“Hatalar İnsan Olduğumuzun Göstergeleridir”

Hata sadece eylemlerimizle ilgili değildir. Düşüncede veya niyette hata da söz konusu olabilir. Ayrıca hatanın kim tarafından ve kime karşı işlendiği de önemlidir. Hata gerçekten “suç, ceza ve günah” hâli midir? Hata eden kişi fiillerinden ne derece sorumludur? Her hata “özür dileyerek” kapatılabilir mi? Hatada yapmak, hatada ısrarcı olmak, hatadan dönmek, hatasını anlamak ve hatasız kul olmaz gibi ifadeler gerçekte ne anlam ifade ediyor? Bu soruları daha iyi anlamak için açıklayalım.

Hata bir düşünme sürecinin algılanması ve kurgulanması ile ilgili zihinsel bir yanılma ise; ortaya çıkacak düşünce realiteden kopuk, arzu edilen açılımı ve izahı sağlamayan, kolayca veya süreç içerisinde yanlışlanabilir olacaktır. Dinî anlamda kat’i deliller bulunmayan bir alanda yapılan ve isabet edilemeyen “ictihad” da böylesi bir yanılmadır. Şayet kasti olarak, toplumu veya ilgililerini yanıltmaya yönelik bir niyet taşınmıyorsa bu gibi hatalar suç, günah ve ceza gerektirmez.

Arapçada hata kelimesinin kelime köklerinden biri kabul edilen “hatıe” fiili özellikle din hususunda olmak üzere tıpkı “esime” gibi “günah işlemek ve günahkâr olmak” anlamında kullanılmaktadır. Bu anlamı destekler mahiyette Kur’ân-ı Kerîm’de hata kelimesinin değişik türevlerinin yakın mânalarda kullanıldığı görülür. Mesela hıt’e “bile bile günah işlemek”[1], hâtı’, “günahı kasteden, bile bile günah işleyen”[2], hâtıe “büyük günah”[3], hatîe (çoğulu, hatîât ve hatâyâ) “suç”[4] anlamında kullanılmıştır.

İmam Ebû Yûsuf’un tanımı ile “kişinin murat ettiği şeyin dışında veya istemediği bir şeye isabet kaydetmesi” anlamında hatanın ise suç veya günah olup olmadığı tartışmalıdır. Oruçlu iken yeme kastı olmaksızın unutarak yiyip içen kişi fiilinden sorumlu tutmazken; namaz kılarken unutarak konuşan kişinin namazının bozulup bozulmadığı hususunda fikir ayrılığına düşülmüştür. Hukuki anlamda ise “hata ile birini öldüren kişi” tamamen masum kabul edilmemektedir.

Bir Müslüman açısından Allah’a karşı işlenen hataların bir çoğunun dünyevi cezası bulunmamaktadır. Hatta din, bir insanın Allah’a inanıp inanmamasına da dünyevi cezai bir müeyyide ön görmez. Allah’a karşı işlenen hata yine amellerin niyetlere göre olması temel alınarak değerlendirilip iman tazelemek, pişmanlık ve nedamet göstererek istiğfar etmek ve yapılan hatadan vazgeçip tekrarlamamak şeklinde telafi edilebilir.

HER HATA ÖZÜRLE TELAFİ EDİLİR Mİ?

Sosyal bir varlık olması hasebi ile içinde yaşadığı topluma veya ilişkide olduğu kişilere karşı işlenmiş hataların telafisi ise hatanın küçük veya büyük olmasına, etkisine, hatayı önleyecek önlemlerin alıp alınmamasına ve diğer birçok etkene bağlı olarak değerlendirilecektir. Özür dilemekle telafi edilecek hatalar olduğu gibi failini sorumlu kılan ve karşılığında maddi veya manevi tazminat gerektiren hatalar da vardır.

HATADAN RÜCU ETMEK

Kişinin anne babası, büyükleri, akrabaları, eşi ve çocuklarına karşı yapacağı hatalar da diğer tüm örneklerde olduğu gibi, onun insan olmasının bir sonucudur. Her türlü hata bizlere değişik şekilde fatura edilmektedir. Her bir faturanın, kasıt içeren hatalar da buna dahildir, mutlaka uygun bir ödeme şekli mevcuttur. Önemli olan yapılan hatanın farkına varmak, bunu kendimize itiraf edebilmek, hatamızdan rücu etmek ve önümüze konan faturayı ödemede samimi olmaktır.

DENEME YANILMA YÖNTEMİ

Ayrıca hatalar bizim insan olduğumuzun, mükemmel olmadığımızın ve gelişebilir olduğumuzun göstergeleridir. İnsanların öğrenme yöntemlerinden biri de deneme yanılmadır. Lakin ömrümüz sınırlıdır. Her fiili deneyip, deneyimleyip, doğruluğunu test edemeyiz. Bize yol gösterenlere ve daha önceki yaşanmışlıklara, hülâsa tecrübeye kulak vermek işimizi kolaylaştıracaktır.

HİÇ HATA YAPMAYANLAR ÖLÜLERDİR

Şayet hatamızı görüp doğru tahlil edebilirsek, hata yapmak sandığımız kadar kötü olmayabilir. Her hata bize zorlu ve sıkıntılı durumlarla baş edebilme hususunda yol gösterir. Düştüğümüz yerden kalkmayı, mücadele etmeyi ve doğru olanı yanlış olandan ayırt etmeyi hatalarımızdan öğreniriz. Şayet süreçle baş etmeyi becerebilirsek, hata yapmak bizi başarısız olma korkusundan koruyarak, başarılı olma hususunda destekler. Unutulmamalıdır ki, hiç hata yapmayanlar hiçbir şey yapamayanlar, yani ölülerdir.

Bazen de hatalarımız sayesinde beklemediğimiz sonuçlara ulaşabiliriz. İskoç bilim insanı Alexander Fleming tatile giderken bakterilerle dolu petri kabını açık unutmuş ve kaplar kontaminasyona uğramış. Dönüşünde bu kapları temizlemek isterken içlerinde bakteriler yerine küf mantarları olduğunu fark etmiş. Bu farkediş aslında bir buluş olmuş: “Penisilin” böyle bulunmuş.

Son olarak şunu da belirtmek isterim ki, hatalarımız bize sınırlarımız olduğunu gösterir; kim olduğumuzu hatırlatılır ve kendimize gülebilmeyi öğretir. Takdir edersiniz ki, tüm bunlar biz insanlar için hiç de küçümsenmeyecek önemli kazançlardır.

 

[1] İsrâ suresi, 17:31.

[2] Yûsuf suresi 12:29, 97; Hâkka suresi, 69:37.

[3] Hâkka suresi, 69:9.

[4] Bakara suresi, 2:81; Nisâ suresi, 4:112.