Alman Medyasının Ciddiyeti Üzerinde Ciddiyetle Durmak Gerekir mi?

Alman Medyasının Ciddiyeti Üzerinde Ciddiyetle Durmak Gerekir mi?

Geçen yazımızda Almanya Tarım Bakanı’na “Senin ne yapacağın değil, kökenin önemli” anlamında bir iki şey söylemiştim ya, tam da yine şu yazının yazıldığı gün Özdemir’in politikalarının değerlendirilmesi yapılırken, kendisine üstüne basa basa “Anadolulu Şwab” olduğu da hatırlanınca bu konuda bir şeyler yazma ihtiyacı hasıl oldu. Alman Bakan Cem Özdemir’in yurtdışı haberlerle ilgisi de ne olabilir ki (mi)?

İsterseniz şöyle başlayalım. Şu Norveç’te 77 kişiyi büyük bir soğuk kanlılıkla öldüren Anders Behring Breivik isimli teröristin, “10 yıl yattım, 3. (Nazi) İmparatorluğunu kurma vazifesini bitiremedim. Beyaz uluslara karşı işlenen soykırımı durdurun!” şeklindeki pankartları ile mahkeme salonuna Nazi selamıyla girerek serbest bırakılmasını istemesi Alman basının gündemine girmekte zorlandı. Sağolsun Bild’cilerle FAZ’cılar olmasa “Sayın sevgili terörist Breivik”in dışarı çıkmak için mahkemeyi toplamasından haberimiz olmayacaktı.

Ve lakin buna karşılık, Türkiye hakkında, “Kavala’yı çıkarın dedik, hâlâ niye içeride?” sorgusu ile birlikte “Tolu niye serbest bırakıldı ki? Bırakılmasaydı işimize gelirdi.” manalı haberleri bol bol okurken, TBMM insan Hakları Göç ve Uyum Alt Komisyonu’nun Suriyeli çocukların Türkiye eğitim sistemine entegre edilmesi ile ilgili programlarını okuyamadık.

Çünkü o programda, bu verilerin sayısı ne kadar doğru bilmiyorum amma, 750 bin Suriyeli çocuğun eğitimi üzerinde daha ne kadar uğraşılması lazım, burada insan haklarının ihlali söz konusu mu gibi bir parlamento soruşturması vardı. Bu habere atlama ihtiyacı neden kaynaklandı, bilmiyorum tabii. Suriyeli çocukların Arap ve Kürt asıllı olmaları sebebiyle bir de Türkiye’deki okullarda Arapça ve Kürtçe dil dersleri alma imkânları olduğunu öğrenince Alman basının neden illa da başka konuları gündeme getirdiğini anlamak zor olmuyor.

O da yetmedi. Mısır rejimi, Sudan’dan kalkan bir uçağı, Mısır’a “yanlış duman ihbarı” ile indirdikten sonra, rejimi eleştiren Hossam Menufi Mahmud Sallam isimli bir kişiyi tutuklayıp içeri tıktı. Alman basınında tık yok. Hatırlarsınız, Beyaz Rusya (Belarus) Roman Protassewitsch isimli Belarus rejimini eleştiren bir blokçuyu aynı şekilde tutuklayınca bütün bir Avrupa Birliği ayağa kalkmış neredeyse sadece savaş açmadığı kalmıştı.

RT Rus televizyonun başına gelenleri anlatmaya gerek yok bile.

Onun için ARD anketinin ciddiyeti de tartışma götürmez mi?