Kur’an.. Okunan, Anlaşılan, Yaşanan..

Kur’an.. Okunan, Anlaşılan, Yaşanan..

Avrupa’nın farklı bölgelerinden gelen gençlerin katılımıyla, İslam Toplumu Millî Görüş’ümüzün düzenlemiş olduğu “Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması”nın otuz üçüncüsü gerçekleştirildi. İlki 1985 yılında gerçekleştirilen ve geleneksel hâle gelen tilavet yarışması, heterojen bir din ve kültür dünyasında şekillenen Müslüman nesillerin Kur’an’la rabıtasını güçlendirme gayesine matuftur. Avrupa’nın geniş sathında, yüzlerce cami ve cemiyetin uhdesinde devam eden binlerce çocuk ve gence yönelik Kur’an eğitiminin mahsulünü, bu yarışmada görmek, elbette bizleri çok bahtiyar kılmaktadır.

Âlemlerin efendisi yüce peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.); “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştirin. Çünkü güzel ses Kur’an’ın güzelliğine güzellik katar” diye buyurmuştur. Bu buyruğa icabet eden İslam ümmeti, Kur’an’ın okunuşunu kulağa hoş gelen bir estetiğe kavuşturmuştur. Tarihte ve günümüzde, Kur’an’ın okunuşunu merkeze alan kıraat fakülteleri kurmuşlardır. İslam coğrafyasının bazı ülkelerinde, meşhur karilerin (okuyucuların) büyük stadyumlarda sayıları yüzbinleri bulan dinleyicilere Kur’an ziyafeti sundukları organizasyonlar gerçekleştirilmektedir. Muazzam büyüklükteki kitlelerin, huşu ve sükûnet içerisinde dinlediklerine şahit olan gayrimüslimler, şaşkınlıklarını ifade etmektedirler. Okunan Arapça Kur’an tilavetini ilk defa duyan pek çok ecnebi, kıraatin makamına ve güzelliğine, manasını anlamadıkları hâlde kendilerini duygusal olarak kaptırmakta ve hayranlıklarını dile getirmektedir.

Elbette Kur’an okumak, estetik kaygılar gözetilerek güzel okunması mühimdir. Bu husus, Allah kelamının gönül ve duygu dünyasına hizmet etmesinde önemli bir araçtır. Ancak araçların, hiçbir surette amacın önüne geçmesine müsaade edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki, terim olarak Kur’an okumak manasına gelmekle birlikte, okumak anlaşılmakla, anlaşılan ise yaşanmakla gerçek anlamına kavuşabilir.

Kur’ân’ı Kerîm, insanlığın dünya ve ahirette, saadet ve selamete kavuşması için indirilmiştir. Bunun gerçekleşmesi ise, Kur’an’ın doğru bir yöntemle anlaşılması ve bu anlaşılanların eyleme dönüşerek bir hayat tarzı hâline gelmesi ile mümkündür. Beyan edilen, zaman ve mekân ötesi hakikatlerin, fikren ve zihnen idrak edilmesi gerekmektedir. İdrak edilen bu tarih üstü ilke ve değerlerin ise, davranışlarımıza yansıması gerekmektedir.

İfade etmeye gayret ettiğimiz mevzu ile alakalı, İslam büyüklerinden Hasan-ı Basri’nin veciz bir tespitini paylaşmakta fayda görüyoruz; “Kur’ân-ı Kerîm kendisiyle amel edilmesi için indirilmiştir. Ancak insanlar sadece onu okumakla yetindi.” (Tefsir-i Semani, 4. C. 119. S)

Tüm insanlığı karanlıklardan aydınlığa ulaştıracak olan İlahi mesajı okuyan, okuduğunu anlayan ve anladığını ise hayatında tatbik eden şuurlu insanlardan olmak ümidiyle..