“Engelliler Cami Ve Cemaate Hasret”

Nihat bey, engel nedir sizce?

Öncelikle engellilik kavramını anlamamızda fayda vardır. Engellilik aslında bir engel teşkil etmez sadece insandaki bazı fonksiyonların noksanlığını gösterir. Rabbimiz tarafından bir imtihan olarak verilen bu noksanlıklar aslına bakarsanız sadece engelli olan kardeşlerimizin değil hepimizin imtihanıdır. Hem engelli yakınlarının hem komşu ve hem de tüm toplumumuzun sorumluluk ve duyarlılık imtihanıdır.

Engelliler alanında çalışma yapmaya nasıl karar verdiniz, nasıl başladınız? Sizin için zor olmadı mı?

Engelliler alanında çalışmaya 14 yaşındaki kızımın da engelli olması vesile oldu. Kızımın engelliliğinden dolayı çok sık hastanelerde yatmak zorunda kaldık ve bu süreçte birçok mağdur olan, haklarını alamayan, haksızlığa uğrayan aileler gözlemledim. Bu durum da beni bu çalışmaya yönlendirdi tekrar üniversiteye gidip bu alanda tahsilimi yaptım, sağlık ve sosyal ekonomi (Alm. Gesundheits – und Sozialökonom) eğitimi aldım. Sonra da Almanya genelinde engelli ailelere rehberlik ve danışmanlık hizmetini sunmaya Allah’ın izniyle başladım. Aynı zamanda hastanelerde Müslüman hastalara manevi rehberlik yani Almancası seelsorge dediğimiz eğitimi  de aldım ve gönüllü olarak  hastanelerde manevi rehberlik hizmeti sunuyorum. Tabii ki zorluklar oldu ama aldığım eğitimler ve aynı durumu evimde de yaşıyor olmam bana hem güç veriyor hem de zorluğu kolaylaştırıyor.

“DİNÎ EĞİTİM VE SOSYAL HAYAT ENGELLİLERİN DE HAKKI”

Müslümanların bu alandaki hizmetleri ve eksiklikleri neler sizce?

Avrupa’ya göçün 60. yılını kutluyoruz. Türkiye kökenli Müslümanların Avrupa’ya göç etmesiyle birlikte Avrupa ülkelerinde camiler hızla arttı ve bugünlere geldiğimizde binlerce cami alınmasına veya yapılmasına vesile olundu. Buna ne kadar şükretsek azdır, zira yabancı bir ülkede dinimizi yaşamamız için camilere ve cemaatin rahmetine ve bereketine ihtiyacımız vardır. Lakin cemaatin arasında ve camilerimizde engelli insanları maalesef göremiyoruz. Özellikle bu konuya dikkat çekmek istiyorum.

Engelliler konusunda duyarlılık ve sorumluluk noktasında bilhassa cami teşkilatlarına büyük görevler düşüyor. Engellilerin de bizler gibi sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecekleri bir hayat sürmek hakları olduğu gibi dinî ihtiyaçlarını da cemaat ile birlikte gidermek, camilerde ibadet edebilmek, dinî eğitim almak istemeleri de gayet doğal kabul edilmeli.

Peki bu konuda yapılması gerekenler nelerdir?

Maalesef engellilere uygun fiziki ortamlar, bilhassa eskiden alınmış camilerde ve mescitleri üst katlarda olan camilerde mevcut değil. Yeni cami yapımlarında da mutlaka proje aşamalarında engellilerin de ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır ve buna göre camiler inşa edilmesi gerekir. Bu konuda tanıdığım çok sayıda engelli aile var mustarip olan. Sadece fiziki ortamların da uygun olması yeterli değil. Bununla birlikte idarecilerin ve görevli imam hatiplerin ve eğitimcilerin de bilinçlendirilmesi ve engelliler hakkında eğitilmeleri gerekiyor.

“KUR’ÂN-I KERÎM OKUMASINI GÖRMEYEN GÖZLERİMLE DEĞİL GÖREN PARMAKLARIMLA ÖĞRENDİM”

Belirttiğiniz gibi alanda danışmanlık yapmanız nedeniyle pek çok engelli ve ailesi ile yakından irtibattasınız. Konu ile alakalı  engelli kardeşlerimizden ne gibi görüşler geliyor, neler paylaşıyorlar sizinle?

Mesela görme engelli Süleyman kardeşimizin dilinden birebir aktarayım; “Allah hocalarımdan gerçekten razı olsun, çocukluk yaşlarımda dinî temel eğitim verdiler sureleri ezberlememe vesile oldular hiçbir zaman beni engelli olarak görmediler. Daha sonra Kur’ân-ı Kerîm okumasını görmeyen gözlerimle değil gören parmaklarımla IGMG Teşkilatlarının bir şubesinde Rabbimin izniyle öğrendim. Lakin çoğu engelli kardeşimiz benim kadar şanslı değiller, camiye gitmek istediklerinde hocalar veya oradaki görevliler onları kabul etmiyorlar, hemen bahane bulup bu kardeşimizi dinî eğitimden mahrum bırakıyorlar ama hocalar olsun eğitim görevlileri olsun büyük bir mesuliyet altına girdiklerini bilmiyorlar. Çünkü herkes gibi dinî eğitim biz engellilerin de hakkı. Diğer faaliyetlere de katmıyorlar davet etmiyorlar. Mesela gençlik çalışmalarına çağırılmıyoruz, neden? Engelliyiz diye. Sana dönüş yapacağız diyorlar ama senelerce dönüş yapan yok. Ve camilerimizde bizlere uygun fiziki ortamlar yok maalesef. Bizi olduğumuz gibi kabul etsinler, benim de bir söz hakkım olsun, beklentimiz budur. Zira bizim farkımız engelimizdir, engelli olmamız cemaat tarafından kabul edilmemize engel olmamalı.”

Bir başka kardeşimiz tekerlekli sandalyede hayat mücadelesi veren Fikret abimiz malesef cami cemaatinin ilgisizliğinden mustarip. Şöyle anlatıyor: “Bir gün sokakta kaldım camiye götürdüler ama sahip çıkmadılar, biz ilgilenemeyiz dediler ve beni içeri almadılar, kaldım öylece ortada. Kendi başıma bir şey yapamıyorum, ama düşmüş insana yardım etmek gerekmiyor mu? Daha birçok olumsuzluklar yaşadığımdan dolayı cemaatten soğudum maalesef, bu olmamalı. Lütfen daha duyarlı olalım, bizi olduğumuz gibi kabul etsinler, özel ilgi istemiyoruz ama hakkettiğimiz ilgiyi bekliyoruz, bizim de camide namaz kılmaya hakkımız yok mu? Ama daha tekerlekli sandalye ile mescide girecek fiziki ortam dahi yok maalesef. Ve camiye ne zaman gitsem hor görülüyorum. Oysa biz tekerlekli sandalyeye mahkûm olan engelliler için mescitlerin hemen girişine bize özel bir yer ayrılsa, mescit halılarının kirlenmemesi için de ayrı bir döşeme yapılsa, bu basit bir halı veya muşamba da olabilir, bizler de oracıkta cuma ve vakit namazlarını cemaat sevabı alarak kılsak yeterli olacak.”

Yine bir başka kardeşimiz tekerlekli sandalyenin tekerleri mescit halılarını kirleteceği için idarecilerden azar işittiğini dile getiriyor ve camiye gidememenin hasretini acısını yaşadığını bildiriyor.

Siz aynı zamanda bir engelli babasısınız siz neler söylersiniz bu konuda?

Aynen kardeşlerimizin dedikleri gibi sıkıntıları bizler de yaşadık. Benimde kızım şu an 14 yaşında engelli ve tekerlekli sandalyede lakin camiden dinî eğitim alamadı, camiden de kimse gelip sormadı. Bu konuda birçok aile gibi biz de mustaribiz, camilerimiz ve idarecilerimiz bir çözüm üretmek zorundalar. Çözümler aslında çok pratik, lakin dert edinmede ve öncelik hâline getirmede sorun yaşıyoruz. Bir caminin engelliye uygun fiziki ortam sunması imkânsız ise bulunduğu şehirde engellilerin tespiti yapılmalı ve camide verilemeyen eğitim gerekirse evlere taşınmalı. Engelli çocukların velileri zaten bakımı ile ve haklarının organizesi ile yorgun düşmekteler. Bu sebeple cami yönetimleri bu eksikliklere çözüm üretmeli.

Biraz daha geniş düşünecek olursak, cemilerimizde engelli ailelere buluşma ortamı sunulmalı ve hatta engelli olmayan aileler ile birlikte geziler sosyal aktiviteler organize edilmelidir, Engelli ailelerin bu tür faaliyetlere ruhen de ihtiyaçları var. Engelliler de cemaate karışmalı ve camilerde rahatça ibadetlerini yapabilmeliler. Cami ortamına ruhen ve manen çok daha ihtiyaçları var. Cemaat ve idareciler de onlara kardeşlik elini uzatmalı. Düşünsenize bir cami lokalinde bir yanımızda tekerlekli sandalyede oturan engelli kardeşimiz diğer yanımızda görme engelli bir kardeşimiz ile sohbet ettiğimizi, bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Zaten gidebilecekleri ortamlar kısıtlı bir de camilerden engellileri mahrum bırakmasınlar. Tüm kardeşlerime engelliler adına sesleniyorum, gelin bundan sonra namazlarımızı birlikte kılalım, birlikte lokallerde çay içelim sohbet edelim. Birbirilerimizi ziyaret edelim, birlikte sosyal aktiviteler düzenleyelim.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Toparlayacak olursak; engellileri tespit edelim, evlerinde ziyaret edelim ve camilerimize davet edelim, gelemeyenlerin gelmelerine yardımcı olalım, bilhassa cuma namazları için bir servis aracı organize edilerek engellilerin de cuma namazını camilerde kılmalarını sağlayabiliriz, bunu hayata geçirmek o kadar da zor değil. Camide yapılan lokal sohbetlerine engelli gençlerimizi dahil edelim sorumluluk alalım duyarlı davranalım ve onlara yaklaşırken empati kuralım, zira şu üç günlük dünyada hepimiz kardeşiz! Ve unutmayalım ki, hepimiz birer engelli adayıyız!

 

Engelliler cami ve cemaate dahil olmak istiyor.