Ahhh Şu Demokrasi “Öğretmenleri”

Ahhh Şu Demokrasi “Öğretmenleri”

Bayılıyorum şu her şeyi, özgürlüğe, özgürlüğü demokrasiye bağlayıp da arkasından “Benim dediğim gibi yapmazsan asarım haaa!” diyen çok bilmiş demokrasi öğretmenlerine. Hem de nasıl bayılıyorum bir bilseniz, nasıl bayıldığımı tarif etmekten ben de acizim. Öylesine bayılıyorum yani. Zaman zaman ahhh şu demokrasi “öğretmenleri” demekten kendimi alamıyorum.

Bu yaptıklarını hakikaten inanarak mı yoksa böyle davranmak zorunda oldukları için mi yapıyorlar diye de bir türlü çözümseyemiyorum.

Ehh ne yapalım, gerisini almayan benim aklım da zaten ancak oraya kadar eriyor.

Ama yine de, şu Berlin’deki okullarda, eyaletin dinler karşısındaki “tarafsızlık” ilkesine takılıp, başörtüsünün yasaklanmasına taraf olan tarafların, “Biraz da Müslümanlar kendi özgürlüklerinden öz veride bulunsunlar, canım!” gibi o başörtülü öğretmene ve okullarda başörtüsü kullanan Müslüman kız öğrencilere “özgürlük” ve “demokrasi” öğretmeye kalkışmaları ne kadar ciddi bir gayret ve maharet istiyor merak ediyorum.

Ve yine merak ediyorum. “Türk siyasetçiler birbirlerine hakaret etmenin sınırını belirleyebilemiyorlar” mealli acayip ve garayip bir laf ettikten sonra Almanya’da Türk siyasetçilerin sadece bir kısmına “siyasal propaganda izni verilmesi”ne söyleyecek lafı olamayan bir “Adalet Bakanı”nın hangi adalete baktığını da az buçuk merak ediyorum.

Lüften, bu konulardaki merakımı mazur görün. Mazur görün, çünkü izin verilen o siyasal propaganda ortamlarında Almanya’da yasayla yasaklanmış örgütlerin sembolleri gururla sallanmışmış ya. Onun için anlayamıyorum yani. “Yahu engelleyemeyecektiniz niye yasakladınız” demek istemiyorum. Ama Alman siyasetçilerden izinli o propagandalarda da diğer siyasetçilere hakaret etmenin sınırlarının ötesine bile geçiliyormuş.

Bu öteye geçme meselesi hemen hafızalarımıza bir başka çağrışım daha yaptı. Hatırlarsanız, bu kafadaki bir adalet, Türkiye’nin cumhurbaşkanına, zamanın Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dahi midesini bulandıracak şekilde hakaret edilmesine rağmen, temeli yüzyıllara dayanan “başka devletlerin cumhurbaşkanlarına hakaret edilemez” yasasını bir çırpıda nasıl da değiştirmişti.

Şimdi bakıyorum da, bazı şakşakçılar, tüüü kakacılar, Almanya’dan aday olan bazı şahıslara takmışlar. Diğer bazılarına ise takmayı “demokrasi” anlayışlarına yediremiyorlar herhâlde.

Olsun, alıp, çalıp oynasınlar, söylesinler “özgürlük teranelerini”, yalakalar da yapsınlar yalakalıklarını.

Yahu bu da bir özgürlük, buda bir demokrasi işte. Onun için öpüp de başımıza koyuyoruz. Demokrasinin ve özgürlüğün böyle bir cilvesi var. Var ki, bana da böyle yazdırttırabiliyor hani.