“Aşırıcı Belirti Göstermek!” Elbette Suç mu?
- TOPLUMYAZARLAR
- 30 Aralık 2021
Aslında bu yazımda Şili Cumhurbaşkanlığını kazanan 35 yaşındaki “göçmen kökenli” Gabriel Boric çerçevesinde Şili üzerine bir değerlendirmede bulunacaktım. Salvador Allende’den General Augusto Pinochet’den ve dünyaya liberal ekonominin ne olduğunu öğretmek için Allende’nin General Pinochet tarafından devrilmesini organize eden Milton Friedman’dan bahsedecektim.
Ama Fransa’da en aşırı sağ Marine Le Pen’in dahi “Bizi bile geçti” diyerek övgüyle takdir ettiği İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in “İslam ve Müslüman takıntı”sındaki trajedi-komedya hâlleri şu andaki dimağımda daha derin bir yer etti. Aslında birbiriyle hiç bağlantılı olmadığı sanılsa da her iki olayın birbirine çok benzer yanları olduğunu düşünüyorum. İki olay arasında benzerlik olmadığını söyleyenleri de anlarım. Bu durumda, herhangi bir tartışmaya girmeden, ister kabul edin isterse karşı çıkın, sadece sunu söylemek isterim:
General Pinochet, Milton Friedman ile iş birliği hâlinde Salvador Allende’nin önerdiği sisteme karşı elindeki iktidar ve siyaset gücünü sonuna kadar kullandı. Askeri darbe yaptı, binlerce kişiyi “rejim düşmanı” diyerek tutukladı, işkenceden geçirdi. Salvador Allende’yi sonunda intihar ettirdi.
Gelelim Fransa’ya. Emmanuel Macron yönetimi, “Séparatisme” yani “ayrılıkçılık”, diyerek, kendilerinden farklı bir inanç ve yaşam biçimini tercih eden Müslümanları “rejim düşmanı” ilan etti. Bir de ayrılıkçılık yasası çıkardı. Herkes özgür olacak, ama Müslümanlar ancak Fransa İçişleri Bakanlığının çizdiği sınırlara kadar özgür olacak. Uydurduğumu sanıyorsanız, bizzat Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in “aşırıcılık şüphesiyle 900 camiyi” soruşturması ve sonunda bu camilerden sadece 21’inin “aşırıcı belirti” göstermesi üzerine kapatıldığını, 6’sının kapatılma sürecinin devam ettiğini övüne övüne anlatmasına bakabilirsiniz.
Yahu bu “aşırıcı belirti”nin hangi kanunda yeri vardır Allah aşkına? Baksanıza Beauvais kentindeki Bilal Camii’nin aşırı belirti göstermesi üzerine kapatılıp sonra da bu aşırı belirtilerin fazla aşırı olmadığının ortaya çıkması üzerine yeniden açılması, cami kapamalardaki keyfiyeti ortaya koyuyor.
Hatta öyle ki, bu kafaya göre, sakalı uzun, ten rengi esmer veya Afrikalı, uzun entarili biri bir dükkânda çalışıyor ve o dükkanın önünde “Halal” yazıyorsa, orada da bir “aşırılık izi” var demektir.
Geçen şubat ayındaki bir habere göre, bu şekilde Fransa’da Müslümanlara ait 400 kadar işyeri kapatılmıştı. Tabii ki, bu kapatmaların kanunda yeri olmayınca, kanunda yeri olan başka madde devreye alındı.
Bu durumda Şili’ye nasıl gidelim ki?