Unutmak İnsan Olmaktır, İnsan Olmak Zordur

Unutmak İnsan Olmaktır, İnsan Olmak Zordur

“Çekme âlem kaydını ey ser-bülend-i fakr olan

Saltanat tahtına erdün bend ü zindânı unut”

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Nisyan ile Mağrur” isimli şiir kitabıma açılan kapı hüviyetindeki beyitlerden biri olan Fuzuli’ye ait bu davet, insan hafızasının nisyan (unutmak) ile malul olduğuna inananların maddenin seline ne kadar kapıldığını hissettiriyor.

UNUTMAK DA BİR NİMET

Unutmak insan hafızası için zahiren bir maluliyet yani bir sakatlık, eksiklik gibi görünse de esasen onun büyük nimetidir. Onu eşref-i mahlukat saydıran hasletidir. Onun mana menbaıdır. Zira yukarıda yer verilen beyitiyle Fuzuli’nin dünya ile irtibatı koparmanın nasıl bir saltanat olduğuna dair anlayışı, insana basamak atlatan cinsten bir bakış açısıdır. Vazgeçmek özgürlüktür. Unutmak güzeldir.  İnsan unutarak yücelir, koparak bağlanır, vazgeçerek yükselir.

HAYAT | 10 Haziran 2021 Özgürlük Nedir? Mahkûm Kimdir? 10 Haziran 2021

Unutmanın güzelliğinden bahseden günlük sohbetlerde mesele; acı verici, baş edemediğimiz sorunları unutmak, düşünmemek, takıntı hâline getirmemekte sıkışıp kalıyor. Unutmayı güzel kılan bu kaçış olamaz zinhar. Unutmak ile insanı insan yapan şey, sağ elinin verdiğini sol eline unutturması olmalıdır. Yaptığı iyiliği unutmasıdır. “Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten ayırmasın”[1] derken ayet-i kerîmede, adalet için kinini unutmasıdır. Mala, mülke, servete sahip olmamak değil, bunları gönlüne koymamasıdır. Günlük hayatın dalgınlığından şikayetle ne kadar unutkan olduğundan dem vurmak bir unutmak bahsi değildir. Gerçek unutmak sevdiğinden gayrısını yok sayabilme kabiliyetidir. Binlerce uyaranın gözünü gönlünü çeldiği gündelik hayatta, aynı beyitlerin devamında yine Fuzuli’nin dediği gibi:

“Levh-i hâtır sûret-i cânâna kıl âyîne-veş

Anı yâd it her ne kim yâdunda var anı unut”

Yani gönül levhanı sevgilinin suretine ayna yapıp hafızada geri kalan ne varsa unutmaktır.

AİLE | 8 Mayıs 2022 Herkes Sevgisini Kendi Kalbinin Renginde Yaşar 8 Mayıs 2022

ÖZGECİLİK

Sosyal psikolojinin güncel çalışmalarında giderek daha görünür olmaya başlayan özgecilik (altruism) ya da eski deyimle diğerkamlık meselesi de unutmak ile anlam kazanmaktadır. Özgecilik meselesi geniş bir felsefi ve bilimsel tartışmaya ev sahipliği yapar: Gerçek saf bir özgecilik var mıdır yoksa özgecilik de aslında bencilliğin bir başka tezahürü müdür?

Saf bir özgeciliğin olmadığını savunanların görünüşte haklı gerekçeleri vardır. Kendi yararını gözetmeksizin hatta kendine zararı olması pahasına diğerine iyilik eden kimselerin de elde ettiği çeşitli menfaatler vardır. Diğerleri tarafından iyi biri olarak tanınmak, takdir görmek, itibar kazanmak, gelecekte benzer bir iyilik görme ihtimalini artırmak, içsel huzur, duygusal tatmin ya da yardım etmemenin getireceği vicdani rahatsızlıktan kurtulmak bu iddialara dayanaklık eden olası faydalar arasında ilk akla gelenlerdir. Bununla birlikte alanın bilinen isimlerinden Daniel Batson Özgecilik Sorunu isimli kitabında[2] özgeciliği “diğerinin iyiliğini artırma nihai amaçlı güdüsel bir durum” olarak tanımlamıştır.

KENDİ MENFAATİNİ UNUTMAK

Bir diğer ifadeyle Batson demektedir ki; evet tüm bu akla gelen faydalar özgeci bir eylemin akabinde ortaya çıkabilir. Özgeci davranan ve diğerinin yararına bir eylemde bulunan, iyilik yapan bir kimse bunun karşılığında içsel huzur duyabilir, diğerlerinden takdir görebilir lakin bu onu bencil yapmaz. Zira tanımı itibarıyla özgecilik bu ikincil faydalar amaçlanarak yapılmayan iyilik eylemlerini kapsamaktadır. Küçücük de olsa içsel huzuru yakalamak ya da itibar kazanmak gibi amaçlarla yapılan iyilik bu tanıma göre özgecilik olarak adlandırılmaz. Sadece iyi olmayı, diğerine yarar sağlamayı gözeten, nihai amacı bu olan insan ise sözü edilen bu ikincil faydaları elde etse dahi amacı itibarıyla bencildir denilemez. Özetle gerçek manada saf bir özgecilik vardır ve bunun için de unutmak şarttır. İyi olmaya yeltenirken akabinde gelecek faydaları unutmak…Sadece diğerine faydalı olmayı amaçlayarak kendi menfaatini unutmak…

AİLE | 23 Mart 2022 İyilere Yoldaş Olabilmek İçin İyilerden Olmak Lazım 23 Mart 2022

ÜST DÜZEY MERTEBE

Kişi kanatları bir kere taktıktan sonra onu insani yolculuğunda daha yükseklere uçuracak bir erdem arıyorsa, yolu yine unutmaktan geçecektir. Başarabilirse bu sefer bu ikincil faydalardan da vazgeçmek; içsel huzuru, itibarı, takdiri elinin tersiyle itmek durumundadır. Bunun için de yaptığı iyiliği unutmak zorundadır. Gel gelelim mesele burada düğümlenir zira burası oldukça üst düzey bir mertebedir. Birine yaptığınız bir iyiliğin karşılığını beklemeyebilirsiniz. Hatta biraz daha sabırlı iseniz o kişi size bir kötülük yaptığında yüzüne dahi çarpmayabilirsiniz. Haydi bunu üçüncü kişilerle de ne doğrudan ne dolaylı paylaşmadığınızı varsayalım. Peki kendinize söylememeyi başarabildiniz mi? Kısıtlı paranızla yaptığınız bir bağışı, birinin zor durumunda yaptığınız yardımı, düşmanınıza zarar vermek ihtimaliniz varken sergilediğiniz merhameti kimseyle paylaşmadınız da unutmanız ne kadar sürdü? İşte bu noktada unutmanın bizi nasıl bir insan kıldığını biraz daha yakından müşahede etmek mümkün olabilir.

KÖTÜLÜĞÜ DE UNUT…

Fransızca’da tendre l’autre joue olarak bilinen Matta incilindeki “Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin (5/39)” emri sadece iyiliği değil size yapılan kötülüğü de unutmayı telkin eden önemli bir örnektir. İyiliği unutmanın zorluğu kadar maruz kalınan kötülüğü de unutmak zordur. Bunun acısını unutmak, mağduriyeti unutmak, intikamı unutmak zordur. Denilebilir ki unutmak insan olmaktır ve insan olmak zordur.

Evet, insan hafızası nisyan ile maluldür. Hafıza böyle teşekkül etmiştir. Hafızanın görünüşte bir zayıflığı, derinde ise en büyük hazinesidir. İnsan hafızası nisyan ile malulse de insan gönlü nisyan ile mağrurdur.

 

[1] Maide suresi, 5:8.

[2] Daniel Batson, Özgecilik Sorunu, 1991, s. 6.