Arife Çiçekleri Ne Zaman Açar?

Arife Çiçekleri Ne Zaman Açar?

Arife çiçekleri adı üzerinde, her hâlde arife günlerinde açar. Ama arife çiçeği denilen çiçek, aslında bir çiçek değil. Arife çiçeği tam tamına insanoğlunun küçüğüdür. Yani kısaca çocuktur.

Bayramları bilirsiniz en çok çocuklar sevinirler. Sürûr, sevinç, neşe, muhabbet, sevgi ne derseniz deyin bayramın bayram olması için vaz geçilmezdir. Zaten bayram günleri, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in ifadesi ile, zikir, taat ve surûr günleridir. Yani ibadet, sevinç ve tatlı heyecan günleri. O günlerde yüzler gülecek, her tarafa muhabbet hakim olacaktır. Yoksa bayram niye olsun ki?

İşte bunun içindir ki, insanlar o zikir, neşe, surûr ve muhabbet günlerine önce çocuklarını hazırlarlar. Hele eski dönemler, her şeyin kısıtlı olduğu, alım imkânlarının pek de bulunmadığı dönemlerde, çocuklar arefe günü öncesinde bayrama hazırlanırlardı. Bunun için ilk iş onlara güzel elbiseler, güzel ayakkabılar almak gerekiyordu. Oyuncak mı? Onu bilemiyorum işte!

YASTIK ALTINDA SAKLANAN AYAKKABILAR

Vee. Bazı çocuklar için bayramlar, belki de sadece yeni elbise yeni ayakkabı demekti. Yeni ayakkabılarını ve elbiselerini sabah kalkar kalkmaz giyinmek için yastık altına saklarlardı. İçinizden o dönemi yaşayanlar var mı bilmiyorum? Ama ben hâlâ o çocukluğumun bayram hazırlıklarını, arefe günü heyecanını hatırlıyorum.

İşte bu çocuklar, bayramı bekleyemezler, bayramlık elbiselerini ayakkabılarını sabah uyanır uyanmaz, giyinip sokağa çıkarlardı. Sokağın şehir ya da köy olması gerekmezdi. Çocuk şehirde de çocuk, köyde de çocuktur. Şehirlisinin de köylüsünün de ortak özelliği, arife gününün neşe ve sevgisi ile dolmasıydı. Kıyafetleri yenilenmiş, pırıl pırıl, çiçek gibi.

ÇOCUKLARIN ELBİSESİ RENKLİ OLURDU

Çiçek deyince aklınıza tatlı bir renk cümbüşü gelir değil mi? İşte o zamanlar çocukların erkek, kız farketmez hepsine de rengârenk elbiseler alınabilirdi. Bakarsınız her bir çocuğun elbisesi kıyafeti farklı olurdu. Olurdu olmasına da her çocuk her yeni şeye sevinirdi.

Marka mı? O zamanlar böyle bir delilik, böyle bir esaret yoktu. En iyi marka, ana-baba veya manifaturacı ile tuhafiyecilerin size tavsiye ettiği kıyafetti. Ama bunlar bile çocukları neşeden neşeye sokmaya yeterdi.

Çocuk bu ya, yarını bekleyemez, bayramı arife gününden yapardı. Büyükler de buna hazırdı. Büyüklerin cebi bozuk para ile değilse bile en azından mutlaka şekerle doluydu ki, yolda rastlayan bir çocuğa verebilsin. Böylece büyükler de çocukların bir gün erkenden bayram diretmesine alışıvermişlerdi.

O gün de bayram gibi yaşanırdı. Sokakta asık surat görmek mümkün değildi. Çünkü aşık surat bayrama leke sürerdi.

Her bir çocuk tanıdık tanımadık büyüklerin elini öper en azından bir şekerini alırdı. Büyükler de buna hazırdı ve karşılaştığı her çocuğa bir şeker vermeden geçemezlerdi. O gün, çocuklara asık suratla duran bir büyüğe de rastlanamazdı.

ARİFE ÇİÇEKLERİ SOKAKLARDA

Böyle olunca da arife çiçekleri açmış, ortalık arife çiçekleri ile dolmuş olurdu. Hoş da olmaz mı çocukların böyle cıvıl cıvıl sokakları doldurması…

Diyeceksiniz ki, o dönemde, bu dönemde olduğu gibi, buna rağmen çocuklarına yeni bir şey alamayacak aileler yok muydu? Yani bayramlık alınamayan çocuklar?

Olmaz olur mu? Yoksulluk ve varlıklılık her dönemin ortak özelliğidir. Lakin eskiden yaşayan Müslümanlar buna şu şekilde çözüm bulmuşlar. Mahallede, bayramlık alma imkânı olmayan çocuklar da varlıklı aileler tarafından alınıp alışverişe götürülürdü. Olur da alış verişe gidemeyen, hatta utancından böyle alış-verişe gitmeyen bir sürü çocuk vardı.

Lakin, o dönemin Müslümanları sabah namazını kıldıktan sonra o çocukların evinin kapı koluna elbise bohçasını asarlardı ki, sabahleyin hemen kapılarında bulsunlar diye. Biraz daha varlıklı aileler, yoksul ailelerin büyüklerine de bayramlık alır o kapıya asardı. Böylece yoksullar rencide edilmezler bayrama hazırlanırlardı.

BAYRAM BÖCEĞİ

Arife günü sokaklara çıkan çocukları kızdırmak da ana-babalara, konuya komşuya neşe verirdi. Yok yok, öyle acıtırcasına değil. Sadece muziplik olsun diye.

Bayramı bir gün önceye alan bu çocuklarla eğlenmek için onlara bayram böcekleri denilirdi. Çocuk, çiçek, böcek. Ne kadar da uyumlu değil mi? Birbirine hiç benzemeyen bu üç varlık, böylece arefe gününde insanların surûru, neşesi ve huzuru oluyor.

Böceklerden korkmayan çocuk olmadığı gibi, uğur böceğini sevmeyen çocuk da yoktur. İşte bu yüzden çocukları kızdırmak isteyenler “haniymiş benim bayram böceğim” diye severdi.

Eee bu da büyüklerin, bayramdan önce açan arife çiçeklerini kızdırma şekliydi. Çocukları, hep çiçeklerle karşılayacak değiller ya. Biraz da onlar geçsinler gırgırlarını…
Bayramınız mübarek mi mübarek olsun!