Allah Resulünden Hayat İçin Muhkem İlkeler

Allah Resulünden Hayat İçin Muhkem İlkeler

Hz. Peygamber (s.a.v.), “Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen onlardan değildir. Müslümanlara sabah akşam, Allah ve resulü ile, Kur’an ile, idarecileriyle ve Müslümanların genel durumlarıyla ilgili nasihat etmeyen de onlardan değildir.”1 buyurmuştur.

Başka hadislerde de, “Birbirlerine olan merhamet, sevgi ve şefkatte müminlerin durumu, bir organda bir ağrı meydana geldiğinde ateş ve uykusuzlukla bu ağrıyı diğer organlara haber veren bir vücut gibidir.”²  ve “Küçüklerimize  acımayan, büyüklerimizin hakkına riayet etmeyen bizden değildir.”³  buyurulmuştur.

Hayvanlara karşı merhametli olmak, haklarını gözetmek ve onlara merhametsizlik yapmamak da Müslümanların diğer canlılara karşı görevlerindendir. Bir hadiste anlatıldığına göre, bir adam yolda yürüyordu. Aşırı derece susadı. Bir kuyu buldu ve içine indi. Su içti ve çıktı. Bir de baktı ki bir köpek susuzluktan toprağı yalıyor. Kendi kendine dedi ki: “Bu köpek de benim gibi çok susamış.” Tekrar kuyuya indi ve ayakkabısını suyla doldurdu. Hayvanın ağzına tuttu. Köpek suyu içti. Allah o kuluna rahmet etti ve onu affetti. Dediler ki: “Ya Resûlallah! Hayvanlara iyiliğimizden dolayı bize sevap var mıdır?” Efendimiz de, “Evet, her canlı için sevap vardır.”⁴  buyurdu.

Bir sahâbî, Resûlullah ile başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatmıştır: Bir yolculuk esnasında Resûlullah ile beraberdik. (Efendimiz) İhtiyacı için ayrıldı. Biz yanında iki yavrusu olan bir serçe gördük. Civcivlerini aldık. Serçe (yavrularını almak için) üzerimizde uçmaya başladı. Bu arada Resûlullah geldi (ve durumu görerek); “Bu kuşun yavruları sebebiyle kim canını yaktı? Derhâl yavrularını ona versin!” buyurdu. Yine (Efendimiz) yaktığımız bir karınca yuvası görünce; “Ateş ile ancak ateşin Rabbi azap edebilir.” buyurdu.⁵

Müminleri ve bütün insanları kardeş bilmek ve başkalarının hayatlarını, haklarını kendisininki gibi muhterem saymak da müminlerin ahlaki özelliklerindendir. Hadiste, “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman’ı sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslüman’ı(n kusurunu) örterse, Allah da kıyamet günü onu(n  kusurunu) örter.”⁶  buyurulmuştur.

Kimseyle alay etmemek, başkalarına kötü lakap takmamak, dili gıybetten, iftira atmaktan, yalan söylemekten ve her türlü kaba ve çirkin sözlerden muhafaza etmek de Müslümanların vasıflarındandır. Bu hususla ilgili birçok hadis nakledilmiştir. Onlardan bazıları; “(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.”⁷ , “Mümin başkalarını iğneleyici, onlara lanet edici, ahlaksız ve ağzı bozuk olamaz.”⁸ , “(Kıyamet gününde) mîzanda güzel ahlaktan daha ağır gelecek bir şey yoktur. Şüphesiz Allah kaba ve ağzı bozuk kişiyi sevmez.”⁹  şeklindedir.

Herkesle hoş geçinmek, dargınları barıştırmaya çalışmak, üç günden ziyade dargın durmamak da Müslümanların özelliklerindedir. Ebû Hureyre (r.a.)’dan nakledilen bir hadiste mümin kişinin insanlarla iyi geçinen kimse olduğu, kendisiyle geçinilmeyen müminde ise hayır olmadığı ifade buyurulmuştur. Bu konuyla ilgili diğer hadislerde de; “Halkın arasına karışıp onların eziyetine sabreden mümin, onların arasına karışmayıp eziyetlerine katlanmayan müminden daha hayırlıdır.”10, “Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Bir Müslüman’ın kardeşini üç günden fazla terk etmesi helal olmaz.”11 buyurulmuştur.

Sevdiğini Allah için karşılıksız sevmek, sevmediğini Allah için sevmemek de önemli bir meziyettir. Hadislerde, “Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir ve Allah için men ederse imanı kemale erer.”12  ve “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir.”13  buyurulmuştur.

  1.     Taberânî, el-Mu’cemu’l-evsat, II, 42
  2.     Müslim, Birr, 66
  3.     Ebû Dâvûd, Edep, 58
  4.     Buhârî, Mezâlim, 24
  5.     Ebû Dâvûd, Cihat, 122
  6.     Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58
  7.    Tirmizî, Birr, 58
  8.     Tirmizî, Birr, 48
  9.     Tirmizî, Birr, 61
  10.     Tirmizî, Sıfatu’l-kıyame, 55   
  11.     Buhârî, Edep, 57
  12.     Ebû Dâvûd, Sünne, 16
  13.     Ebû Dâvûd, Sünne, 3