Alzaymır Hastaları Önce Yakın Geçmişi Unutuyor

Alzaymır Hastaları Önce Yakın Geçmişi Unutuyor

Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Erden Akı, “tau” ve “amiloid” adı verilen proteinlerin beyinde birikmesiyle nöron ölümünün meydana geldiğini, bunun da ileri yaşta alzaymır tipi demansa sebep olduğunu söyledi. Bu patolojik proteinlerin öncelikle planlama ve organizasyon ile hafızadan sorumlu alın ve şakak bölgelerinde biriktiğini anlatan Akı, şöyle konuştu:

“Dolayısıyla, beynin yeni bilgiden sorumlu alanı, alzaymırda ilk etkilenen yerdir. Alzaymıra yol açtığı düşünülen patolojik proteinlerin biriktiği ilk yer burası olduğu için önce buradaki beyin hücreleri hasarlanır, sonuçta öncelikle yeni bilgiler unutulur. O nedenle hastalarımız ilk olarak birkaç dakika önce söylediği veya konuştuğu şeyi unutmaya başlar.”

Protein birikimine bağlı nöron ölümü arttıkça yavaş yavaş eski hatıraların da unutulmaya başlandığını anlatan Akı, hastaların zamanla bir sene önce torunu olması veya uzun zaman önce eşinin vefat etmesi gibi detayları unutabildiğini ifade etti.

Doç. Dr. Akı, “Bazen hasta yakınları, hastanın eskiyi çok iyi hatırladığını ancak yeni hatıraları unuttuğunu söylüyor. İşte bizi asıl korkutan belirti de bu zaten. Alzaymır, en başta yakın bellek kaybıyla kendini gösterir. Yani hastalar, ilk etapta geçmişi hatırlar ama yakın zamanda yaptıklarını unutur, zaman geçtikçe de eski hatıralarını unutmaya başlar.” dedi.

“HER UNUTKANLIK ALZAYMIR OLARAK YORUMLANMAMALI”

Her türlü unutkanlığın alzaymır olarak yorumlanmaması gerektiğini vurgulayan Özlem Erden Akı, depresyon, dikkat dağınıklığı, bazı psikolojik ve dahili hastalıklar, kullanılan bir ilacın yan etkileri veya vitamin eksikliği gibi birçok faktörün unutkanlığa yol açabildiğini ve bunların tedavi ile geri dönebileceğini söyledi.

Psikiyatrist Doç. Dr. Akı, alzaymırdaki unutkanlığın ise özel bir tipi olduğuna dikkati çekerek, “Örneğin, bir kişiyi görürüz, ismini çok iyi biliriz ama bir türlü söyleyemeyiz. Oradaki ismi getirememe hâli yaşla ilişkilidir. Oysa alzaymır o kişiyi tanımama, kim olduğunu bilememe şeklinde olur. Bu işin uzmanları bu tarz unutkanlıkları tanır ve birbirinden ayırır.” diye konuştu.

ALZAYMIRDAN KORUNMANIN YÖNTEMLERİ

Genel fiziksel ve ruhsal sağlığı korumanın, alzaymırdan korunmada önemli bir rolü olduğunu aktaran Akı, bunun için sebze ağırlıklı Akdeniz diyetiyle beslenmek, yağlı et ürünlerinden mümkün olduğunca kaçınmak, bol su içmek, düzenli spor yapmak ve ideal kiloda kalmaya dikkat etmek gerektiğini vurguladı.

Doç. Dr. Özlem Erden Akı, şunları kaydetti: “Burada, ‘Şu gıdayı tüketirsen alzaymırdan korunursun’ gibi cümlelere çok itibar etmemek gerekiyor. Yani tek bir şeye yönelmekten ziyade genel olarak sağlıklı beslenmek, özellikle kalp sağlığını korumaya dikkat etmek, iyi bir uyku ve hareketli yaşam alzaymırdan korunmada önemli. Ruhsal sağlığı da unutmamak lazım. Depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıkların tanınması, erken müdahale edilerek tedavi edilmesi önemli. Bunun dışında, kişi zihnini çalıştırmaya da önem vermeli. Örneğin, daha önce hiç izlemediği bir diziyi takip edebilir, el işi yapabilir, hiç denemediği modelleri çıkarabilir ya da ilgisini çeken bir hobi edinebilir. Mesela müzik dinleyebilir, kitap okuyabilir, yeni bir işle uğraşabilir. Hiçbirini yapamıyorsa günlük rutinlerinin dışına çıkabilir. Örneğin her gün gittiği markete değil de farklı bir markete gidebilir. Bunların hepsi zihni çalıştırıyor ve demanstan korunmada işe yarıyor.”

SIKLIKLA 65 YAŞ ÜSTÜNDEKİ KİŞİLERDE GÖRÜLÜYOR

İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Başar Bilgiç de yaptığı açıklamada, yaşlılıkta çok fazla görülen, genellikle unutkanlıkla başlayan, ilerleyen süreçte başka bulguların da eklendiği ve hastaları yatağa mahkûm eden alzaymırın, “zihnin yitirilmesi” anlamına gelen “demans”ın bir türü olduğunu anımsattı.

Bilgiç, alzaymırın sıklıkla 65 yaş üstündeki kişilerde görüldüğünü ancak tüm hastaların yüzde 5 ila 10’unun da 40-50’li yaşlarda olduğunu dile getirdi.

ALZAYMIR UNUTKANLIKLA KARIŞTIRILMAMALI

Yaşlılarda alzaymırın tipik başlangıcının unutkanlık olduğunu ancak bunun “Buzdolabını açtım ama ne alacaktım?” şeklindeki basit bir dikkatsizliğe bağlı olmadığını belirten Bilgiç, bu hastaların, 3 ay önce gittikleri geziyi hatırlamama, soru sorduğunu unutup tekrar tekrar aynı soruyu sorma gibi yakın geçmişi hatırlamakta zorlandıklarını ifade etti.

Prof. Dr. Başar Bilgiç, hastalık ilerledikçe yakın dönem denilen unutkanlık sürecinin daha geriye doğru gitmeye başladığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erken evredeki hastalar 3 ay önceyi hatırlayamazlar ama 40 yıl önceyi iyi hatırlarlar. Ama hastalık ilerledikçe 40 yıl önceyi de hatırlamaları bozuluyor. Buna başka bulgular da ekleniyor. Yön bulma sorunları yaşıyorlar. Problem çözme becerileri azalıyor. Hesaplama yapmakta zorlanıyorlar. Kişilik değişiklikleri, davranış sorunları oluyor. Olmayan şeylerden bahsediyorlar. Yakınlarını hırsızlıkla suçlayabiliyor, onlara kötü davranabiliyor ve saldırabiliyorlar. Ciddi bir depresyon olabiliyor. Hastalık ilerledikçe fiziksel başka sorunlar ekleniyor. Yürümeleri yavaşlıyor, yutmaları bozulabiliyor, konuşmaları gittikçe azalıyor, beslenmeleri bozuluyor. Maalesef ki -7 ile 10 yıl arasında bir ortalama söyleyebilirim- unutkanlıkla başlayan bu süreç yatalaklıkla sonlanıyor.”

ERKEN TANI ÖNEM TAŞIYOR

Aileleri, yaşlı yakınlarındaki unutkanlığa ve bunun ne tür bir unutkanlık olduğuna dikkat etmeleri konusunda uyaran Bilgiç, “Örneğin aynı soruları tekrar tekrar soruyor mu? Aynı konuları tekrar tekrar anlatıyor mu? Bazı insanlar hep aynı soruları sorabilir. O bir davranış paternidir. Dikkat edilmesi gereken şey, yakın döneme ait unutkanlıklar var mı? Alışverişte eksikler var mı? Namaz kılan birinde rekâtlarda sorunlar var mı? Bunlar oldukça önemli yol gösterici bulgular.” diye konuştu.

Alzaymır hastalığında erken tanının önemine dikkati çeken Bilgiç, kanıtlanmış iki tedavi yöntemi bulunduğunu ve bunların, beynin haberci molekülleri denilen nörotransmitterler üzerinden etki eden ilaçlar olduğunu anlattı.

Prof. Dr. Bilgiç, alzaymırda asetilkolin denen haberci molekülün düzeyinin azaldığını ancak tedaviyle bunların yerine konulabildiğini belirterek, şunları kaydetti: “Erken tanı önemli çünkü asetilkolin üzerinden etki eden ilaçlar erken dönemde daha etkili. Bir ilacımız daha var, o da başka bir haberci molekül olan glutamat üzerinden etki ediyor. Bunlar hastalığın gidişatını engelleyen ilaçlar değil. Ama hastaların daha kaliteli bir yaşam sürmesini sağlayan ve bazı semptomlarında geçici de olsa iyileşme yaratan tedaviler. Onun için erken dönemde tanı koymak ve tedaviyi başlatmak önemli.”