Doğal Afetler Bize Ne Söyler? -I-
- YAZARLAR
- 21 Şubat 2023
“Sizi mutlaka bir miktar korku, açlık, maldan, candan ve üründen zayiat gibi âfetlerle / musibetlerle sınayacağız. Onlar, başlarına bir afet geldiğinde: ‘Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz’ derler. İşte rablerinin nimetleri ve rahmeti böyle davrananlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar bunlardır.” (Bakara suresi, 2:155-157).
Deprem, sel, kasırga, kuraklık, kıtlık, yangın, heyelan, tusunami, yanardağ patlamaları, çekirge istilası, salgın hastalık gibi afetler kutsal kitaplarda anlatılan ve fiili olarak her dönemde yaşanan, afetler, belalar ve musibetlerdir.
Allah’ın bilgisi dışında bir yaprağın bile düşmediği,[1] O’nun izni olmaksızın herhangi bir afetin olmayacağı[2] gerçeği dikkate alınırsa afetler nasıl anlamlandırılmalıdır? Çünkü insanı kendi elleriyle yaratması, ruhundan üflemesi, “halife” sıfatı vermesi, meleklerin ona secde etmesini istemesi ve buna direnen iblisi rahmetinden kovması Allah’ın insanı ne kadar çok sevdiğinin kanıtıdır.[3] İnsana merhametle muamele edeceğini kendisine ilke edinmesi[4] ve kullarına zulmetmeyeceğini açık biçimde ifade etmesi[5] de bu sevginin bir göstergesidir. O zaman iyi-kötü, suçlu-suçsuz, çocuk-yaşlı, büyük-küçük ayırımı olmaksızın herkesi etkileyebilen afetler ile bu gerçeklikler nasıl bağdaştırılabilir? Bu sorunun makul bir cevabının olması gerekir. Bu çok eski bir tartışmadır ve konu “kötülük ve Allah’ın adaleti (teodise)” problemi ile ilgilidir.
Kur’ân-ı Kerîm afetlerin üç sebebe bağlı olarak süreceğinin İlahi bir yasa olduğunu ifade eder: 1. Deneme, 2. Uyarı ve ceza ve 3. Sünnetullah’a yani evrendeki doğal yasalara riayetsizlik.
Deneme: Allah’ın bireysel ve toplumsal olarak insanların sabrını denemesi ve kendisine yakarışta bulunup bulunmayacağını görmek istemesi. Bu noktada musibete maruz kalanlar sabır göstererek: “Biz Allah için varız ve hiç şüphe yok ki yine O’na döneceğiz” diyerek teslimiyet gösterirler. Allah’ın lütfu ve rahmeti bu şekilde davrananlar içindir ve doğru yolda olanlar bu insanlardır.[6]
İmam Mâtürîdî (ö.333/944) ayetin yorumunda insana ihsan edilmiş olan nimetlerin kendisine değil Allah’a ait olduğunu ve verdiğini alarak kulunu denediğini söyler. Bu nimetlerin alındığı afetler kötülük olarak kabul edilemez. Zira hayır ve şer kesin şekilde insanlar tarafından bilinemez ve kişinin sevmediği bir şey hayır, sevdiği şey de kötülük olabilir.[7]
[1] En’âm suresi, 6:59.
[2] Teğabûn suresi, 64:11.
[3] Âraf suresi, 7:11; Hicr suresi, 15:28-44; Sâd suresi, 38:71-88.
[4] En’âm suresi, 6:12, 54; Âraf suresi, 7:156; Mü’min suresi, 40:7.
[5] Fussilet suresi, 41:46.
[6] Bakara suresi, 2:155-157.
[7] Bakara suresi, 2:216.