Duanın Mahiyeti

Duanın Mahiyeti

“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana duâ edin, size icabet edeyim.” (Gâfir suresi, 40:60).

Dua, kulluğun özüdür.[1] Çünkü duada isti’âze (şeytandan Allah’a sığınma), besmele, zikir, tesbih, tehlil (kelime-i tevhid sözü), tekbir, hamd, övgü (senâ), şükür, tövbe gibi Allah’ın hoşuna giden ifadeler eşliğinde kulun Rabbine saygısı, azameti karşısında acziyetini itiraf ve tevazuunu idrak, O’nun himayesine duyduğu ihtiyacın samimi şekilde kabulü, sonunda da Rabbine yönelerek dileğini iletmesi, hâlini O’na arz etmesi vardır.

İstekte bulunmak isteyen kul ile Rabbi arasında ilkesel olarak zaman ve mekân engeli olmadığı gibi aracıya, özel bir dua tipine, özenle seçilmiş cümlelere ihtiyaç da yoktur. Kul dilediği zaman ve içinden geldiği gibi dileğini Rabbine arz edebilir. Burada en önemli husus kulun, Rabbinin huzurunda bulunduğunun bilinciyle duasını, cümlelerini edebiyata boğmak yerine samimi bir şekilde, içinden geldiği gibi ve dileğinin Rabbine ulaşacağından emin bir şekilde yapmasıdır. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hz. Peygamberin hadislerinde örnekleri zikredilen dualar onların içeriğindeki konuların önemine, duanın adabına vurgu yapar.

Başta yer verilen ayete göre yüce Yaratıcı dua edene mutlaka cevap verir. “Kullarım beni soracak olurlarsa benim kendilerine yakın olduğumu ve dilekleri için seslendiklerinde / dua ettiklerinde cevap vereceğimi söyle!”[2] ayeti de hem duanın değerini hem de Allah’ın ona mutlaka bir karşılık vereceğini anlatır. Kulun, şah damarından daha yakın[3] olan Rabbine göstereceği ilgi ve sevgisi fazlasıyla karşılık bulacaktır.[4] Ancak bu cevap O’nun takdir edeceği şekilde olur.

Talep uygunsa anında cevap verebileceği gibi onu erteleyebilir de! Keza bu cevap, dünyada ya da ahirette daha hayırlı bir karşılık vermek şeklinde de olabilir. Şayet talep kulun hayrına değilse talebi yerine getirmemek suretiyle icabet etmesi kuluna bir merhamettir ve sırf yakarışından dolayı da ona ecir verir. Çünkü kulun hayır bildiğinde şer, şer bildiğinde hayır olabilir. “De ki: Duanız olmasa rabbim size ne diye değer versin”[5] ayeti kulun yakarışının Rabbi katında ne kadar değerli olduğunu O’nun memnuniyetini ifade eder. Bu ise karşılıksız kalmaz.

 

[1] Tirmizî, “Da‘avât”, 1; Taberânî, el-Evsat, III, 293.

[2] Bakara suresi, 2:186.

[3] Kâf suresi, 50:16.

[4] Müslim, “Tevbe”, 1; Tirmizî, “Daʿavât”, 132.

[5] Furkân suresi, 25:77.