Seçimi Seçeni Seçmek! Ya da Demokrasi Ne Ola ki?!
- YAZARLAR
- 23 Mayıs 2023
Geçen yazımızda, Alman siyasetçilerin bu seçmenin meselâ Almanya’daki değil de Türkiye’deki seçimleri daha çok önemsemesinin nedenlerini tartışmaları gerektiğini gündeme getirmiştik. Amma gördük ki, işin o tarafı kimi Alman siyasetçilerle “Türk” ve “Müslüman”lara demokrasi öğretmeye kalkışan bir güruhun umurunda değil. Buna karşılık aynı güruhun, Türkiye’de kendi destekledikleri parti ya da adaya oy verilmesini demokrasi şartı olarak dayatmasına da şahit olduk.
Bu güruhun bir kısmı var ki, camilerin her türlü faaliyetlerini, meselâ seçime katılımı (bir parti veya adayın desteklenmesi değil) desteklemelerini “Almanya düşmanlığı” gibi lanse ederek “uzmanlık” unvanı alkışı alma yarışında sınır tanımıyor. Ama aynı güruh başka sivil toplum kuruluşlarını bırakın, başka dinî toplumların seçmeni belirli bir siyasi parti ya da adaya yönlendirmelerini “demokratik bir ülkede, demokratik olmayan bir ülke için, demokratik bir hakkın özgürce kullanımı” olarak yüceltmekten de çekinmiyor. Yani adamlar seçimi seçenleri seçiyorlar.
Gündem IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’den İkinci Turda Seçimlere Katılım Çağrısı
Demokrasi Düşmanı Demokratlar
Bu iş nasıl oluyor!? Aynı işi yapan insanların sonuçta birisinin demokrat, diğerinin demokrasi düşmanı olabilmesi nasıl mümkün oluyor?! Oluyor işte. Şu anda Almanya kamuoyuna hakimler ya. Her meselede uzmanlıklarına baş vuruluyor ya. Onun için, demokrasi, adalet öğretmenliğini de ciddiye alıyorlar. İçine düştükleri gülünç ve hatta zaman zaman rezil hâlleri oturup kalkıp tartışmıyorlar. Demokrasi öğretmenliklerinin işe yarayıp yaramadığını değerlendirmiyorlar.
Ama sandıklar, bu trajikomik hâllerin hoş bir seda olarak kaldığını, sadece kendilerinin çalıp oynadıklarını, oy verenlerin hepsinin istisnasız nasıl bir demokratik davranış gösterdiklerini ispat ediyor.
Açıyorsunuz sandığı, bir oy ona, bir oy buna; iki oy ona, 2 oy buna diye devam edip gidiyor. Açıkçası, kendileri ile alay edilen seçmen, seçmen olma, seçme, demokratik hak kullanma bilincinin ne olduğunu, sandıklar açıldığında bağıra bağıra ortaya koyuyor. Onları suçlayanlar ise kendi sahneledikleri komedileri ile baş başa kalıyor.