesimleri topyekûn hedef tahtasına oturtan açıklamalar mevcut sorun ve sıkıntılara çözüm olmak bir yana dursun, ırkçılık sorununun toplumda daha da kökleşmesine zemin hazırlamaktadır. Bu açıklamaların ardından anket/araştırma yapılanlara tekrar sorsak “Almanya’da ırkçılık var mı, yok mu?” diye cevapları ne olurdu acaba.

Federal Hükûmet’e hazırlattığı bu rapordan ve sorunu çözüme kavuşturma çabalarından dolayı teşekkür ediyoruz. Ancak anlaşılan o ki hükûmet ırkçılıkla mücadeleye önce en yakınından, meclisten, siyasilerden başlamalı.