Almanya’da İslami Kuruluşlardan “Sandığa Gidin” Çağrısı
- ALMANYAGündemMANŞET
- 22 Eylül 2021
Almanya 26 Eylül’de sandık başına gidiyor. Almanya’da yaklaşık 5,5 milyon Müslüman yaşarken, Müslüman nüfusun giderek artması, bu insanların Almanya’nın vazgeçilmez bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. Ülkede yaklaşan seçimler göz önüne alınarak, Müslümanların kamuoyunda tecrübe ettikleri sorunların çözüme kavuşmasında siyaset, politika ve kamu politikaları bağlamında siyasi partilerin hangi vaatlerle bu sorunları çözmek istedikleri merak ediliyor.
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, Müslümanların birçok problemleri olduğunu belirterek vatandaşlara sandığa gitme çağrısında bulundu. Altaş yaptığı açıklamada, “Türkiye’den Almanya’ya göçün 60. yılını yaşayacağız önümüzdeki günlerde. Bu insanlar 60 yıldır burada olmasına rağmen parti programlarında bu insanları ele alan bir politika göremiyoruz. Özellikle partilerin Müslümanlara yönelik siyasette birçok konuda eksik kaldığını gözlemliyoruz.” dedi. Altaş, konuşmada, söylemde herkesin eşitlik istediğini ancak bunun pratiğe yansımadığına da dikkat çekerek, parti programlarında yazılmasından da ziyade, günün sonunda ortaya konan icraatın çok daha önemli olduğunu aktardı.
“Müslümanlar Bu Toplumun Bir Parçası”
IGMG Genel Sekreteri Altaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Müslümanların çözülmesini beklediği birçok ana mesele var. On yıllardan beri çözülemeyen başörtüsü sorunu, devlet okullarında verilen İslam din dersleri, İslami kuruluşların dinî cemaat olarak tanınmaması gibi çok problemlerimiz var. Ancak tek sorunlarımız da bunlar değil. Müslümanlar bu toplumun bir parçası. İklim değişikliği, mülteci siyaseti, dış siyaset, insan hakları sorunları gibi birçok problemimiz de mevcut. Sadece İslami konulardan yola çıkarak parti programlarını değerlendirmek de doğru değil. Müslümanları yakından ilgilendirmesi gereken birçok konu var. Bunun için herkesin mutlaka sandığa gitmesi gerekiyor.”
“Devlet Destekli İmam Eğitimi Verimsiz Bir Proje”
İslam Konseyi (Islamrat) Başkanı Burhan Kesici, partilerin seçim beyannamelerinde Müslümanların olması gerektiği gibi ele alınmadığını ve sadece birkaç paragrafta yer verildiğini belirtti. Kesici, bu bağlamda Müslümanların hem siyasi partilerin içindeki siyasi temsil noktasında hem de siyasi partilerin ilgileri bağlamında yeterince temsil edilmediği kanaatinde.
Partilerin İslam düşmanlığı hakkındaki tutumuna dikkat çeken Kesici, Müslümanların gündelik hayatta tecrübe ettikleri ayrımcılık ve ırkçılıktan şikâyetçi olmalarına rağmen, özellikle Hür Demokrat Parti’nin (FDP) ve Hristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) seçim beyannamesinde yer alan “İslami radikalleşme ile mücadele ” ibaresini, Müslümanların sorunlarının yeterince ciddiye alınmadığının bir yansıması olarak değerlendirdi.
Parti bildirgelerinde imam eğitimine yer veren bazı partiler, bu eğitime herhangi bir İslami cemaatin dahil edilmesini istemiyor. “Bu çok tehlikeli bir yol.” diyen Kesici, imam eğitiminin özellikle siyasi olmak üzere dış etkenlerden uzak olması gerektiğini ve imam eğitiminin dinî cemaatlerin meselesi olduğunu savundu. Kesici, devlet destekli imam eğitimi projesinin verimsiz olacağına dikkat çekti ve “Bu durum mezunları işsiz kalma riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.” ifadelerini sözlerine ekledi.
İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici son olarak Almanya’da yaşayan Müslümanlara siyasi arenada aktif olma ve seçimlerde oy kullanma çağrısı yaptı.
“Müslümanların İhtiyaçları Ciddiye Alınmalı”
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) Genel Sekreteri Abdurrahman Atasoy, yeni kurulacak hükûmetin geçmişteki hatalardan ders çıkarmasını ve son yıllarda yaşanan olumlu gelişmelerden yola çıkarak, bir politika izlemesi gerektiğini belirtti. “Müslümanların ve onları ilgilendiren meselelerin ciddiye alınmasını bekliyoruz.” diyen Atasoy, DİTİB’in bu bağlamda her türlü desteği sağlamaya hazır olduğunu belirtti. Seçim kampanyasında İslam ve Müslümanlarla alakalı konuların gündeme gelmemesini eleştiren Atasoy, “Toplam nüfusun yüzde 6,7’sinin Müslüman olduğu bir toplumda, Müslümanların sadece güvenlik meseleleri bağlamında ele alınması ve dinî azınlıklara yönelik tehlikelerden bahsedilmemesi çok üzücü.” dedi.
Atasoy, dinî cemaatlerin dahil olmadığı bir imam eğitiminin asıl hedefe ulaştırmayacağı kanaatinde olduklarını belirtti. Bu bağlamda siyasi partilerin Müslüman kuruluşlarla ciddi bir iş birliği çabasında olmaları gerektiğini de vurguladı. Müslümanların seçimlere büyük ilgi gösterdiğini kaydeden Atasoy, özellikle yerel düzeydeki katılımı “olağanüstü” değerlendirdi. Öte yandan Atasoy, Müslümanların federal mecliste yeterince temsil edilmediğini kaydetti ve bu potansiyelden faydalanılması gerektiğini vurguladı.
“İslam Politikaları Güvenlik Meselesine ve Aşırıcılığa İndirgenemez”
Geçtiğimiz yıl Müslümanlara ve camilere yönelik yaklaşık 1000 saldırı kaydedilmesine rağmen neredeyse hiçbir seçim bildirgesinde buna yönelik ibareye yer verilmemesini değerlendiren İslam Kültür Merkezleri Birliği‘nin (VIKZ) basın sözcüsü Erol Pürlü, “Almanya’daki 60 yıllık iş göçü ve Müslüman yaşamın ardından ülkedeki İslam politikaları, güvenlik meselesine ve aşırıcılıkla mücadeleye indirgenemez.” dedi. Pürlü, “Müslümanların ve onlara ait kurumların güvenliği de koruma altına alınmalı.” şeklinde kaydetti.
Pürlü, yeni federal hükûmeti, İslami dinî topluluklara yapısal eşit muameleyi ele alan süreçleri, olumlu bir şekilde desteklemeye ve teşvik etmeye davet etti. Din eğitimi veren personelin, 1980 yılından beri dinî cemaatler tarafından eğitildiğini hatırlatan Pürlü, imamların eğitiminin de dinî cemaatlerin anayasal hakkı olduğunun altını çizdi.
“Sandığa Giden, Belirler”
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin (ZMD) Genel Sekreteri Abdassamad El Yazidi yeni kurulacak hükûmetten, Müslümanların topluma katkılarını görmesini ve kamuoyunda tanımasını bekliyor. Partilerin seçim beyannamelerinde Müslümanların ihtiyaçlarının gerektiği gibi dikkate alınmadığını ve sadece güvenlik tartışmaları çerçevesinde yaklaşıldığını kaydeden El Yazidi, hem dinî aşırıcılığın hem de Müslüman karşıtı ırkçılığın toplumu eşit ölçüde tehdit ettiğini belirtti.
Bu bağlamda aşırıcılıkla mücadele edilmesini savunan El Yazidi, bunun bütün Müslümanlar üzerinde şüphe oluşturmadan yapılması gerektiğini aktardı. Müslümanları siyasi arenada daha fazla görmek istediğini ifade eden El Yazidi “Sandığa giden, belirler.” dedi.