Almanya Cumhurbaşkanı, Solingen Faciasının Anma Töreninde Konuştu: Ülkemizde Irkçı Şiddet Sürüyor
- ALMANYAGündemMANŞET
- 29 Mayıs 2023
Solingen kentinde düzenlenen anma programına katılan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, kentteki korkunç eylemin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen bugün halen kızgın ve üzgün olduklarını ifade etti. Olayda 5 evladını yitiren ve 30 Ekim 2022’de hayatını kaybeden Mevlüde Genç’i de anan Steinmeier, “Mevlüde Genç, bu korkunç olaydan sonra acısını ve kederini saklamadı. Kamuoyunda özellikle barıştırıcı biri olarak takdir edildi. Saldırıdan sonra yaşanan çalkantılı günlerde bile şiddete şiddetle karşılık verilmemesi çağrısı yapan, insanlığın nefretten daha güçlü olduğuna inanan biri olarak görüldü.” dedi.
“İNSANLIK NEFRETTEN DAHA GÜÇLÜ”
Mevlüde Genç gibi bugün Hoyerswerda, Saarlouis Rostock-Lichtenhagen, Mölln ve maalesef birçok yer için aynı düşünceleri taşıdığını söyleyen Steinmeier,” Ülkemizin toplumsal hafızasına kazınan aşırı sağcı eylemlerle ve bugün artık pek konuşulmayanlarla ilgileniyorum. 1980 Oktoberfest saldırısı gibi Solingen’deki kundaklamadan önceki eylemler ve günümüzde gerçekleşen Halle veya Hanau’daki eylemlerle ilgileniyorum. 1993 yılı öncesi ve sonrası Solingen’de ve çevresinde gerçekleşen diğer eylemlerle ilgileniyorum. Federal Cumhurbaşkanı olarak, bu saldırıların gerçekleştiği ortam hakkında sessiz kalamam. Bugün size Solingen’deki kundaklamanın ve diğer birçok eylemin zemininden bahsetmeden sizinle konuşamam.”
“FAİLLER, GÖZLERİ KARARMIŞ SUÇLULARDIR”
Ülkenin çok uzun süre sürekli tekrarlanan ama dayanağı olmayan bir iddiaya kandığını belirten Steinmeier, “Buna göre failler, gözleri kararmış bireysel suçlular. Olayların arkasındaki yapılar ve faillerin ideolojisi uzun bir süre görmezden gelindi ve kısmen yok sayıldı. Burada aşırı sağcılık, ırkçılık ve insan düşmanlığından bahsediyorum. Aşırı sağcıların saldırıları sözde farklı olanlara yöneliyordu ve halen yöneliyor. Bunlar koyu saçlı, güya yabancı bir isim taşıyan ve farklı bir dine ait olanlar. Mülteciler, evsizler, engelliler ve hoşgörülü bir toplumu açıkça savunanlar saldırıların hedefi oluyorlar.” şeklinde konuştu.
“ÜLKEMİZDE AŞIRI SAĞCI VE IRKÇI ŞİDDETİN SÜREKLİLİĞİ VAR”
Aşırı sağcılar ve ırkçıların herkese korku saçtığına işaret eden Steinmeier, “Ben bunu terör olarak tanımlıyorum. Bu sağcı terör Solingen’deki ölümlerden sorumludur. Bu sağcı terör Solingen’den önce de vardı, Solingen’den sonra da var. Ülkemizde aşırı sağcı ve ırkçı şiddettin sürekliliği var.” ifadelerini kullandı.
HER İNSAN ÜLKEMİZDE GÜVEN İÇİNDE YAŞAYABİLMELİ
Mevlüde Genç’in iddialı uzlaşma sözcüğü ile talep ettiği ve ilan ettiği şeyi nasıl gerçekleştireceklerine de değinen Steinmeier, şöyle devam etti: “Bence bunun için her şeyden önce sağlam, uyanık ve dürüst bir devlet gerekiyor. Her insan ülkemizde güven ve huzur içinde yaşayabilmeli ve devlet, özellikle şiddet kurbanı olma riski fazla olanları korumalı. Devlet bunun için her şeyi ve daha fazlasını yapmalı. Aşırı sağcı saldırıları önlemekle görevli emniyet mensuplarının sağcı sohbet gruplarında örgütlendiklerini duyduğumda hayretler içinde kalıyorum. Buna tahammül edemeyiz ve etmemeliyiz. Sağlam bir demokrasiden bahsettiğimde nefret söylemi ve şiddet yayanlara ve ülkemizdeki çeşitliliği kabul etmek istemeyenlere karşı güçlü olmayı kastediyorum.”
HALEN KIZGIN VE ÜZGÜNÜZ
Almanya’da yaşayan herkesin ırkçılığa karşı sorumluluğu olduğunu ifade eden Steinmeier, “Ancak her vatandaşın da bir sorumluluğu var. Bir kız çocuğunun otobüs durağında ırkçı küfürlere ve saldırılara maruz kaldığında müdahale eden insanlar olmasını diliyorum. Bir okulun duvarlarına gamalı haçların karalanmasına müsamaha göstermeyen, iş yerinde veya sosyal medyada, koridorlarda veya içki sofralarında yalan, nefret ve tahriklere karşı itiraz edenlerin olmasını diliyorum. Susmak veya kayıtsız kalmak çoğu zaman sessiz bir onay olarak yorumlanır. Bunun yerine ihtiyacımız olan şey medeni cesarettir.” değerlendirmesinde bulundu.
Steinmeier, “Solingen’deki korkunç eylemin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen bugün halen kızgın ve üzgünüz. Ancak yılgın değiliz, çaresiz değiliz, eylemsiz değiliz.” dedi. (aa,c)