Bir Dönemin Öncü Temsilcisi Hasan Damar

Bir Dönemin Öncü Temsilcisi Hasan Damar

Şimdi hepimizin gideceği dar-ı bekâya adımını atan Hasan Damar ağabeyin adını, daha delikanlılığa doğru ilk adımımızı attığımız 1977 yılında duymuştum. Avrupa’dan bir konvoy hâlinde Türkiye’deki seçimlerde destek için gelmiş, “Oylarınızı kullanarak, Avrupa ülkeleri gibi kalkınma adımları atabiliriz.” gibi şu anda hem Avrupa’da hem de Türkiye’de yaşayan genç neslin hiçbir zaman aklının ve havsalasının pek alamayacağı şeyler söylüyordu.

Şöyle düşünün: Adam, Türkiye’deki geçim derdinden kurtulmak için Almanya’ya gelmiş. Türkçe tabiri ile tam da gurbetin ortasında birisi. Alman hükûmeti birkaç sene sonra bu adama (ve gitmek isteyen herkese) “Türkiye’ye dönün, alın size şu kadar para…” diyor.

ALMANYA | 2 Haziran 2023 Hasan Damar Ağabeyimizi Hakka Uğurladık 2 Haziran 2023

Bunlar yetmiyor Hasan ağabeyin yaşamaya alıştığı Almanya tekrar kapısını çalıyor “Türkiye’ye dönersen cebine şu kadar para…” diye tutturuyor. Bu da yetmiyor, dazlak tipli insanların saldırılarına maruz kalıyorlar.

İşte tam da böylesi bir dönemde Türkiye’de “ağır sanayi” yani düzenli ve yeterli bir iş vaadeden bir siyasi hareket var. Hasan Damar ağabey de istenmediği Almanya’dan Türkiye’ye dönerlerse, kalkınmış bir ülkeye dönme umudunu cap canlı tutan o dönemin öncü temsilerinden birisiydi. Buradaki tüm teşkilatlanma ve çalışmalarını da böyle şekillendirmişti. Takdir-i ilahîdir ki, Hasan ağabey Almanya’ya geldiği 1970 yılı ortasından beri hep Türkiye’ye dönüş hayaliyle yaşamak zorunda kaldı. Ama, daha diğer milyonlarca göçmen gibi Almanya’yı vatan edindi.

Hasan ağabeyi daha çok Türkiye odaklı düşünüyor diye suçlayanlar, 1980’lerin başlarında onun gibi 1 milyonu aşkın Türkiyelinin içinde bulunduğu psikolojik ve sosyolojik durumu gereği gibi tahlil edemezlerse, bugün uyum uyum, entegrasyon entegrasyon diye bağırışanların hatasını paylaşmaktan kurtulamaz.

İşin burası ayrı bir araştırma konusudur. Benim kendisi ile tanışma imkânım 1985 yılında Pakistan’da oldu. O zamanlarda başkent İslamabad’da bir araştırma kuruluşunda Afganistan ve Orta Asya ülkeleri üzerine çalışma yapıyordum.

Yerinde duramayan, cümleleri bitmeyen, ama konuştukça da insanın daha fazla dinlemek istediği, insanın heyecanına heyecan katan bir üslubu vardı. Sanki hep beraber yaşamışız gibi duygu veriyordu insana.

Türkiye’deki askerî rejimin verdiği hapis cezasını tamamlayıp Almanya’ya geri döndüğünde kendisiyle daha yakından tanıştık ve şimdi de rahmet-i rahmana gönderdik.