“Kusur Örtmede Gece Gibi Ol”
- HAYAT
- 5 Ocak 2024
Ayıp örtmek, başkalarının eksiklerini ve yanlışlarını, utanç verici hallerini gizlemek ve yayılmasına engel olmak demektir.
Bir insanın ayıbını örtmek Müslüman bir insanın taşıması gereken vasıflardandır. Aynı zamanda başkalarının kusurlarını örtmek Allahu Teâlâ’nın kullarında bulunmasını istediği erdemlerden biridir.
Kur’ân-ı Kerimde ve Hadis-i Şeriflerde başkalırın ayıbını örtmek meselesi bir çok kez tekrarlannmıştır. Toplum ahlakını bozmamak ve kötülüklere yol açmamak için insanların ayıplarını gizlemek ve yayılmasını engellemek ahlaki yapının temel taşlarını oluşturur. Bunun zıttı olan insanların kusurlarını araştırmak ve ayıplarını ortaya dökerek onları rezil etmek dinimizde açıkça yasaklanmıştır.
Allah Teâlâ Hucurât sûresinde şöyle buyurmuştur: “Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın….”[1] Bir sahih hadiste ise şöyle buyurulur: “Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın.”[2]
REZİL ETTİKLERİ GİBİ REZİL OLACAKLAR
Bir çok ayet ve hadiste güzel ahlakın önemine dikkat çekilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) bir hadis-i şerifte: “İslam güzel ahlaktır.”[3] buyuruyor. Buradan da anlaşıldığı gibi İslam dininin ana hedefi insanı güzel ahlakla ahlaklandırmak ve ahlaklı bir toplum oluşturmaktır. Bunu mümkün kılmak için yapılması gerekenlerin başında kötülüklerin ve ayıpların yayılmasını engellemek ve iyiliğin yayılmasına vesile olmak gelmesi gerekir. Ortaya çıktığında kimseye fayda vermeyen aksine insanları birbirine düşüren, gıybete ve hor görmeye yol açacan, kusur ve yanlışların yayılmasına vesile olan kişiler ne yazık ki kıyamet gününde aynı muameleyi göreceklerdir. Rezil ettikleri gibi rezil olacaklardır. Efendimizin bir hadisi bu konuda uyarıcıdır: “Her kim bir Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allahu Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir.” [4]
Aynı zamanda bir başkasını işlediği günahtan dolayı ayıplamak büyük hatadır. Resûlullah (s.a.v.): “Din kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu (günahı) kendisi de işlemedikçe ölmez.”[5] buyurmuştur. Nasıl ki bir insan kendi kusurunu başkasının duymasını ve görmesini istemiyorsa Mü’min kardeşinin kusurunu da açığa vurmamalıdır.
HAYAT Gıybet Üzerine: “Habislerden Bazıları Zekâlarını, İnsanların Gizli Ayıplarını Bellemeye Yöneltip, Kendilerinde Kemâl ve İftihar Edilecek Bir Hüner Sayarlar”ÖNCE KİMİN AYIBI ÖRTÜLMELİ?
Burada değinilmesi gereken önemli bir husus, kimlerin ayıbını örtmemiz gerektiğidir. Ayıpları örtmek ile ilgili tüm ayet ve hadisler evimizdeki en yakın kişinin kusurlarını örtmekle başlar. Yani bir Müslüman önce evlatlarının, eşinin, akrabasının ayıbını örtmelidir. İmtihan burada başlar çünkü hatasını ve ayıbını bildiğimiz kişiler en yakınlarımızdır. Rasûlullah (s.a.v.) ”Kim bir ayıp görür de örterse sanki kabrine diri gömülmüş bir yavruya can vermiş gibi olur.”[6] buyurmaktadır. Demek ki Allah katında Müslüman kardeşinin kusurunu örtmek bu kadar mühimdir.
Allah (c.c.) bizden başkalarının ayıbını ve kusurunu örttüğümüz gibi, kendi kusur ve günahlarımızı da gizlememizi istemiştir. Bununla ilgili bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: “İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp: Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım” demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah’ın örttüğünü açarak sabahlıyor.”[7]
“HAYÂ İMANDANDIR”
Ne yazık ki bir çok insan hadis-i şerifte anlatılanın aksine “Allahın bildiğini kuldan mı saklayacağım”, diyerek günahlarını açıkça ortaya döker ve Allahın affından nasibini alamaz. Bu kişiler Allah’ın ve Rasûlunün uyarılarını hafife almış olurlar. Marifetmiş gibi işlediği günahları anlatmaları ise edep ve haya yoksunluğunun göstergesidir. Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Hayâ imandandır.” buyurur. Müslüman insan hayalı ve güzel ahlaklı olmalıdır. İşlediği günahların ve kusurların pişmanlığını hissedip tevbe etmelidir. Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde “Kendi ayıbı insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun.” buyurmaktadır. İnsan kendisindeki eksik ve hatalarla meşgul olur ise başkalarının hatasını ve ayıbını da görmez.
Ne de güzel söylemiş Mevlana hazretleri “Kusur örtmede gece gibi ol.”
[1] Hucurât sûresi, 49:12,
[2] Müslim
[3] Buhârî
[4] Buhârî; Müslim
[5] Tirmizî
[6] Ebu Dâvud
[7] Buhârî, Müslim