Çocuklarda Pozitif Stres: Elmaslar Basınç Altında Oluşur

Çocukların  birşeyler için mücadele etmesi onları strese soksa da bu onların kişilik gelişiminin desteklenmesi için önemlidir. Buna verilebilecek en güzel örneklerden biri de karetta karettaların mücadelesidir.

Karetta karettaların (iribaş deniz kaplumbağası) hayat mücadelesi her zaman hayranlığımı kazanmıştır. Anne karetta yumurtalarını denizden metrelerce uzağa kuma açtığı kuyunun içine bırakır. Vakti gelen karetta karettalar kuma ve karanlığa rağmen yumurtalarından çıkmaya çalışırlar. Yumurtadan kurtlan onlarca karetta karetta hızla sahili aşıp denize kavuşmalıdırlar. Aksi takdirde etçil bir hayvanın avı olabilirler. Yeni doğmuş bir yavru için fazlası ile tehlikeli ve stresli bir yolculuk. Kumsaldan sahile kulaç atarken, yaşam için en gerekli özelliklerini kazanırlar. Ayak ve kol kasları gelişir.

Karettaları diğer kaplumbağalardan ayıran birkaç özellik vardır. Mesela karetta karetta, tehlike karşısında kol, bacak ve kafalarını kabuğunun içine çekemez, bu yüzden köpek balıklarının hedefindedir. Fakat diğer kaplumbağalardan oldukça hızlıdır. Bu da düşmanından kaçma şansını sağlar. Ne de olsa hayata gözlerini açtığı ilk gün zamana karşı mücadele etmeyi öğrenmiştir.

İlginç bulduğum bir özellikleri daha şudur: Yetişkin bir karetta karetta, yumurtalarını bırakmak için, doğduğu sahile gelir, o sahilden yüzlerce km uzaklaşmasına rağmen.

Stres güçlendirir de!

Peki, karetta karettaların hayat mücadelesi bize ne öğretir?

 

Öldürmeyen stres güçlendirir. Stres, gelişimin ve yeni düşüncelerin motorudur. Kaplumbağalardan örnek versek de, insanoğlunun dünyaya geliş anı da başlı başına bir mucizedir. Nefes almak gibi yaşam için gerekli ve en önemli fonksiyonlarımızı, yaşadığımız en büyük strese -doğduğumuz ana- borçluyuz.

Bu yazıda bahsettiğimiz stres tabiki savaş, şiddet, istismar, psikolojik baskı ve şiddet gibi uzun vadeli ağır stres değil. Zira bunlar, insanın hayatında travmatik izler bırakan ağır durumlardır.

Kısa süreli, hafif ve güncel stres, özellikle erkek çocuklarının öğrenme performansını artırır. Bir çocuğun yaşına uygun sorumluluklar alması ve sorumluluğunu yerine getirmesi kişilik ve özgüven gelişimi için büyük önem taşır.

Peki ya çocuk sorumluluğunu yerine getiremezse, başarısız olursa? Bu durumda ebeveynlerin tutumu çok önemlidir. Hiçbir şey olmamış gibi, çocuğa sorumluğunun sonuçlarına katlanmasına engel olmak, sorumsuzluğu beraberinde getirecektir. Gereğinden fazla tepki göstermek, ağır cezaları sonuç olarak yaşatmaktadır. Bu durum çocuğun özgüvenini sarsar ve korkuya sebep olabilir.

Nefes almak gibi yaşam için gerekli ve en önemli fonksiyonlarımızı, yaşadığımız en büyük strese -doğduğumuz ana- borçluyuz.

Çocuk sorumluluğunu yerine getirdiğinde, mücadele ettiğinde, stres yaşar ama başarmış olmanın verdiği güven, cesaret, inanç, bunun tecrübe ile sabit olması gelişimi ve bir dahaki benzer durumda sergileyeceği cesaret ve güven için bir alt yapıdır. Bu tecrübe  “Sen istersen yaparsın, sana güveniyorum” gibi sözlerden daha etkilidir. Çocuklukta yaşanmasına izin verilen bu duygu ve tecrübeler, çocuğunuzun yetişkin olduğunda sorumluk sahibi bir birey olması ile doğrudan ilgilidir. Bu sebeple hayati önem taşımayan durumlarda, sonunu bilsek de bırakalım çocuklar kendi tecrübelerini kazansın. Tecrübe kazanmak, kaybedilen birçok fırsattan daha değerlidir. O hâlde bırakalım çocuklar hata yapsın, risk alsın, karar alsın, denesin, yanılsın, sonuçlarına katlansın, bir dahakinde başarsın, kendine inansın ve güvensin. Onların beyni olursak, kendi beyinlerini kullanmayı asla öğrenemezler.