Almanya’nın Tarihî Sorumluluğunu Yüklenmek mi?
- YAZARLAR
- 31 Ocak 2024
27 Ocak, önce Almanya daha sonra da Birleşmiş Milletler tarafından “Holokost Kurbanlarını Anma Günü” olarak idrak ediliyor. Milyonlarca Yahudi’nin “Almanlar” tarafından toplandığı, işkence, açlık, çeşitli kimyasal ve biyolojik deneylerle acımadan, ama, “özgürce” öldürüldüğü Auschwitz temerküz kampının kurtarıldığı gün bu gün. Dikkat ederseniz Alman kelimesini tırnaklar içine alarak özel bir anlamda kullandım.
İşte o kamp ile birlikte diğer ölüm kamplarında Yahudilere, Romanlara ve Sintilere, yapılanlara karşı “Alman” olan herkesin bir sorumluluğu var. Bu yüzdendir ki, 27 Ocak günü, 1996 yılında Alman hükûmeti tarafından “Holokost Kurbanlarını Anma Günü” olarak kabul edildi.
Fakat bugün, bu vahşetle hiç alakası olmayan özellikle “Müslüman” göçmenler bu tarihî sorumluluğu üstlenmeye zorlanılıyor. “Alman olmak” istiyorsan bu tarihî sorumluluğu, hiç suçun yokken üstlenmek zorundasın manasındaki bu zorlama ile, “Almanlar” kendi sorumluluklarını unutup suçu Müslüman göçmenlere atmak istiyor.
Şu günlerde “Holokost Kurbanlarını Anma Günü” hakkında yazılıp çizilenleri görseniz, konuşulanları dinleseniz bu insanlık suçunu sanki “Alman”lar yapmamış da, kendiliğinden olmuş, Nazi diye ama “Alman” olmayan bir sistem ve hükûmet varmış da, “Almanlar” da tüm bu Nazi sistemine karşı direnip, Yahudileri kurtarmışlarmış gibi, saçma sapan tarihin gerçeklerini tam da tersine çeviren bir algı ortaya çıktığını tespit edebilirsiniz.
Müslüman göçmenleri bu insanlık suçunun sorumluluğunu üstlenmeye çağıranlar ve bu çağrıya da bodozlama atlayanlar asıl faili gizlemeyi hakikaten becerebiliyorlar.
Evet Müslüman göçmenlerin, bu göçmenlerin Alman vatandaşlığını elde edenlerin Holokost kurbanlarına karşı bir sorumluluğu elbette ki bulunmaktadır. O sorumluluk da, her zaman suçluyu göstermek, suçlunun bu suçtan kurutulamayacağını, başkasına yükleyemeyeceğini ve bir daha Almanya’da Yahudilere, Müslümanlara, Romanlara, Sintilere, Afrikalılara, Asyalılara böyle bir vahşet yaşatılamayacağını haykırmak, bu uğurda direnmek sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk, isteğe bağlı bir sorumluluk da değildir. İnsan olmanın gerektirdiği ve vaz geçilemeyecek, tercihle değiştirilemeyecek bir sorumluluktur bu.
Ne olursa olsun Yazar Max Czollek’in tanımladığı gibi tam bir “tiyatro” olan bu zorlama sorumluluğu başkasına devretme hevesi gerçekleşmeyecektir.
Bakınız daha geçen ay, bu ülkede “Alman vatandaşı da olsa” milyonlarca göçmeni “Almanlar” tarafından sürgüne gönderme planları ortaya çıktı. Ve biz hepimiz, çoğumuz Alman olmak üzere Almanıyla, göçmeniyle bu plana o “Nazi” günlerini unutmayalım diye katıldık. Yani Holokost’u, Holokostun faillerini lanetledik, Holokost’un mağdurlarını unutmayacağımızı haykırdık.
Ha unutmadan söyleyelim: Biz, “Almanlar” ile Almanları ayırabiliyoruz.