Mölln Katliamı’nın 30. Yılı: “Bir Daha Asla Yaşanmaması Toplumun Tamamının Görevi”
- ALMANYAGündemMANŞET
- 22 Kasım 2022
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, Mölln’de iki evin kundaklanması sonucu 3 insanın yaşamını yitirdiği aşırı sağcı saldırının 30. yıl dönümü münasebetiyle bir açıklama yaptı. “23 Kasım tarihi kolektif hafızamızda bir dönüm noktasını teşkil etmekle birlikte, toplumun tamamına bir uyarı mesajı mahiyetindedir: Aşırı sağ ile mücadelede asla gevşeklik gösterilmemelidir.” diyen Mete sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün 30 yıl önce Mölln’de gerçekleşen aşırı sağcı terör saldırısını anıyoruz. Bu saldırıda 51 yaşındaki Bahide Arslan, 10 yaşındaki torunu Yeliz ve 14 yaşındaki yeğeni Ayşe hayatını kaybederken, dokuz kişi de yaralanmıştı. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor, geride kalanlara sabır diliyoruz. Allah acılarını hafifletsin.”
“23 Kasım tarihi kolektif hafızalarımızda önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor”
23 Kasım tarihinin kolektif hafızalarda önemli bir dönüm noktasını teşkil ettiğini belirten Mete, bu tarihin aşırı sağ ile mücadele konusunda asla gevşeklik gösterilmemesi, mücadelenin daha etkin bir şekilde ve bütün güçleri birleştirerek verilmesi gerektiğini hatırlattığını belirtti. Mete, sözlerinin devamında “Bunun neden hayati önem taşıdığını görmek için tarihî sürece bakmak yeterli: Hoyerswerda ve Rostock-Lichtenhagen saldırılarından sonra ‘bir daha asla’ dendi. Akabinde Mölln ve Solingen saldırıları gerçekleşti ve yine ‘bir daha asla’ nidalarını işittik. Daha sonra NSU terörüne ve Walter Lübcke cinayetine şahit olduk, yine ‘bir daha asla’ dendi. Bunu Halle ve Hanau saldırıları takip etti. Her seferinde ‘bir daha asla’ olmayacağı sözü verildi.” diye konuştu.
Bu olayların Bir daha asla Yaşanmaması Toplumun Tamamının Görevi
Bu olayların bir daha asla yaşanmaması adına toplumun tamamının sorumluluğu bulunduğunu da belirten Ali Mete, “Bu sözden asla dönmemek, aşırıcılığın her türüne karşı daha büyük bir motivasyonla mücadele etmek hepimizin görevidir. İnsanların sırf başka bir inanca sahip olmaları, başka bir kültürden gelmeleri, başka bir dil konuşmaları veya başka bir ülkenin pasaportunu taşıyor olmaları sebebiyle hayattan koparılmalarına asla müsaade edilmemelidir.” diye kaydetti.(c)