Hz. Peygamber Rehberliğinde Ashabın Ramazanı
- HAYAT
- 22 Nisan 2022
Ramazan ayı, ruhu en güzel şekilde eğiten, kulluğumuzu toparlayan, nefse karşı en iyi mücadelenin yapıldığı ve iradenin güçlendiği bir eğitim, bir okuldur âdeta. Bu okulun ilk talebeleri olan kutlu nesil, oruç ibadeti ile ilk olarak hicri ikinci yılda mükellef kılındı. Onlardan sonra dünyaya gelecek her Müslüman, bu okulun eğitiminden geçecek ve kendisine kulluk vazifesinde çeki düzen verecektir. Ashabın ramazanı bizlere örnek niteliğindedir.
HAYAT “Peygamber, Rastgele Bir İnsan Değil; Vahyi Alan ve Açıklama Görevi Verilen Kimsedir”Dinî hayatımızın tamamında en güzel örneğimiz usvetul hasene olan Hz. Muhammed (s.a.v.) olduğu gibi, O’nun tedrisatından geçmiş sahabe-i güzin efendilerimiz de çok güzel örneklikler sergilemişlerdir. Onlar Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in rehberliğinde nazil olan ilahi kelamın her ayetini özlemle beklemiş, işittiklerinde anında başlarına taç yapmış, hayatlarına taşımışlardır. “Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.”[1] Bu âyeti kerîmeyi hayata geçiren ashâb-ı kiram oruç tutarak manevi kirlerden arınıp, Allah’a daha yakın olmayı ümit ediyorlardı.
Sahabe ramazan ayında dünyadan tamamen kopup inzivaya çekilmedi. Aksine ramazan ayı içinde dünyadan kopmadan ahiret hayatı için amel defterlerini salih amellerle süslediler. Şartlar gerektirdiğinde cihada çıktılar, oruçluyken şehit olanlar oldu. Bedir harbi bir ramazan gününde vuku buldu. Mekke yine bir ramazan günü fethedildi.
PEYGAMBER REHBERLİĞİNDE ASHABIN RAMAZANI
Sahâbenin en büyük avantajı tabii Peygamber Efendimiz’in yanlarında olması, bilmedikleri ve emin olamadıkları hususlarda kendilerine yol göstermesiydi. Buna bir örnek verelim: “…Sabahın/fecrin beyaz ipliği (aydınlığı), siyah iplikten (karanlıktan) ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra (oruca başlayıp) akşama kadar bu orucu tamamlayın.”[2] ayetinin asıl manasını anlamayan ashâbtan biri, “siyah ve beyaz iplik” ifadelerini gerçek iplik zannedip, sabaha doğru onlara bakmış, ancak tam ayırt edememiş. Kuşluk vakti Peygamberimiz (s.a.v.)’e giderek durumu arz etmiş. Allah Resulü ashabını “Kur’an’daki bu ifade, gecenin karanlığı ve gündüzün beyazlığıdır.”[3] buyurarak aydınlatmıştır.
MALAYANİ İŞLERDEN KAÇINMAK
Asr-ı saadette ramazanda imsak için iki defa ezan okunurdu. İlk ezan imsaktan önce okunur, teheccüd ve sahur vaktine işaret ederdi. İkinci ezan ise imsak vakti okunur, oruç ve sabah namazının vaktinin girdiğini belirtirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) imsaktan iftara kadar günlük işlerini ve diğer ibadetlerini aksatmaz sahabeyi de bu konuda teşvik ederdi. Ramazan günlerinde müminleri, malayani ve günah eylemlerden daha çok uyarırdı.
HAYAT Mukabele Ve RamazanRAMAZAN AYI KUR’AN AYI
Ramazan ayı Kur’ân-ı Kerîm’in nazil olmaya başladığı ay olması vesilesi ile Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve ashabı Kur’an’ı daha çok okurdu. Sadece okumakla kalmaz, okudukları üzerinde tefekkür eder, hayatlarına uygulama noktasında titiz davranırlardı. Bugün Rabbim bana ne diyecek, hangi emri veriyor, benden nasıl olmamı istiyor sorularını zihinlerinde canlandırır, Allah’ın rızası doğrultusunda kulluk için azami gayret gösterirlerdi.
TERAVİH VE GECENİN İHYASI
Ramazan gecelerini Peygamber Efendimiz (s.a.v.) özellikle teravih namazı kılarak geçirir ve ashabını da bu namazı kılmaya teşvik ederdi. Abdurrahman b. Avf’ın anlattığına göre; Resulallah şöyle dedi: “Şüphesiz izzet ve celal sahibi Allah, ramazan orucunu farz kıldı; ben de o ayda gece namazını (teheccütü/teravihi) sünnet kıldım. Kim ihlasla o ayın orucunu tutar ve gecesinde ibadeti (teravihi) eda ederse günahlardan kurtulur, tıpkı annesinin onu doğurduğu gün gibi (günahsız/tertemiz) olur.”[4] Bir konuşmasında da şöyle dedi: “Kim ramazan ayında gece (teheccüt/teravih) namazlarına iman ve ihlas ile devam ederse onun geçmiş günahları affolur.”[5] Bu müjdeye nail olmak için sahabe gündüzleri saim gece kaim olmuşlardır.
HAYAT “Müzikli” Teravih Olur mu?FAKİR VE MİSKİNLERE İKRAM
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sofrasını fakirlere açardı. Zaman zaman sahur yemeğinde misafir ağırlardı. Ashâb-ı kiram da bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i taklit eder iftar yemeklerini misafirle paylaşırlardı.
Sofralarında o gün ki imkânlar dahilinde ne varsa onu yerlerdi. İsraf edilircesine bir ramazan sofrası kurmadılar. Su ve hurma ile oruçları açar birkaç kap yemekle karınlarını doyurmaya çalışırlardı. Sofralarında et pek az bulunurdu. “Onlar (takvâ sahipleri) bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar…”[6] ayetini ramazan ayında dahi hayata taşıdılar.
DAHA FAZLA SADAKA
Zekât ve sadakalar ramazan ayında verilirse, diğer aylara göre daha faziletlidir. Nitekim Peygamber Efendimiz’e: “Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorulduğunda, “Ramazan ayında verilen sadakadır.” cevabını vermiştir.[7]
Ashab-ı kirâm, fıtır sadakalarını ve diğer infaklarını bu ayda fazlasıyla ifâ ederdi. Ramazanda hiç kimsenin mağdur kalmasını istemez, paylaşmayı İslam kardeşliğinin gereği olarak bilirlerdi. Bizler de bu ramazan da asr-ı saadeti evlerimizde yaşayalım, mazluma ve mağdura gönlümüzde ve soframızda yer açalım. Ruhumuzu masivadan ve günahtan arınıp, Allah’a yakınlaşalım.
SON 10 GÜNDE İTİKAF
Ramazanın son 10 günü çok değerlidir, çünkü bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni içerisinde barındırarak, müminlere Allah’tan bir ikram olarak sunulmuş huzur ve bağışlanma, cehennemden azat olma zamanıdır. Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesi’ni değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”[8]
Ramazan ayının son 10 gününde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve ashâb-ı kiram itikafa girerek, ibadet ve taatlerini yoğunlaştırır, Kadir Gecesi’ni bu hâl üzerinde ihya etmeye özen gösterirlerdi.
[1] Bakara suresi, 2:183.
[2] Bakara suresi, 2:197.
[3] Buhârî, Savm, 16.
[4] Ahmed b. Hanbel, I/191.
[5] Buhari, İman 26.
[6] Al-i İmran suresi, 134.
[7] Tirmizi, Zekat, 28/663.
[8] Müslim, Müsâfirîn 173-176.