Konfor Tutsaklığı
- AİLEYAZARLAR
- 21 Aralık 2022
İnsan doğuştan sahip olduğu potansiyelini, uygun biçimde işleterek, yeni öğrenmelerle geliştirebilmektedir. Her yeni öğrenme, kendi varlık dünyasına yeni bir tuğla eklemek olduğundan, kişi ne kadar çok öğrenirse o kadar kendi potansiyelini geliştirmekte, varoluş düzeyini yükseltmektedir. Bu noktada elbette bireyin özne konumunda olmasını gerektiren anlamlı öğrenmelerin altını çizmek zorundayız. Çünkü, bilgi anlamlandırılmış olduğu ölçüde bireyin varlık dünyasında yerini alır, onun bünyesine katılır. Anlamlandırılmış bilgiyle beslenerek gelişen kişi, peşine düşülmeye değer sorular sorma ve cevap üretme, olay ve olgulara farklı açılardan bakma ve araştırma yeteneğini geliştirir. Kendi kabiliyet ve ihtiyaçları doğrultusunda biliş ve duyuş dünyasını besler.
YAZARLAR Konfor; Ruhun Bataklığı.. Konformizm; Aklın Celladı..Anlamlı öğrenmelere süreklilik kazandırmak şarttır, ama yetmez. Öğrenmeyi hep çeşitlendirmek, farklı öğrenmelerin peşinde olmak; bu bilinci daima canlı tutmak zorunludur. Hep aynı şeyleri tekrar eden, kişi gelişemez; “yerinde say” komutu almışçasına debelenir durur. Farklı yeni öğrenmelerin peşinde olmak ise, kişinin kendi bilgilerini, zihinsel alışkanlıklarını, mahallesinin telkin ve dikte ettiklerini de sorgulamasının önünü açarak varlık dünyasına hep yeni ilaveler yapmasını, zihin şemasını sürekli yenileyip geliştirmesini, ufkunu genişletmesini sağlar. Böylece, olay ve olgulara çok yönlü bakma, farklı açılardan bakarak onları iyi analiz edip doğru anlamlandırma yeteneğini sürekli geliştirir. Gelişmişlik düzeyi, başarıların önünü açar. Haliyle, bütün önemli başarıların arkasında kişinin konfor alanının dışına çıkma cesareti ve fedakârlığı yatmaktadır, denebilir. Önemli başarıların hikâyeleri incelendiğinde, onların hepsinin, öncelikle konfor alanının dışına çıkmayı göze alanların eseri olduğu görülebilecektir. Kaliteli bir hayatı inşa etme imkânını kazanmak, sözü edilen gelişmişlikle mümkün olabilmektedir.
HAYAT İlim, İrfan ve Hikmet YolculuğuNe var ki, bunu gerçekleştirmek pek kolay değildir. İnsanoğlu, birey ve toplum olarak konfora düşkündür. Belli bir noktada hemen zihinsel, fiziksel ve sosyal alışkanlıklar edinerek kendi konfor alanını oluşturuverir. Dahası, oluşturduğu konfor alanına esir düşebilir. Bu durumda, konfor alanının dışına çıkmak istemez; hatta, bunu kendi varlığı için tehlikeli sayabilir. Hâliyle kişi, farklı öğrenmelere kapıları kapatır; yeni şeyleri keşfetme, yeni fikirler/bilgiler üretme imkânını yitirir, tekrara düşer; hatta geçmişiyle, mevcuduyla övünerek teselli bulabilir. Böyle bir tutsaklık, bireyin ve dolayısıyla toplumun gelişmesine ket vurur, özellikle günümüz dünyasında bireysel ve toplumsal yıkıma yol açabilir.