Allah’ın Kulları ile Konuşması

Allah’ın Kulları ile Konuşması

Allah’ın kulları ile konuşması, iletişimi için bizzat görüşmesi gerekmez. O, taleplerini iletmek üzere peygamberleri aracılığı ile vahyini gönderir. Buna göre Kur’an okuyan her mümin Rabbi ile konuşuyor demektir. Nitekim bir rivayette Hz. Peygamberin, “Rabbiyle konuşmak isteyen Kur’an okusun.” buyurduğu nakledilir.[1]

Peygamberlerden Allah Teâlâ ile vasıtasız olarak Hz. Mûsâ (a.s.) konuşmuştur.[2] Muhtelif ayetlerde anlatıldığı üzere kendilerini takip eden Firavun ve adamlarının denizde boğulması sonrası Tur Dağına geldiklerinde Hz. Mûsâ, bir süreliğine dağa çağrılır ve yerine Hz. Hârûn’u bırakarak oraya gider. Orada Allah Teâlâ ile konuşur ama O’nu görmek istediğini söyleyince dağa bakması emredilir, Allah (c.c.) dağa tecelli eder ve dağ paramparça olur.[3] Peşinden Hz. Mûsâ ilahi emirlerden oluşan levhaları alıp kavmine döner.[4]

Hz. Peygamber (s.a.v.) namaz kılan müminin Rabbi ile konuştuğunu bildirmiş[5] ve “o hâlde mümin Rabbi ile ne konuştuğunu bilsin.”[6] buyurmuştur. Bu konuşma hadiste şöyle anlatılır:

Allah (c.c.): “Namaz suresi olan Fatiha’yı kendimle kulum arasında ikiye böldüm. Yarısı bana yarısı da kuluma aittir. Kulumun dilediği şey kendisine verilecektir” buyurmuştur.

Kul: Besmele ile Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlarım dediği zaman Allah (c.c.): “Kulum beni zikretti” der.

Kul: “Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur” dediğinde,

Allah (c.c.): “Kulum bana hamdetti” der.

Kul: “O Rahmân’dır, Rahîm’dir” dediğinde,

Allah (c.c.): “Kulum beni övdü” der.

Kul: “Allah Teâlâ din gününün mâlikidir” dediğinde

Allah (c.c.): “Kulum benim şerefimi andı” veya “kulum işlerini bana havale etti.” der.

Kul: “Kulluğu yalnızca sana tahsis ederiz ve ancak senden yardım dileriz” dediğinde,

Allah (c.c.): “Bu kulumla benim aramda ikiye böldüğüm ayettir. Kulumun istediği kendisine verilecektir.” [kulluk senden yardım benden. O zaman ne istiyorsun?] der.

Kul: “Bizi dosdoğru yola ilet gazabına uğramışların azıp sapmışların yoluna değil” dediğinde,

Allah (c.c.): “Bunların hepsi kulumundur ve tamamı kendisine verilecektir.” der.[7]

Allah ile konuşma şerefine nail olmak isteyenler Kur’an’ı okuduklarında ve namazlarını kıldıklarında dünyada aradıklarını bulmuş olurlar.

En doğrusunu Allah bilir.

 

[1] Suyûtî, el-Câmi‘u’s-sağîr, nr. 1306.

[2] Bakara suresi, 2:253.

[3] Bakara suresi, 2:50; Tâhâ suresi, 20:77-78.

[4] Âraf suresi, 7:142-145; Tâhâ suresi, 20:80.

[5] Buhârî, “Salât”, 33, 36, 39; Müslim, “Mesâcid”, 54.

[6] Ahmed b. Hanbel, II, 36.

[7] Müslim, “Salât”, 38, 40; Ebû Dâvûd, “Salât”, 132.