Gönle Amade Akıl
- YAZARLAR
- 11 Aralık 2023
Eski Yunan dünyasının ünlü filozofu Aristo; “İnsan, düşünen bir hayvandır” der. Varlıklar içerisinde tefekkür edebilen yegâne varlığın insan olduğuna dair, düşünce dünyasında adı konulmamış bir konsensüs vardır. Lakin tefekkürün aracı konumunda olan aklın ne olduğu, türleri ve değeri üzerinde kadim tartışmalar sürüp gitmektedir. Nihayete ereceğe de benzememektedir.
İçerisinde hayatiyetimizi devam ettirdiğimiz modern çağın başlangıcından itibaren akıl (ratio), epistemolojik sahada saltanatını kurmuştur. Kuru (saf) akıl, gerçekliğin ve bilimselliğin adeta tek ölçütü olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar post modern çağda, akla duyulan güven zedelenmiş ve görecelilik (rölativite) lehinde gelişme kaydedilmiş olsa da yine de hakikatin anlaşılması ve aktarılmasında sahip olduğu iktidarı muhafaza etmektedir. Sadece aklın yolunun bir olduğu iddiası zedelenmiş, bunun karşısında farklı akletmelere imkân tanınmaya çalışılmaktadır.
Asrın idrâkine hitap etme derdinde olan Müslümanlar ise, İslami kaynaklarda geçen akletme ile ilgili tüm ayet ve hadisleri, anakronik bir surette pazara sürmektedir. Kur’an’da geçen akletmenin, dünya konforunu merkeze alan hesabîlikle ve kurulukla hiçbir ilişkisi olmadığı hâlde, moderniteye öykünmenin sonucu oluşan bir kompleksle bunu yapmaktadırlar. Oysa İslam’da akıl, zihnî bir faaliyetin ötesinde, kalp (gönül) ile ilişkilidir.
Beyan, İrfan, Burhan
İslam, bilgi kaynağı olarak sadece Batılı anlamda akletmeyi değil, beyanı ve irfanı da esas alır. Bunu yaparken, burhanı elbette yok saymaz. Lakin beyan ve irfan lokomotif, burhan ise vagon görevini görür. Bizler, kuru mantık vasıtasıyla basit olan günlük yaşantımızı idame ettirirken, beyan ve irfan penceresinden yüce hakikati anlamaya ve yaşamaya gayret ederiz.
Beyan ve irfan önden gider ve hakikatin özüne malik insanın aklı, arkasına takılı olarak gelir. Bu gerçeği Anadolu insanımız, derin irfanının neticesi olan şu veciz ifadeyle dile getirmiştir; “AKIL, AKIL! GEL ARKAMA TAKIL!”
Bahse mevzu olan eşyanın hakikati ve gönlün şifası olunca, kuru ve hesabi olan akıl topallamaktadır. Kervanlar göçmekte ve insan dağ başında kalmaktadır. Beyandan beslenen irfan ise, insanın aslı ve cevheri olan ruhu kanatlandırır. Akıl, gönlü takibe amade olmalıdır. Modernizmin ayazda bıraktığı insanlık, irfanın yürekleri ısıtan hararetine bugün dünden daha çok muhtaçtır.