“İslami Cemaatlerin Barışa Katkısı Büyük”
- ALMANYAMANŞETTOPLUM
- 15 Şubat 2022
Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Müslüman gençler arasında zaman zaman rastlanan radikalleşme eğilimlerini bilimsel bir sempozyumla tartışmaya açtı. “Radikalleşme, Köktencilik ve Dindarlık – Radikalleşme Tartışmalarında Müslüman Gençlik” başlığı altında yapılan uluslararası sempozyumda önce tanımlamaların tarifleri yapıldı. Yüzlerce uzman, dinî cemaat ve sivil toplum temsilcisinin katıldığı toplantıda, bilimsel radikalleşme tarifleri ile radikalleşmenin sebepleri, türleri ve bunlara karşı siyaset ve idarenin uygulamaları tartışıldı, radikalleşme örnekleri ve radikalleşmeye kaynak ve gerekçe olarak gösterilen dinî kaynaklar müzakere edildi.
İki gün boyunca devam eden ve çeşitli ülkelerden radikalleşme örneklerinin anlatıldığı sempozyumda İslam Toplumu Millî Görüş Gençlik Teşkilatlarının çalışmaları da gündeme geldi.
“Biz Tartışmaya Hazırız!”
Almanya İslam Konsey Başkanı Burhan Kesici açılış konuşmasında bu sempozyumla; radikalleşmenin sebeplerini, (pozitif) radikalleşmenin neden gerekli olduğunu ve radikalleşmenin tehlikelerinin ne olabileceğini tartışacaklarını açıkladı. Kesici, Almanya İslam Konseyi olarak radikalleşmenin bilimsel tanımlamasını da ortaya koymak istediklerini belirtti. “Islamismus” (“İslamizm”), “Dschihadismus” (“Cihadizm”) gibi tanımlamaların Müslümanları aşağıladığını ve toplumda Müslümanlar aleyhine algı oluşturduğuna dikkat çekti. Kesici bununla birlikte, “ ‘Radikalleşme, Köktencilik ve Dindarlık – Radikalleşme Tartışmalarında Müslüman Gençlik’ konusunu bilim ve sivil toplum temsilcileri ile müzakere edeceğiz. Buyurun, biz tartışmaya hazırız!” dedi.
“Radikalleşme Bir Süreçtir”
Leibniz Enstitüsü Hessen Barış ve Çatışma Araştırmaları Vakfı’ndan Prof. Dr. Christopher Daase sunumunda radikallik ve radikalleşme tanımlamalarını izah ederken, radikalleşmenin bir süreç olduğunu, ama, radikalleşmenin teröre, şiddete yöneltmesine rağmen her zaman olumsuz olmadığını dile getirdi. Akabinde yapılan müzakerede Viadrina Frankfurt/Oder Avrupa Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Werner Schiffauer, Müslüman cemaatlerin radikalleşmeyi önleme ve radikalleşme ile mücadele programları ile problemleri olmadığını gündeme getirdi. Schiffauer, radikalleşme tanımlamasının çok geniş bir anlamda kullanılmasının istenilen sonucun aksine sonuçlar doğurduğuna da işaret etti. Prof. Daase de bir eylemcinin, bir teröristin kendi eylemini dine dayandırarak haklı göstermesi karşısında, İslami terimlerin kullanılmasından dolayı olayın tanımlanmasının zor olduğunu söyledi.
Radikalleşmeyi önleme politikalarının sorunları üzerine de konuşan Prof. Dr. Werner Schiffauer İslami cemaatlerin barışa büyük katkıları olduğuna vurgu yaptı. Schiffauer, “Ama maalesef İslami cemaatlerin barışa katkısı toplum tarafından göz ardı ediliyor.” dedi.
“Alo: İslamist Bilim Derneği ile mi görüşüyorum?”
Hamburg İslami İlimler ve Eğitim Enstitüsü’nden Dr. Ali Özdil, günlük yaşamda yanlış kullanılan terimlerin özellikle Müslümanlar hakkındaki algıyı tamamıyla değiştirdiğini söyledi. Kendisini telefonda arayan bir öğretmenin dahi “İslamist Bilim Derneği ile mi görüşüyorum?” gibi absürt hitaplarına muhatap olduğunu anlattı.
Grüner Vogel Derneği’nden Claudia Dantschke radikalleşmenin mekânları konulu sunumunda, radikalleşmeyi önlemenin en iyi yollarından birisinin gençlere kendi hayatlarına kendilerinin karar verebilecekleri bir ortam hazırlamak olduğunu söyledi. Dantschke bu bağlamda ailenin önemine dikkat çekti.
Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti İslam Dini Cemaati (IRG NRW) Gençlik Çalışmaları Temsilcisi Burcu Temel de cemiyetlerde gençlerle ilgili yapılan çalışmaların sonuç olarak radikalleşmeye kaymayı önleyici olsa da, radikalliği önleme tedbirleri ile karşılaştırılmaması gerektiğini söyledi.
“Kaynaklar Tarih Boyunca Her Din Mensubu Tarafından Araçsallaştırıldı”
Geçmişte ve günümüzde dinî kaynakların istismarı konusunda İslam İlahiyatı ve İslam İlimleri Öğretim Üyesi Dr. Abdurrahman Reidegeld Hristiyanlık, Budizm ile İslam dinine mensup kişilerin tarih boyunca ana kaynakları nasıl araçsallaştırdıklarının örneklerini takdim etti. Reidegeld’in sunumundan sonra konuyu müzakere eden Frankfurt Goethe Üniversitesi İslam Kültürü ve Dini Araştırmalar Enstitüsü’nden Prof. Dr. Ömer Özsoy da araçsallaştırmaların mezhepsel ya da siyasal taraftarlıkla daha da keskin hâle getirildiğini ifade etti.
Almanya İslam Konseyi Din İstişare Kurulu’ndan Ramazan Uçar dinî kaynakların araçsallaştırıldığı görüşünü kabul ederken, “Ama ben radikalleşmedim. Suriye’de ve Türkiye’de İslami ilimler okudum, yine de radikalleşmedim.” dedi.
“Aşırılık Yanlıları Aidiyet Duygusu Veriyor”
Radikalleşmenin psikolojik nedenleri üzerine bir sunum yapan adli psikiyatrist Dr. Nahlah Saimeh kişileri/gençleri şiddet eylemlerine iten ideolojinin, bir bakıma o kişinin kendi kişisel problemi için özel bir kültürel damar oluşturduğunu söyledi ve aşırılık yanlısı örgütlerin gençlere aidiyet sunduğunu açıkladı. Dr. Saimeh, herkesin bir aidiyet ve mensubiyet ihtiyacı olduğunu, aşırılık yanlısı grupların devreye girmesi ile kişilere aidiyet duygusu verildiğine dikkat çekti.
“Radikalleşen Gençleri Yeniden Kazanmalıyız”
Hamburg İslami Cemaatler Konseyi (Schura Hamburg) Başkan Yardımcısı Özlem Nas, radikalleşen gençlerin yeniden geri kazanılmasının önemli olduğunu ifade ettikten sonra, “Cami cemaatleri, aşırılık yanlısı grupların bir parçası olmaya başlayan gençleri dışlama hatasına düşmemelidir. Bu gençleri tekrar kazanmak zorundayız.” dedi.
Leibniz Enstitüsü Hessen Barış ve Çatışma Araştırmaları Vakfı’ndan Dr. Julian Junk radikalleşmekten vaz geçirme diyebileceğimiz de-radikalizasyon tanımlamasının da tartışmalı olduğunu söyleyerek, “Çünkü, bunun tanımlanmasına da açık sınırlamalar getirilmelidir.” şeklinde konuştu.
“Radikalleşme Tüm Toplumun Ortak Problemidir”
Radikalleşmenin önlenmesi ve İslami cemaatlerle cemiyetlerin bu alandaki etkisi üzerine yapılan oturumlarda ise İslami cemaatlerin olumlu katkılarının dikkate alınmadığı vurgulandı.
Viyana Üniversitesi Siyasal Bilimler Enstitüsü’nden Dr. Thomas Schmidinger radikalleşmenin toplumun tümünün ortak problemi olduğuna dikkat çektiği konuşmasında siyasetçilerin, Müslümanlara, Müslümanları radikallikten uzaklaştırma mecburiyetini şart koşmasının kabul edilebilir olmadığını söyledi. Schmidinger, “Çünkü, radikalliği önleme programları cami cemiyetlerinin görevi değildir.” dedi.
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, camilerin gençlerin kimliklerinin gelişmesinde önemli yeri olduğuna işaret ettiği konuşmasında “Camilerimizde imamların, cemaatimizin ve velilerin çalışmalarıyla gençlerin istikrarlı ve sağlıklı bir atmosferde geliştiğini görüyoruz.” dedi.
Almanya İslam Konseyi Genel Sekreteri Murat Gümüş de radikalliği önlemede asıl problemin devletin finansman sağlayamaması değil, aksine asıl problemin, Müslüman cemaatin yaptıklarının kabul görerek yeterince takdir edilmemesi olduğuna işaret etti. Murat Gümüş ayrıca, radikalliği önlemede, eleştirel yaklaşımlara da yer verilmesi gerektiğine işaret etti. Gümüş “Kritik yaklaşımlar, bu önlemelere karşı değildir. Karşı olmadığı gibi bu önlem paketlerinin daha etkin ve hedefini, maksadını aşmadan, masum insanları mağdur etmeden uygulanmasına da yardımcı olacaktır.” dedi.