Çocuklarda Ölüm ve Yas Süreci

Çocuklarda Ölüm ve Yas Süreci

İnsanlar ölümü teoride kendisine biçilen bir ömrün tamamlanması olarak kabul etse de, gerçekte kendisinden ve sevdiklerinden uzak olduğunu, yaşlılarda ve hastalarda kısmen de olsa kabul eder. Ölümün her yaşta ve toplumsal statüde insana uğrayabilen bir olgu ve gerçek olduğu sıkça unutulur. Özellikle pandemi sürecinde aile, akraba ve çevremizdeki sevdiklerimizin ölüm haberlerine yetişkinler olarak şahit olurken, çocuklarımız da bizimle beraber bu ölüm haberlerine şahit oldular.

ÜÇ YAŞINA KADAR ÇOCUK ÖLÜM OLGUSUNU ANLAMAZ

Çocukların ölümü anlamaları yaş ve gelişim durumlarına göre farklılık gösterir. Bebeklikten üç yaşına kadar olan süre zarfında çocuklar ölümün ne olduğunu bilmezler ve anlamazlar. Ancak çevrelerinde yaşananları hissederler ve ona göre hafızalarında bu durumu hissetikleri duyguya göre kayda almış olurlar. Bu da onlarda aşırı ağlama, kusma, kasılma, ishal veya kabızlık gibi semptomlara neden olabilir. Bu yaş grubundaki bebek ve çocuklara aile bireyleri, sevgi dolu güvenli bir ortam sunarak, çocukların günlük uyku-yeme gibi ihtiyaçlarını rutin olarak devam etmesine imkân tanıyarak ve bedensel olarak da onlara sarılma gibi yakınlık göstererek kendilerini yeniden güvende hissetmelerini sağlayabilirler.

AİLE | 7 Ekim 2021 Ölüm Gerçeğini Kabullenme Ve Yas Süreci 7 Ekim 2021

ÜÇ-ALTI YAŞ ÇOCUKLARIN ÖLÜM DÜŞÜNCELERİ SOMUT DÜZEYDEDİR

Okul öncesi çocuklar dediğimiz, üç-altı yaş çocukları için ölüm kavramı çok yeni bir kavram olmasına rağmen yaşam ile ölüm arasındaki farkı bilirler. Ancak ölümün sadece bu dünya için bir son olduğunu anlayamaz, sevdiklerinin yokluğunun daimi olacağını, sonsuza kadar onların yaşamında olamayacağını ölüm ile adlandıramaz ve anlamlandıramazlar. Ölenin geri döneceği düşüncesi baskındır. Tabii, henüz daha zaman mefhumu da oturmamıştır, geçmiş, şimdi ve gelecek kavramlarını yavaş yavaş anlamaya başladıkları bir dönemdedirler. Çocuklar daha çok şimdiki zamanda yaşarlar. Bu yaşlardaki çocuklar somut düşünürler ve ölüm düşünceleri de somut düzeydedir. Ölüm çocuklara aktarılırken mutlaka somut ifadelerle aktarılmalıdır. Ölen kişiyle ilgili “O artık uzun bir uykuda”, “cennette”, “gitti”, “uzaklarda”, “yaşlıydı”, “hastaydı”, “Allah aldı” vs. gibi ifadeler kullanmak çocuklarda kafa karışıklığından başlayıp ölen kişiye kızmaya ve öfkelenmeye sebep olabilir. Ölümü “uzun uyku” ile eş anlamda algılayan çocuklarda “uyku” yavaş yavaş korkutucu olmaya başlar ve uyku bozukluğuna yol açabilir.

Ebeveyninden cenneti güzel, özel bir yer olarak öğrenen çocuk, sevdiği birinin onu bırakıp cennete gitmiş olmasını anlayamaz ve bu durum ölmüş olan sevdiğine öfke duymasına yol açabilir. Ölüm yaşlılık ve hastalıkla bağlantılı aktarıldığında çocuklar yaşlı, ak saçlı veya hasta olan herkesin öleceğini zannederler. Hatta “Allah aldı” söylemiyle, Allah’ın sevdiği birini ondan koparmış olmasını adaletsiz olarak görüp, Allah’a olan sevgisi ve güveni sarsılabileceği gibi, Allah’ın kendisinin yaptığı bir hatadan dolayı onu cezalandırmak için sevdiğini aldığını düşünebilir ve kendisini suçlu hissedebilir. Bu nedenle ölen kişiyle ilgili “öldü” kavramını kullanmak daha doğru olur.

ÇOCUKLARIN YAS SÜRECİNİ SAĞLIKLI GEÇİRMELERİ

Ayrıca bu yaş gurubu çocuklar biz yetişkinlere tuhaf gelebilecek soruları sorabilirler ve hatta ölümle ilgili yas sürecini sağlıklı atlatabilmek için rol oyunları oynayabilirler. Bu ölen kişiyle bağlantılı bir rol oyunu da olabilir. Çocuklar bu şekilde duygularını ifade ederek yas sürecini yaşarlar. Yas sürecini yetişkinlerden çok farklı yaşayan bu çocuklar günlük hayatlarına çok çabuk döner ve güvenli bağ kurduğu insanların duygu ve davranışlarından olumlu veya olumsuz yönde etkilenirler.

İLKOKUL ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLAR ÖLEN KİŞİNİN DÖNMEYECEĞİNİ BİLİRLER

İlkokul çağı çocukları ölümün yaşamın sonu olduğunu algılamaya başlamış, zaman kavramını kendi hayatında ilişkilendirmeyi ve ölen birinin artık geri gelmeyeceğini/dönmeyeceğini de bilirler. Ancak her ömrün ve canlının bir sonu olacağını kabullenmekte biraz zorlanmaktadırlar. Şayet yakın çevresinde bir ölüm olayı yaşamışsa diğer sevdiklerinin de öleceği korkusu oluşabilir. Bu dönemde çocuklar kaybetme kaygısından kaynaklı olarak sevdiklerinin yanlarından ayrılırken sıkça geri dönüp dönmeyeceklerinden emin olmak isterler.

ÖLÜMLE ALAKALI SORULARI YANITLAMAK ÖNEMLİDİR

Ön ergenlik döneminde çocuklar her canlının bir sonu olduğunu kavrayabilmekte ve ölümün de yaşamın sonu olduğunu bilmektedirler. Bu dönemde ölümle alakalı meraklı soruları olabilir ve hatta bu sorular yetişkinlere ürkütücü gibi gelse de, onlar için cevaplanması önemlidir. Ölümle ve ölenle ilgili duygularını paylaşmayı pek sevmezler. Her ne kadar artık çok küçük değilseler de duygularıyla nasıl baş edeceklerini bilemedikleri için davranış bozukluğu gösterebilirler. Mutlaka yetişkinlerin yönlendirmesine ve ilgilerine ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır.

AİLE | 12 Aralık 2022 Değişiklerle Karakterize Edilmiş Bir Dönem: Ergenlik 12 Aralık 2022

ÇOCUK ERGENLİKTE YAS SÜRECİNİ İÇ DÜNYASINDA YAŞAR

Ergenlikle beraber çocuklar ölümü soyut bir şekilde anlayabilmekte ve anlamlandırabilmektedirler. Her tanıklık yaptıkları ölümün ardından çevresindeki sevdiklerini de kaybedecekleri korkusu ve endişesiyle bakmazlar olaya. Bundan dolayı sevdikleri birinin ölümünü yaşamış olmaları onları ciddi manada etkilemektedir ve iç dünyalarında büyük bir kayıp olarak yaşamaktadırlar. Kafalarında hayatın anlamıyla ilgili sorular oluşmaktadır. Bu süreci normal hayatlarına devam ederek iç dünyalarında yaşamayı tercih ederler. Arkadaşlarından çok farklı davranış sergilemeyi istemezler ve yük olmamak adına yas süreçlerini çok fazla paylaşmazlar.

Genel hatlarıyla baktığımızda çocukların ölüm algısı ve yas süreci çevresindeki insanların özellikle de güven duyduğu insanların/yakınlarının ölümle ilgili algısı, duruşu, tavrı ve söylemleriyle şekil almaktadır ve iz bırakmaktadır. Mezar ziyaretleri kültürünün her geçen gün kaybolduğu topluluklarda çocuklara ölümü anlatmak ve onları yas süreçlerinde desteklemek kısmen zorlaşmaktadır. İnsanoğlu için sevdiği insanın nerede yatıyor olduğunu bilmek ve bir mezar taşının varlığı ölüm gibi bir ayrılığın -inanan insanlar için geçici bir ayrılık bile olsa- akabinde var olan bağın devamı adına ayrı bir ehemmiyettir ve emniyet duygusu vermektedir. Kaldı ki çocuklar için bu daha da önemlidir.

Çocuklarımıza ölümün hayatın bir parçası olduğunu aktarmalı ve mezar ziyaretlerine önem vermeli, çocuklarımızı da bu ziyaretlere dahil etmeliyiz.

 

*Hülya Akbul-Çakır, Uzman Sosyolog, Sistemik Terapist/Aile Terapisti, Sistemik Travma Terapisti